Bir ‘Istıraplar ansiklopedi’miz olsaydı...

Bu başlık, 2011 yılında kaybettiğimiz değerli şair Hulki Aktunç’un “Istıraplar Ansiklopedisi” adlı şiir kitabından mülhem...

Zaman zaman hayata küsüp, yüreğimizin derinliklerinde karışık ruh hallerimize çareler bulabilmek için deruni yolculuklara çıkarız. Istıraplarımızı dindirebilmek için kimi zaman dualar okur, kim zaman da şiirin ve müziğin engin denizlerine atarız kendimizi.

Schopenhauer’a göre ıstıraptan kurtulma, istemenin susturulmasıyla sağlanabilir. Sanat istemenin en uygun gerçekleşim alanıdır. Tasarımdan bağımsızdır, ideaların bilgisini verir. Sanat evrenin doğasına dair kavrayışın aracıdır. Bencillik, kötülük ve kin gibi duyguların aksine, güzellik ve yüce duygusunu getirir. Bizi sürekli acıya götüren hazlardan uzaklaşıp, estetik hazza, daha açık bir ifadeyle sanattaki güzellik algısına ve daha da önemlisi yüce olana ulaşmak gerekir.

Tarih boyunca ıstırap kelimesi, çeşitli felsefi ve dini sistemlere konu oluşturmuş, mistisizm, ezoterizm ve spiritüalizm’de önem verilen ve ruhsal gelişimi sağlayıcı, öğretici niteliğiyle ele alınan bir kavramdır.

Gnostisizm’e ve antikçağda yaşamış inisiyelere göre ‘kurtuluş’ yolunda üç tür bilgi mevcuttur ki, bunlardan biri ‘ancak ıstırap yoluyla edinilebilen bilgi’dir (pathesis). Nasıl ‘sezgi’ veya tefekkür yoluyla edinilebilen bilgi”ye (gnosis) okullardaki kitabi öğrenimle ulaşılamazsa, ıstırap yoluyla öğrenilebilen bilgiye de başka yollarla ulaşılamaz.

Budizm’de ıstırapların bir öğrenme yolu olarak görülmesinden ziyade ıstırapların nedenleri ve ıstıraplardan kurtulma konusuna ağırlık verilir. Budizm’in kurucusu Buda insanoğlunun çektiği tüm ıstırapların nedenini insanların maddilikten ayrılmama isteğine, maddeye olan düşkünlüğüne, maddi tutkularının varlığına bağlar.

Budist öğretiye göre, dünyada kurtuluşa ermedikçe kimsenin kurtulamayacağı ıstırapların nedeni, geçici olan dünyasal unsurlara bağlanma ve isteklerdir. Budist metinlerde ıstırabın nedenleri arasında, maddi tutkulardan kaynaklanan kin, nefret, kıskançlık, öfke gibi duygular, çeşitli hırslar, cahillik, kişinin nefsini denetleyememesi ve geçmişteki hareketlerinin sonuçlarını kapsayan karması sayılır.

Neo-spiritüalist görüşte ıstırap sözcüğü, daha ziyade, insan ruhunun yeryüzündeki görgü ve deneyimin arttırması yolundaki, yani ruhsal tekamül yolundaki ‘hata’, hatanın sonucunda çekilen ıstırap, ıstırabın sonucunda kazanılan deneyim şeklindeki üçlü sistemin bir unsuru olarak ele alınır.

İstemenin sonu gelmez açlığına yenilen, haz ve tutkularının kölesi olan, ulaştığı noktayla yetinmeyip hep daha fazlasını isteyen, sonunda ıstıraba ve can sıkıntısına düşen insanın, yaşadığı dünyayı iyi diye nitelendirmesi mümkün değildir.

Galiba Schopenhauer’ın ifadesiyle ıstıraplarımızdan kaynaklanan acıyı biraz olsun küllendirebilmek, yaşadığımız dünyanın kirliliğinden arınarak ‘yüce’ olana tutunabilmek için yüreğimizin kapılarını biraz cık olsun estetik hazza ve özellikle de şiire açmamız gerekiyor.

Nisan ıstıraplarımız için bir merhem olur mu bilemem ama, değerli şair Hulki Aktunç’un ‘Kalem ve toprak’ şiirindeki şu dizeler eminim hepimize iyi gelecek.

/Bir kalem dikin toprağıma
İki ucu da açılmış sipsivri
Bir elime bir gece yapraklarına

Bir kalem dikin toprağıma
Tam da erken bahar vakti
Azar da kök salar belki
Elim gece yapraklarına

Bir kalem dikin mezarıma
Yan yana gelmemiş
Sözcükler var daha/

YORUMLAR (2)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
2 Yorum