Bugün merhametle ve adaletle buluşma zamanı

Bir hafta sonra Türkiye’nin kaderini belirleyecek çok önemli bir seçim için sandık başına gidiyoruz. Dolayısıyla hepimizin zihni siyasi söylemlerle dolup taşıyor. Ama bugün bayram... Kalplerimizi yeniden tamir eden oruç ayının o güzel ikliminden sonra bugün hep birlikte kucaklaşacağımız muhteşem bir sevinç günü...

***

Keşke bayramın sevinç iklimiyle birlikte yüreklerimizi birbirine daha da yaklaştırarak kırgınlıkları, kutuplaşmaları bir tarafa bırakarak yeni bir kardeşlik iklimini başlatabilsek.

Unutmayalım ki bu toprakların mayasında kardeşlik ve barış var. Yıllardır sayısız iktidarlar gelip geçti, kutuplaşmalar ve gerilimler yaşandı, ama her şeye rağmen bu ülkeyi ayakta tutan birlikte yaşama azmimizi bugünlere taşımayı başardık.

Evet bugün, özellikle siyasi kutuplaşmalar yüzünden birbirimize adeta yan gözle baktığımız tatsız bir iklimden geçiyoruz. Öyle ki iki oy daha fazla alabilmek için birbirimizi ihanetle suçlamaktan bile çekinmiyoruz. Ama biliyoruz ki, istesek de istemesek de bu topraklarda birlikte yaşamak zorundayız, çünkü hiçbirimiz için başka bir Türkiye yok...

Eminim ki kavga etmeden de siyasi mücadelelerimizi yürütebiliriz. Bırakalım, millet gönül rahatlığı içinde sandıkta tercihini yapsın ama kalplerimizi kirletecek, barış ortamını zehirleyecek gerilimlere kapılarımızı kapatalım. Ve bugün bayramı bayram gibi yaşayalım... Belki ağlayacak, hüzünlenecek çok şeyimiz var, ama bugün değil. Eğer çocukların gözlerinin içindeki o kuş cıvıltılarına benzeyen sevince iyi bakarsak bayramı mutlaka orada görürüz.

Üstat Sezai Karakoç bayramın üzerimizdeki hakkını şöyle tarif ediyor: “Haykırarak ağlamalı mı bayram gününde. Bu da olmaz. Çünkü: bayramın da bir hakkı var üstümüzde. Bayram şekerini zakkum meyvesi yapamazsınız. Gecenin gece, gündüzün gündüz olduğu gibi, bayramın da bayram olması lazım, hiç olmazsa bir nispet derecesinde.”

Şimdi oruçla tazelenen bir İslam insanı olmanın önemini bugün daha iyi anlama ve kavrama zamanı... İnsanlığın merhamet, hak-hukuk gibi kavramları bir tarafa bırakarak ölüme doğru koştuğu bu çağda, eğer İslam toplumu ölmemişse ve hala ayağa kalkma umudu varsa; bugün merhametle ve adaletle buluşma zamanıdır...

Unutmayalım, her yıl uhrevi kapıların açıldığı oruç ayı barışa, merhamete ve kardeşliğe de bir çağrıdır aynı zamanda. Yeter ki bugün Süleymaniye’den ve bütün camilerden yükselecek tekbir seslerine yüreğimizi açmayı bilelim...

***

Büyük şairimiz Yahya Kemal’in “Süleymaniye’da Bayram Sabahı” şiirinde olduğu gibi...

/Ulu mabed! Seni ancak bu sabah anlıyorum;

Ben de bir varisin olmakla bugün mağrurum;

Bir zaman hendeseden abide zannettimdi;

Kubbe altında bu cumhura bakarken şimdi,

Senelerden beri rü’yada görüp özlediğim

Cedlerin mağfiret iklimine girmiş gibiyim.

Dili bir, gönlü bir, imanı bir insan yığını

Görüyor varlığının bir yere toplandığını;

Büyük Allah’ı anarken bir ağızdan herkes

Nice bin dalgalı Tekbir oluyor tek bir ses;

Yükselen bir nakaratın büyüyen velvelesi,

Nice tuğlarla karışmış nice bin at yelesi!../

YORUMLAR (18)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
18 Yorum