El Bab nerenin kapısı

Yaklaşık 10 gün önce Suriye’deki gelişmeleri yerinde gözlemlemek için sınır bölgesine gitmiştim. Hem ilgili sivil hem de askeri bürokrasi ile görüşme fırsatı buldum. Ayrıca bölgenin deneyimli siyasileriyle görüşmüştüm. Hepsinin ortak kanaati, sorunların hızlı şekilde çözüleceği bir yönetim modeline ihtiyaç duyulduğuydu. Yaşananlar, anında refleks göstermeyi gerektiren durumlardı. Şu anda yaşananlar acil sorunları çözmeye zaman zaman yetse de farklı bir modelin bölgede kurulmasına ihtiyaç vardır.

Hatay, Kilis, Gaziantep, Şanlıurfa ve Mardin bu model kapsamında yeniden yapılandırılmalı. Bölgedeki yetkililer iyi niyetli çabalarla sorunları çözmeye çalışsalar da sorunların önümüzdeki dönemde gideceği istikamet bu çabaları yetersiz hale getirecektir. Doğru model, ‘askeri hareketlerin siyaseti belirlediği’ değil ‘siyasetin belirlediği askeri hareketlerin’ yapılmasıdır. Bu da Suriye ve Irak’la ilgili olarak mikro ve makro planların yapılmasıyla mümkün olacaktır. Bu planlamada da en önemli yük sınır illerine düşecektir.

Yazdığım yazılarda harekatın zorluğunu yazmış, üstüne üstlük bu harekatı zorlaştıracak hamlelerin rakip unsurlar tarafından yapıldığını da belirtmiştim. Bölgede hava saldırılarının ya yanlışlıkla yapıldığını ya da kimsenin üstlenmediğini belirtmiştim. Herkesin birinin arkasına sığınarak ateş ettiğini anlatmaya çalışmıştım. Evet, son bir haftadır kimsenin üstlenmediği hava saldırıları yapılıyor, IŞİD kendisinden beklenmeyen bir direnç gösteriyor ve kimyasal silah kullanmaya cüret edebiliyor. Bu yaşananlar, bizim doğru yolda ilerlemeye devam ettiğimizi de gösteriyor. Tam bağımsız El Bab operasyonunda başarıya ulaşmaya ramak kaldığı için de rakipler vekalet savaşlarının gereğini yerine getirmeye başlıyorlar.

Bu kısa durum tespitinden sonra nasıl önlemler alınması gerektiğinden de biraz bahsetmek gerekiyor. Öncelikle şu anda El Bab’da yaşananların Türkiye’nin sinir ucu olduğunu toplum olarak doğru algılamak gerekiyor. El Bab’ın kapı anlamına geldiğini, bu kapının yalnızca Halep kapısı olmadığını aynı zamanda Türkiye’ye açılan bir kapı olduğunu da görmek gerekiyor. Yani El Bab’da yaşanacak bir kırılmanın sonuçlarının Suriye’de kalmayacağını açıkça söylemek gerekiyor.

Suriye’de yaşananları ve ihtiyaçları toplumumuza anlatmak gerekiyor. Anlatmak gerekiyor ki sorun doğru anlaşılsın ve çözümler de ardından gelebilsin. Örneğin bugünlerde hala ABD’deki yetkililerle Münbiç’ten YPG’nin çekilmesi ile ilgili görüşmelerin yapıldığını toplumumuz biliyor mu? Bir taraftan bu görüşmeler yapılırken hala bu hatta temasın devam ettiğinden de bilgi sahibimiyiz? Bir kısım halkımız duyarlı medya sayesinde bunlardan haberdar ama ya geri kalanlar!

Suriye’de El Bab’da bizim için mücadele eden askerlerimizi korumak bizim için onur ve şeref mücadelesidir. Bu mücadelenin sınır ötesinde yapılmasından çok Türkiye sathında yapılmasına ihtiyaç vardır. Türk halkının refleksleri El Bab üzerinden test edilmeye çalışılmaktadır. Türkiye’nin sinir ucu El Bab’da mevzilenmiş askerlerimizdir. Burada test edilen reflekslerin sonuçları, Sincar’da, Telafer’de, Kerkük’te ve Suriye sınır hattı boyunca uygulamaya sokulacaktır. Yani El Bab kapıdır ama nereye açılacağına toplumun kendisi karar verecektir. Bölünme korkusu empoze etmeye çalışanların oyununu, söylediğini sahada icra eden bir Türkiye bozacaktır. Bundan sonra sahada olan asker kadar oyunun içinde kalan bir topluma da ihtiyaç vardır. Bütün ülkeler, dış politika ve bölgesel gelişmelerin dışında kalarak iç huzurunu sağlayamayacağını artık bilmektedir. Bunu toplumuna doğru anlatanlar da önümüzdeki dönemde ‘yıldız ülke’ konumuna gelecektir. Ortadoğu’nun bataklık olduğunu söyleyenlere bir hatırlatma yapmakta yarar vardır. Artık dünyada her yerde taşkınlar var ve bununla mücadele etmeyenlerin ülkeleri de bataklığa dönecektir.

Dünyanın sorunları sınırı alan sular rejimine çoktan dönmüştür. Tuna Nehri taştığında birçok Avrupa ülkesi nasıl etkileniyorsa mülteci sorunu da aynı şekilde etkileme durumuna gelmiştir. Bizim sorunumuz da Suriye ve Irak’taki gelişmelerdir. Bu iki acil sorun çözülmedikçe bize de huzur gözükmemektedir. El Bab’da mücadele eden askerlerimizin üzerinde bir hava savunma şemsiyesi acilen oluşturulmalıdır. Bu aciliyet kadar toplumun burada görev yapan askerlere sahip çıktığını gösterdiği bir reflekse de acil ihtiyaç var. Toplumları saldırıdan koruyan, birlik beraberlik sergilediği bilinçli ve sağduyulu hareketleridir. Şimdi ona her zamankinden daha fazla ihtiyacımız var. Şimdi tam onu göstermenin zamanıdır....

YORUMLAR (10)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
10 Yorum