Depremden ders aldık mı? Unutmayacak mıyız gerçekten?

6 Şubat depreminin acısı büyüktür, tarifsizdir ve geleceği belli olan bu afete karşı hiçbir şey yapmadan beklemiş olmak da bu ülkenin ayıbıdır.

Depremde hayatını kaybedenlere bir kez daha Allah’tan rahmet, kalanlara ve hepimize sabır diliyorum.

Acıyı dile getirmeyi biliriz. Milletimiz depremde dayanışmayı da esirgemez, seferber olur. Ne yazık ki devletimiz zamanında yapması gerekeni yapmaz, yapamaz. 6 Şubat Kahramanmaraş Depremi de zamanında yapılması gerekenler yapılmadığı için büyük bir felakete yol açmıştır. Bugünün inşaat teknolojisi sayesinde şiddeti ne olursa olsun herhangi bir depremden bazen hasarsız, bazen de küçük hasarlar ve az sayıda insan kaybıyla kurtulmak mümkündür. Maraş dahil 11 vilayette yaşanan deprem de malum, beklenen ve gerçekleşmesi an meselesi olan bir felaketti. Yapılması gereken o bölgede depreme dayanıksız binaları dönüştürüp inşaları ölümden kurtarmaktı. On yıllar boyunca bu yapılmadı.

Yapılmadığı gibi son 20 yılda 8 kez imar affı çıkartılarak deprem tehlikesi gerçeği ve duygusu vatandaşların zihin dünyasından uzaklaştırıldı. Kurtarma tatbikatı dahi yapılan bir deprem için senelerce vakit varken kentsel dönüşüm programı açıklanmadı. Asrın felaketi değil asrın ihmaliyle 11 şehir yerle bir oldu. Kahramanmaraş, Adıyaman, Hatay başta olmak üzere deprem şehirleri bu çağda aklın ve mantığın kabul edemeyeceği bir felaket karşısında savunmasız bırakıldı. Bu ihmal yüzündün 55 bin insanımız hayatını kaybetti.

Türkiye 6 Şubat’tan da ders almamıştır. Alsaydı, 1999 Gölcük Depremi’nden alırdı. Başa gidelim, 33 bin kişinin öldüğü 1939 Erzincan Depremi’nden ders alırdı. Sonra başta depremlerden de… Hiç olmazsa 2011 Van Depremi’nden. Her biri bir başka felaketin habercisiydi; yani evlerimizi depreme dayanıklı yapmak için acil birer çağrıydı ama kulak asılmadı. Boş laflarla seneler geçirildi, gerçekle yüzleşilmedi.

Bugün, İstanbul’u yıkma ihtimali yüksek bir Marmara Depremi riski ile karı karşıyayız. 1999’dan buyana geçen 25 sene şöyle dursun, Maraş depreminin verdiği şiddetli ikazın etkisi var mı ortalıkta? Deprem herkesin ortak meselesi mi? Her şeyden önemli mi gerçekten? Siyaset üstü mü peki? Hayır. Deprem endişesi hala siyaset şehvetiyle yarışamıyor…

1999’u yaşayan bir ülke deprem tehlikesini ciddiye alsa 2023’de böyle yıkılır mıydı? 2023’ü yaşayan bir ülke, geride kalan koskoca bir yılı sadece tartışmalı bir kanun çıkararak ve bol bol siyasi polemik yaparak harcar mıydı?

6 Şubat 2023’ü yaşayan bir ülkenin 6 Şubat 2024’e kadar yerinde sayamaz. Bir yılı boş geçiremez. Bu kadar acı tecrübesi olan bir ülke, depremle mücadeleyi yıkımdan, ölümden ve felaketten sonra bina yapmaktan ibaret zannederse buna da gerçekle yüzleşmek denemez.

Depremde hayatını kaybedene insanlara ve halen depreme dayanıksız yüzbinlerce evde oturanlara karşı da sorumluluk taşımıyoruz. Onların hayatlarını önemsemiyoruz. İnsani yaşat ki devlet yaşasın, sözüne asla sadık değiliz.

Sadık olsaydık binlerce insanın kaybeden, on binlerce binası yıkılan, şehirleri yerle bir olan bir ülke şu kadar senedir tek bir kamu görevlisini yargılamaz mıydı? Tek bir siyasetçisini bırakın cezalandırmayı, ahlaki sorumluluk gereği görevden bari almaz mıydı?

Bu mudur depremden ders almak? Bu mu depremi unutmamak, unutturmamak? Siyaset, rekabet, laf dalaşı; her şey hatırımızda, depremden gayrı.

YORUMLAR (76)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
76 Yorum