Listeden bir madde çıktı, üç tane birden girdi
Selahattin Demirtaş’ın 42 yıl hapis cezasına çarptırıldığı günün gecesinde 28 Şubat’ın cezaevinde olan üç generalinin af beratları çıktı, serbest bırakıldılar. CHP Lideri Özgür Özel’in 15’lik normalleşme listesinden bir madde silindi. Aynı gün Demirtaş’a verilen ceza listeye girdi dengelendi. Hafta içinde yerel mahkeme Osman Kavala’ya kapıları bir daha kapattı, bunu da listeye ekle. İlaveten, Yargıtay Başsavcısı’nın malum siyasi pazarlıklar neticesinde kim olacağını herkes biliyordu, o oldu. Yaz listeye. Bitmedi… Herkes normalleşme hülyasındayken durup dururken TCK’ya “etki ajanlığı” adı altında tamamen belirsiz, özgürlükleri kısıtlayıcı ve tehlikeli bir Putinvari madde ekleme girişiminin haberleri yayıldı. Bunu da listeye ister ekle ister ekleme.
Listeden bir madde çıktı, üç madde girdi. Hepsini alt alta yazalım, genele toplamı çıkaralım… Eğer listede yargının siyasallaşması var idiyse ve Özel bundan rahatsızlığını ilettiyse, haftanın sonunda yargı bir derece daha siyasallaşmış oldu.
***
Meselenin kaynağı Özel ve Erdoğan’ın normalleşme turları değildir. Ayrıca, CHP’nin genç genel başkanı kendisi adına doğrusunu yapıyor, Cumhurbaşkanı’na, uzlaşmaz taraf olma kozunu vermiyor. Buraya kadar problem yok ama Türkiye’nin fazlasıyla birikmiş temel problemleri de aktüel sıkıntıları da “aldım verdim” yoluyla çözülebilecek aşamayı çoktan geçmiştir. Zaten bir demokraside problemleri çözmenin yolu da bu değildir. Muhalefetin elinde listeyle iktidara baskı yapması sonuçta iktidarın işi düştüğünde karşı istekte bulunmasının yolunu açar. Mesela, içinde Erdoğan’a bir dönem daha seçilme hakkını sağlayabilecek anayasa değişikliğine destek talebi gibi. Buradan Özgür Özel’in pazarlığın gideceği yeri görmediği sonucunu çıkarmıyorum. Tabii ki işlerin nereye varacağını çok iyi görecek siyasi zekaya sahiptir. Ancak, çok muhtemel ki Erdoğan yolun bir yerinde pazarlığa başlayacak ve “normalleşme” süreci işlemez hale gelecek. Hatta Cumhurbaşkanı şu anda, üç generali serbest bırakarak bile üzerine düşeni fazlasıyla yaptığını ve sıranın Özel’de olduğunu düşünüyor olabilir. Ayrıca unutmayalım ki Erdoğan’ın memnun etmek zorunda olduğu tek lider Özel de değil, ortağı Bahçeli de var.
***
Türkiye’nin demokrasi, hukuk, Kürt sorunu -ki son iki seçim öncesi yaratılan atmosferle daha da büyüdü- şeffaflık, liyakat, yolsuzluk, eğitim gibi büyük meseleleri var. Hepsini çözebilmek, çözülemeyenleri de yönetilebilir hale getirmek mümkündü. Uzun, istikrarlı ve bol kredili 22 yıl içinde bütün bu meseleleri hale yola koyabilmek mümkünken, iktidar özellikle son on yılda her türlü sorunun her türlü çözümü mesaisini iptal etti. Bırakın çözümü, problemleri daha da derin hale getiren uygulamalara imza attı. Sadece ekonomide değil bütün bu alanlarda da yıllar ve kaynaklar boşa harcandı. O yüzdendir ki Türkiye, dönüp dolaşıp Kürt meselesinde parti kapatma ve ağır hapis cezaları dışında yol bulamıyor. İktidar canını sıkan muhalifleri -Kavala, Atalay, Gezi parkı- cezaevine atma alışkanlığından vazgeçemiyor. Demokrasi ve hukuk duygusu kaybolunca en kolay ve kestirme yöntem budur. Hele elde denetimsiz güç de varsa; en rahatı eskiden nasıl yapılıyorsa öyle yapmaya devam etmektir! Varsın memleketin yükü ağırlaşsın, ne gam.
Normalleşmeye, demokratikleşmeye, hukukileşmeye, şeffaf olmaya, liyakatli olmaya, eğitimli olmaya ve en başta da on yıllardır üzerimize çöken sorunların ağırlığından kurtulmaya acil ihtiyacımız vardır. Ne var ki bütün bu problemler siyasetin günübirlik pazarlık konusu olamayacak kadar derindir. Çözmek için şiddetli bir çözüm niyeti gerekir. O niyet yoksa listeye üç madde girer, bir çıkar zaman böyle akıp gider.