Eğitimde sorun ‘kalite’ ve ‘içerik’tir

Orta vadeli program açıklanırken Başbakan çok önemli eğitim hedeflerinden bahsetti. Umut verici ve uygulandığında eğitimle ilgili çok temel sorunları çözebilecek kararlar bunlar. Bu kararları desteklediğimi belirterek bazı tespitlerde ve önerilerde bulunmak isterim. Başbakan’ın ifadelerinde ilk başlık olan tam gün eğitime geçiş başlığı en önemlisiydi çünkü bu çağda öğrencinin sabah 06:00’da kalkıp okula gitmesi, derse girmesi veya öğlenci ise akşam 18:00’de dersten çıkması çok sağlıklı bir şey değil. Bu anlamda gelişmiş ülkelerde uygulanan tam gün eğitime bir an önce geçmemiz lazım da nasıl? Bu alanda tam bir veriye ulaşamadım ama ERG’nin çalışmasında bu yılın başında Türkiye’de tam gün eğitime devam edenlerin oranı %37 civarında. Bu da göstermekteki tam gün eğitim için bize eğer sınıflar 30 kişi olacaksa 63 bin, 40 kişi olacaksa 39 bin yeni derslik lazım. Bu derslikler ek binalar yapılarak veya yeni okullar yapılarak çözülebilir mi? Tabi ki çözülür. Ama sorun şurada; ikili eğitim yapan okulların çoğunluğunu büyük kentlerin kalabalık sosyo-ekonomik seviyesi düşük semtleri oluşturuyor. Bu anlamda oralarda çalışma yapılması gerekiyor. Umut verici olan son on yılda yapılan çalışmalarla Karadeniz, Ege, Akdeniz ve Trakya’da sınıf mevcutları istenen seviyeye gelmiş durumda.

***

Başbakan’ın açıkladığı benim en fazla destek verdiğim konu 5’inci sınıfın yabancı dil hazırlık sınıfı olması kararıdır. Mecliste 4+4+4 tasarısı sırasında kavgalar yaşanırken “gelin bu krizden bir fayda çıkaralım. 5’inci sınıf İngilizce hazırlık sınıfı olsun” diye yazmıştım ama o zaman ortalık toz duman, kimin umrunda. Ama geç de olsa o noktaya gelinmesi çok güzel. Bu, uygulandığında çocuklarımızın dünyayı anladığını, araştırdığını, düşünme yapılarının değiştiğini ve çağa uyduğunu göreceksinz. Peki, olabilir mi? Mümkün, bunun için yaklaşık 12 bin İngilizce öğretmenine ihtiyaç var. Hakkıyla yapılmalı gerçekten hazırlık sınıfı olsun diyorsak. Bunun bence önümüzdeki eğitim yılında yapılmaması için hiçbir neden yok.

Bir diğer karar okul öncesi eğitimi zorunlu yapmak ki bu, kimse kızmasın ama pek mümkün görünmüyor. Şöyle ki, şu anda okul öncesi eğitimde oranımız %41.5, yani çağ nüfusunun yaklaşık 700 bini okula gitmiyor. Eğer bunları zorunlu eğitime tabi tutarsak bu 22 bin derslik ve en az o kadar da öğretmen demek ki pek olanaklı durmuyor. Ama şunu bilmelisiniz ki bu kararlar içinde en önemlisi ve bilimsel olarak en acili bu. Çünkü 0-6 yaş eğitiminin ne kadar önemli olduğunu bu sayfadan sizlere yazmıştım. Ama bu kısa vadede pek uygun görünmüyor. Önerim en azından 5 yaş zorunlu olup okul öncesi hazırlık sınıfı olarak uygulanmalıdır.

***

Bu kararlar önemli ama aslında önemli olan “kalite” ve içerik” olmalıdır. Dersi her yerde yapabilirsiniz ama okullar, müfredat ve kalite yoksa okula aldığınız öğrenciyi orada tutamazsınız. Bütün konferanslarımda anlatıyorum; Türk eğitim sisteminin en büyük sorunu ne bina ne kitap ne de sınavladır. En büyük sorunumuz “yeni çağın çocuklarına eğitim verecek öğretmenlere sahip olmamamızdır.” Eski yöntemlerle bu eğitimi yaptığınız sürece istediğiniz kadar bina yapın istediğiniz kadar bilgisayar alın istediğiniz kadar öğretmen alın eğitimden sonuç alamazsınız. Bu anlamda iki kavramda düşünülmesini öneriyorum. Birincisi, beş yıldır Bahçeşehir okullarında Enver Yücel’in uygulattığı ve ısrarla Türkiye gündeminde tuttuğu “STEM” dir. İkinci kavram ise “marker education” denilen üreten okul sistemidir.

***

STEM ile ilgili nihayet MEB bazı çalışmalar yapıyor ama o kararları uygulayacak öğretmenler nerede ve en önemlisi onları yetiştiren eğitim fakülteleri çökmüş durumda. Bu anlamda bütün okullarda STEM çalışması yerine fen liselerini fen ve teknoloji lisesine dönüştürerek bu okulları STEM temelli okullar yapmak daha doğru olacaktır. Bu anlamda bu tür okullara örnek maalesef ülkemizde bir tane var, o da Bahçeşehir Fen ve Teknoloji Lisesi. Ama dünyada binlerce örneği var. STEM temelli eğitim ülkemizin eğitimde tek gündemi olmalıdır. “Maker education” yani üreten okullar, STEM uygulaması sonucu ortaya çıkan okul kavramıdır. Okul artık hayatın içinde ve yaparak, üreterek var olmaktadır. Bu anlamda üniversitelerimiz bunu yapmalı ama “nerede o günler” deyip geçelim. Sözün özü; Başbakan’ın açıkladığı kararları olumlu bulmakla beraber Allah aşkına artık “kalite” ve “içerik” konuşalım. Sorun buralarda çünkü...

YORUMLAR (4)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
4 Yorum