Karneler yalan söylemeye devam ediyor

Söyleyeceğim şeyler geçmişten geleceğe, dünden bugüne Türk eğitim sistemini yönetenler içindir. Dün eğitim öğretim yılının birinci dönemini bitirdik ve çocuklara karne verdik. Karne benim bildiğim kadarı ile öğrencilerin bir dönem boyunca okulda aldıkları tüm bilgi, beceri vb faaliyetleri ne oranda öğrendiğini sayısal olarak gösteren bir belge. Dolayısıyla karneleri incelersek sanırım Türk eğitim sisteminin başarısını görmüş oluruz. Yani bu karne dediğimiz belge bizim eğitim sistemimizin bir nevi başarısını gösteriyor. Karnelere baktığımızda durumumuz oldukça iyi; 18 milyon öğrencinin 3-4 milyona yakını takdir belgesi almış. Öğrencilerin büyük çoğunluğu matematiği, fiziği, yabancı dili öğrenmiş görünüyor. Sonuçta karne notları iyi. Örneğin yabancı dil, yani İngilizce’den öğrencilerin nerdeyse yüzde 80’i iyi not almış. Bu da demek oluyor ki, İngilizce’yi 18 milyon öğrencinin yüzde 80’ine öğretmişiz. Yine biyolojiden başarılı öğrenciler, matematikten karneye göre başarılıyız. Emeği geçen herkesi kutluyorum!

Hatta bugün Sayın Bakan Ankara’da bir okulda karne dağıtırken okulun 425 öğrencisinin 422’sinin takdir aldığını söyledi. Yani rahat olun; karnelere göre okullar öğretiyor, öğrenciler öğreniyor, siz hiç merak etmeyin! Peki, gerçek böyle mi? Gerçekten öğrencilerin yüzde 80’i İngilizce öğrendi mi? Tabi ki hayır. Durumumuz ortada, keza matematik ve diğer derslerde de öğrendiklerini söylemek pek mümkün değil.

***

Peki, kimi kandırıyoruz? Bu çocuklar İngilizce öğrenmediklerine göre karnelere iyi not vermekle kimi kandırıyoruz? Daha bir ay önce yüzümüze tokat gibi çarpan PISA sonuçlarına rağmen her yıl karnelere bu notları vererek kimi kandırıyoruz? Öğrencilerin karnelerine bir bakın, en azından yakınınızdaki öğrencilerin karnelerine bakın. Hepsi en azından teşekkür alıyor. Sınıfı geçemeyen kalmasın diye her şeyi yapıyoruz. Peki, neden? Eğer amaç öğretmekse, bu ülkenin geleceği, bu çocukların eğitimiyse ve Türkiye’nin eğitilmiş işgücü dışında seçeneği yoksa, bugüne kadar ki sonuçlar hep hüsran olmasına rağmen neden halen yüksek not vererek tüm ülkeyi aldatıyoruz? Öğrenmedikleri şeyleri öğrenmiş gibi karnede gösteriyoruz. Acaba bu yüksek notları vererek öğrencilerin ve velilerin eğitim sistemimizi eleştirmesini mi erteliyoruz? Ya da kendimizi mi avutuyoruz?

***

Unutmayın bu çocuklar günün birinde hayata atılacak ve sizin okulda onlara öğret(eme)diğiniz becerileri kullanacak. Bazıları ülkeyi yönetecek, bazıları büyük şirketleri yönetecek, bazıları girişimci olacak. Peki, bir düşünün; öğretmediğiniz halde öğrenmişler gibi yapıp başarılı notlarla dolu karne vererek kimi kandırıyoruz? Eğer velileri kandırdığımızı düşünüyorsanız siz öyle sanın, ama unutmayın ki aslında bu ülkenin geleceğini kandırıyorsunuz. Ben size asıl karnemizi göstereyim. Kimsenin yüzleşmek istemediği asıl karne aşağıda; lütfen bakın, iyice bakın. Ülkemizin dünya arenasındaki karnesi bu; bakın ve düşünün, bizim çocuklara dün verdiğimiz karnelerle bu karne arasında neden uyumsuzluk var? Dünkü karnelerde ortalama başarı yüzde 85 olan fen bilimlerinde PISA’da 70 ülke arasında 50. sırada ve yüzde 85’e ulaşan sadece yüzde 0.3. Okuduğunu anlama becerisine 50. sıradayız. Matematikte karnelerde başarımız yüzde 75’lerde iken PISA’da 49. sıradayız.

Peki, şimdi karne verenlere ve bunu teşvik edenlere soralım; PISA sonuçları mı yanlış yoksa siz mi bizi kandırıyorsunuz? Gelin bugüne değil, geleceğimize yatırım yapalım. Çocuklarımızı kandırmak yerine geleceğe hazırlayalım. Öğretelim ki başarsınlar, bizden de patentler, markalar, yenilikler çıksın; çıksın ki bu ülke eğitimle kalkınsın. Artık bırakalım kendimizi kandırmayı.

YORUMLAR (6)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
6 Yorum