Okullar açılıyor

Okulların açılmasına yirmi günden daha az zaman kaldı. Eğitim açısından ülkemizin en hareketli ve en sıkıntılı yazını geçiriyoruz. 15 Temmuz hain darbe kalkışması sonrasında kapatılan bini aşkın FETÖ’cü okul, o okullarda çalışan binlerce öğretmen, o okullarda okuyan yüzbini aşkın öğrenci, kapatılan 15 üniversite, bu üniversitelerde okuyan 60 bini aşkın öğrenci ve hem devlet hem de vakıf üniversitelerinde çalışan binlerce FETÖ’cü çalışan... Şimdi devletimiz hem bunları tespit etmeye çalışıyor hem de hiçbir çocuk zarar görmesin diye onlarla ilgili kararlar almaya çalışıyor. Bu kapsamda kapanan okulları bir taraftan yine devlet kurumları olarak okullaştırırken, öğrencilerin eğitimlerine devam edebilmeleri için gerek MEB gerekse YÖK olağanüstü bir çalışma yürütüyor. FETÖ’cü akademisyenler görevden uzaklaştırılırken yaşın yanında kuru yanmasın diye büyük çaba gösteriliyor.

Bunların hepsi için başta hükümet olmak üzere bütün yöneticilere teşekkür ederim; ama peki, eğitimin normal işleyişi nasıl olacak? Okullar açılıyor ama bazı öğretmenlerin soruşturması sürüyor, acaba bu öğretmenler aklanıp göreve mi dönecek yoksa üstlerindeki bu şaibe ile sınıfa mı sokulacak? Yine okulların öğretmen eksiği olacak mı? Bir taraftan bu hainlerle uğraşırken bir taraftan kaliteli ve nitelikli eğitime kafa yorabilecek miyiz?

İşte tüm bu soruları sorarken elime bir araştırma geçti. OECD eğitim araştırmaları raporu yayınlandı. Buna göre, ülkelerin eğitime harcadığı birim öğrenci maaliyetleri açıklandı. Türkiye, 31. sırada. Tabi bundan 10 yıl önce öğrenci başına 2.136 USD harcarken geçen yıl 3.514 USD harcamışız ki bu çok iyi bir gelişme. Ama hedefimiz dünya ile rekabet olunca bu yeterli değil. Örneğin Norveç öğrenci başına 15.497 dolar harcamış, ABD 15.494 dolar harcamış, Japonya 11.671 dolar harcamış, Avusturya 13.189 dolar harcamış, OECD ortalaması ise 10.220 dolar. Bu harcamalara baktığımızda bizim 3 bin dolar ile gelişmiş ülkelerin kalitesinde bir eğitime sahip olmamız sizce ne kadar mümkün?

Kaynaklarımız yettiği oranda devlet olarak eğitime para harcıyoruz. Cumhuriyet tarihinin en büyük bütçe payı eğitime harcanıyor ama yetmiyor. Peki, biz bu eğitim bütçesi ile kaliteli ve geleceği tasarlayacak eğitimi sağlayamayacağımıza göre çözüm ne? Çözüm aslında çok uzak değil, ama bu konuda daha esnek düşünmemiz gerekiyor. Çözüm için öncelikle şu iki soruya cevap bulmamız lazım; birincisi harcadığımız kaynağın sonucunu ölçüyor muyuz ve kaynağı doğru kullanıyor muyuz? İkincisi ise bu kaynağı kullanarak daha kaliteli eğitim yapabilir miyiz? Öncelikle birinci soruya yanıt verelim; bu ülkenin dar kaynaklarından ayrılan eğitim bütçesi maalesef doğru kullanılmıyor. Hem içerik olarak hem de organizasyon olarak maalesef bütçenin yarısı boşa gidiyor. Daha etkin kullanılması gereken bütçe maalesef taşa, binaya harcanıyor; içerik ve öğrenci desteklenmesi, yetenek desteklenmesi, proje desteklenmesi gibi sonuç odaklı işler yerine klasik tek düze işler bütçe ile sürdürülüyor ki bu, bu çağda son derece yanlış. Bu açıdan bütçenin doğru kullanılması için taş, toprak, bina yerine öğrenci desteklenmeli ve tek tek zeki öğrenciler, projeler desteklenerek sonuç alınmalı. İkinci sorunun cevabı çok basit, eğitim memuriyet mesleği olamaz. Memur kültürü ile mesai kültürü ile eğitim yapılamaz. Hesap veren, yetki kullanan yöneticiler ancak başarılı olabilir. MEB bu ülkenin kısıtlı kaynaklarını emek veren, hayatını işine veren, yetkin, liyakat sahibi insanlar üzerinden kullanırsa sonuç hepimiz için daha mutluluk verir. İşte bu sorulara hepimiz içtenlikle yanıt verdiğimizde eğitimde güzel işler yapabilir. Eğer Türkiye çağaş medeniyetler seviyesinde, milli geliri 25 bin dolara yükselmiş, üreten ülke olmak istiyorsa öncelikle eğitime kaynak ayırmalı, ayrılan kaynağı doğru kullanacak liyakat sahibi yöneticiler bulmalı ve hayatını eğitime adayan neferler yetiştirmelidir. Bunun dışında bir yol daha var; o da özel sektörün ve üçüncü sektörün eğitime yatırım yapmalarını teşvik etmek, edenleri desteklemek.

Ülkemiz çok zor günlerden geçiyor ve bu günleri gelecekte yaşamamak için iki şeye ihtiyacımız var. Ülkesine inanan ve ülkesi için çalışan yetişmiş nesiller, ikincisi ise ülke gençliğini başka ellere teslim etmeyen eğitim sistemine ihtiyacımız var.

YORUMLAR (1)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
1 Yorum