TEOG, ÖSYS ve Karne

Ülkemizde eğitim 3 temel üzerine inşa edilmiştir maalesef, lise için TEOG, üniversite için ÖSYS ve iş için KPSS. Ülkemiz 3 sınavın etrafında dönüyor. Ama birileri çıkıp bunun yanlış olduğunu bu yolun bizi uçuruma götürdüğünü söylemeli. Durum çok vahim TEOG ortaokulları bitirmiş durumda; 7 ve 8. sınıflarda beceri dersleri işlenmiyor varsa yoksa TEOG hazırlık yapılıyor. Hele hele 8. sınıf artık yok bunun yerine 5 dersten oluşan çocukları sadece test çözdüren, şişme notların verildiği, kaçak kursların kol gezdiği bir sınıf haline döndü. Düşünün ki 8. sınıflar ikinci TEOG yani 28 Nisan’dan bu yana okula gitmiyor. Çünkü öğrenci için ders, sınıf geçme yok sadece TEOG var. Peki bunu soran var mı? O da yok. Düşünün ki 1.3 milyon adam 1.5 aydır okula gitmiyor ama bunu dert eden yok.

Keza liselerde de durum farklı değil. 11. ve 12. sınıflar artık sadece üniversite hazırlık sınıfına dönmüş durumda. Bir araştırmada üniversite sınavı için yapılan öğrenmenin ihtiyaç sona erdiğinde 6 ay sonra unutuluyor. Yani iki yılda 2 milyona genç sadece sınav için uğraştırılıyor. Sonuç “0”. Orada da durum aynı; YGS’de önce 2 hafta rapor alınıyor, sınav bitiminde 1 hafta devamsızlık yapılıyor. LYS öncesi 1 ay yine okula gelen yok. Şimdi bu ne anlamsız ve hesapsız bir iştir. Zaten KPSS dediğiniz iş akla hayale sığmıyor. Sonuçta memleketin geleceği yok ediliyor “3” tane sınava memleket teslim olmuş durumda.

***

Ve karne… Dün eğitim öğretim yılının birinci dönemini bitirdik ve çocuklara karne verdik. Karne benim bildiğim kadarı ile öğrencilerin bir dönem boyunca okulda aldıkları tüm bilgi, beceri vb. faaliyetleri ne oranda öğrendiğini sayısal olarak gösteren bir belge. Dolayısıyla karneleri incelersek sanırım Türk eğitim sisteminin başarısını görmüş oluruz. Yani bu karne dediğimiz belge bizim eğitim sistemimizin bir nevi başarısını gösteriyor. Karnelere baktığımızda durumumuz oldukça iyi!; 18 milyon öğrencinin 3-4 milyona yakını takdir belgesi almış. Öğrencilerin büyük çoğunluğu matematiği, fiziği, yabancı dili öğrenmiş görünüyor. Sonuçta karne notları iyi. Örneğin yabancı dil yani İngilizceden öğrencilerin nerdeyse %80’i iyi not almış. Bu da demek oluyor ki İngilizceyi 18 milyon öğrencinin %80’ine öğretmişiz, yine biyolojiden başarılı öğrenciler. Matematikten karneye göre başarılıyız. Emeği geçen herkesi kutluyorum!

Yani rahat olun; karnelere göre okullar öğretiyor, öğrenciler öğreniyor siz hiç merak etmeyin! Peki gerçek böyle mi? gerçekten öğrencilerin yüzde 80’i İngilizce öğrendi mi? Tabi ki hayır, bu tam bir körler sağırlar birbirini ağırlar durumu. Siz bakın ve karar verin sizce öğrenciler öğrendi mi yoksa birileri bizi kandırıyor mu? Keza matematik ve diğer derslerde de öğrendiklerini söylemek pek mümkün değil. Peki kimi kandırıyoruz. Bu çocuklar İngilizce öğrenmediklerine göre karnelere iyi not vermekle kimi kandırıyoruz. Öğrencilerin karnelerine bir bakın en azından yakınınızdaki öğrencilerin karnelerine bakın. Hepsi en azından teşekkür alıyor. Sınıfı geçemeyen kalmasın diye her şeyi yapıyoruz.

Peki neden? Eğer amaç öğretmekse, bu ülkenin geleceği bu çocukların eğitimiyse ve Türkiye’nin eğitilmiş işgücü dışında seçeneği yoksa, bugüne kadar ki sonuçlar hep hüsran olmasına rağmen neden halen “yüksek not vererek tüm ülkeyi aldatıyoruz. Öğrenmedikleri şeyleri öğrenmiş gibi karnede gösteriyoruz. Acaba bu yüksek notları vererek öğrencilerin ve velilerin eğitim sistemimizi eleştirmesini mi erteliyoruz? Ya da kendimizi mi avutuyoruz? Unutmayın bu çocuklar günün birinde hayata atılacak ve sizin okulda onlara öğret(eme)diğiniz becerileri kullanacak. Bazıları ülkeyi yönetecek, bazıları büyük şirketleri yönetecek, bazıları girişimci olacak. Peki bir düşünün öğretmediğiniz halde öğrenmişler gibi yapıp başarılı notlarla dolu karne vererek kimi kandırıyoruz. Eğer velilerin kandırdığımızı düşünüyorsanız siz öyle sanın, ama unutmayın ki aslında bu ülkenin geleceğini kandırıyorsunuz. Ben size asıl karnemizi göstereyim. Kimsenin yüzleşmek istemediği asıl karne aşağıda lütfen bakın, iyice bakın. Bu ülkemizin dünya arenasındaki karnesi bu bakın ve düşünün, bizim çocuklara dün verdiğimiz karnelerle bu karne arasında neden uyumsuzluk var? Dünkü karnelerde ortalama başarı yüzde 85 olan Fen bilimlerinde PISA’da 70 ülke arasında 50. sırada ve yüzde 85’e ulaşan sadece yüzde 0,3. Okuduğunu anlama becerisine 50. sıradayız. Matematikte karnelerde başarımız yüzde 75’lerde iken PISA’da 49.cu sıradayız.

Peki şimdi karne verenlere ve bunu teşvik edenlere soralım; “bizi neden kandırıyorsunuz?” Gelin bugüne değil geleceğimize yatırım yapalım. Çocuklarımızı kandırmak yerine geleceğe hazırlayalım. Öğretelim ki başarsınlar, bizden de patentler, markalar, yenilikler çıksın, çıksın ki bu ülke eğitimle kalkınsın. Artık bırakalım kendimizi kandırmayı.

YORUMLAR (6)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
6 Yorum