Teşekkürler Enver Yücel

Ben bugün sizlere insanın içini ısıtan sıcacık bir yazı yazmak istedim. Biliyorum çok sorunumuz var, biliyorum ki hepiniz eğitim sisteminden çok şikayetçiniz. Ama bugün bir insanın birkaç deniz yıldızının’ hayatını nasıl değiştirdiğini anlatacağım. Aslında o ‘bir insan’ 50 yıldır tek başına, sisteme ve sorunlara rağmen ve sıkıntılara rağmen pes etmeden ‘deniz yıldızı’ kurtarmaya devam ediyor. Bu son hikâyenin beni çok etkilemesinin sebebi kahramanlarının bu kadar istekli, arzulu olmaları.

Aslında hepiniz bir şekilde bu olayın bir parçası oldunuz. Hatırlatayım, geçtiğimiz günlerde TEOG sonrasında haber bültenlerinde Tunceli’de bir koyunların başında mezrada Habib’i gördük. Sonra yine Muş’tan iki pırıl pırıl kardeşi gördük. Çobanlık yaparken hazırlandıkları Temel Eğitimden Ortaöğretime Geçiş (TEOG) sınavında derece yapan öğrencilerdi bu çocuklarımız. Muş’un Hasköy ilçesi Gökyazı köyünde çobanlık yaparken hazırlandıkları TEOG’da dereceye giren Sibel ve Gülcan Balkaya kardeşlerle Tunceli’nin Çemişgezek ilçesinin Tatar köyünde yine aynı şekilde sınava hazırlanarak derece yapan Habib Bitkin. O kadar güzel çocuklar ki ben gözlerinde iki şey gördüm. Birincisi okuma isteği, eğitim arzusu; ikincisi ise korku. Bu korku çok güzel şeyler istemenin ama bunları yapacak ortam ve yer bulamanın korkusu. Habib “Boğaz Köprüsü’nden ilk defa geçtim, buradaki hayat biraz farklı. Köyde okudum. 3 tane de kardeşim var. Babam hayvancılık yapıyordu. Annem ev hanımı. Biyoteknolojide okuyup gen aktarımı alanında bilim adamı olmak istiyorum” diyor. Bir daha okuyun Habib’i “biyoteknoloji” diyor “gen aktarımı” diyor. Ben iddia ediyorum üniversite sınavına giren 2 milyon adamdan iki elin parmakları kadar kişiden duyamazsınız bunu. Sibel ve Gülcan’da “7 kardeşiz. Babam kamyon şoförü ancak her zaman çalışmıyor. Kışları evde. Bilimi ve mühendisliği de çok seviyorum. Artık zamanla buna karar vereceğiz” diyor.

***

Bu çocuklar bu hayallerini nasıl devam ettirebilir ve nasıl hayallerini gerçeğe dönüştürebilir hiç düşündünüz mü? Olasılıkları değerlendirelim; TEOG sonuçları gelir tercih yaparlar ve fen liselerine giderler. Sonuç üniversite sınavları için 4 yıl test çözerler. Başka Anadolu liselerine giderler sonuç; orada da aynısı olur. Bu çocukların hayalleri için bir fırsata onları anlayan birine ihtiyaçları vardı. İşte onları duyan ve onlara bütün dünyanın kapılarını açan bu ülkenin sıra dışı eğitimcisi ve Bahçeşehir Kolejleri kurucusu Enver Yücel oldu. Geçtiğimiz hafta bu çocukları aileleriyle birlikte İstanbul’a davet etti. Onları saatlerce dinledi ve anlattı. Bu çocuklarda ki ışığı fark etmiş olacak ki onları Türkiye’nin en farklı, en başarılı ve gururu Fen ve Teknoloji Lisesi’ne tam burslu olarak kabul etti. Sonra bu da Enver Yücel’e yetmedi onlara “Siz Fen ve Teknoloji Lisemizde başlayacaksınız. Sonra sizi bir yıl Kanada’daki lisemize göndereceğiz. Liseyi bir Türk, bir Kanada diplomasıyla bitireceksiniz. Mezun olduğunuzda dünyanın en iyi üniversitelerine gideceksiniz. Sizden önceki Fen-Tek’liler gibi Stanford’da MIT’de, okuyacaksınız. Ama bunun için tek şartım var; eğitiminiz bittiğinde ülkenize geri dönecek ve ülkenize hizmet edeceksiniz” dedi. Enver Yücel bu tür çocukları ilk kez görmedi, ilk kez konuşmadı. Sayısını kendisi de bilmiyor ama binleri bulduğuna şüphem yok. O sürekli ‘deniz yıldızı’ topluyor. Çünkü biliyor ki her hayatına müdahale ettiği deniz yıldızı bu ülke için gelecek demek, ekmek demek. Oturup diğer insanlar gibi yakınmıyor o yeni Habibler, yeni Gülcanlar yaratmak için sürekli çalışıyor.

Buradan iş adamlarımıza seslenmek istiyorum. Bu ülkenin yetenekli ve yaratıcı beyinlere ihtiyacı var. Boş boş binalar yapıp sisteme boş bir bina daha ekleyeceğinize Enver Yücel’e destek olun. Onun Türkiye’nin her tarafından bulup bu ülke için ülkesini seven, ülkesi için çalışan, kimsenin hegemonyasına girmemiş, aydınlık beyinler yetiştirme hareketine dahil olun. Bir Fen-Tek öğrencisine de siz sahip çıkın. Enver Yücel “Benim ülkeme vereceğim en büyük hediye bu çocukları yetiştirmek ve ülkeye katma değer yaratmalarını sağlamaktır. Benim gücüm yettiğince bunu yapacağım. Ama bu ülkenin geleceği için her iş adamı bir çocuğa sahip çıksa her yıl bin süper beyni kazanmış oluruz” diyor. Bütün iş adamlarına sesleniyorum; bina ve derslik yaptırmak yerine bu ülkenin geleceğine yatırım yapın bir beyin de siz bulun. Gelin bundan sonra her ilden en az bir çocuğu seçelim. Bu ülkede nice Habibler, Gülcanlar var. Hepimizin bu çocuklara dünyanın kapısını açan ve dolayısıyla ülkenin geleceği için çabalayan Enver Yücel’e bir teşekkür borcu olduğunu düşünüyorum.

YORUMLAR (5)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
5 Yorum