‘Laiklik Hutbesi’ kimin adına okunuyor?

Eskiden uçsuz bucaksız İslam coğrafyasında devletlerin kurulma yöntemlerinden biri şöyleydi: Bir adam kendinde gerekli gücü bulup yeterince adamı etrafında toplayınca herhangi bir bölgede hakimiyetini ilan ederdi. Sonra da ilk işi halifenin adına hutbe okumak olurdu. Bununla gücüne inandığı halifenin desteğini garanti ederdi. O, halife adına hutbe okudukça, yani halifenin otoritesini tanıdıkça halife de ona ilişmezdi.

***

Yaşım müsait. Bakıyorum da maşallah şu kısacık ömrüme tam tamına dört darbe sığmış. Biri türünün tek örneği post modern darbe olmak üzere. Arkası gelmez inşallah. Buna karşılık koalisyonları saymazsak Demirel, Özal, Erdoğan ve Davutoğlu liderliğinde dört beş tane tek başına sivil iktidara da tanık olmuşum.

Askeri darbelerden sonra darbe sözcülerinin radyo veya televizyonda yaptıkları konuşmalarda mutlaka “Nato’ya ve Cento’ya bağlıyız” ifadesi öne çıkardı.

Yukarıda saydığımız siviller de seçimle iktidara geldiklerinde ilk işleri “laiklik” vurgusunu içeren konuşmalar yapmak olurdu. Laikliğin yanına sosyal hukuk devletini de eklerlerdi elbette. Nitekim askerler de Nato ve Cento’ya bağlılığın yanına özellikle laikliği de eklerlerdi. Hatta “en kısa zamanda demokrasiye döneceğiz” diye söz de verirlerdi. Ama bunların tümü verilmek istenen mesajın yanında birer dolgu malzemesiydi.

İlginçtir, darbeyi yapan askerler askeri birer organizasyona bağlılıklarını ifade ederken siviller rejimin niteliğini ilgilendiren bir kavram olarak laikliğe bağlılıklarını ifade ederlerdi. Gerekli merkezlerin mesajı aldıkları anlaşılınca da herkes meşrebine göre hükmünü icra ederdi.

***

Geçenlerde Meclis Başkanı İsmail Kahraman’ın “Anayasada Laiklik yer almayabilir” mealinde yaptığı açıklama ve bu açıklamadan sonra yaşanan tartışmalar üzerine bir kez daha bu konuyu düşündüm.

Hem darbeci askerlerin hem de sivil iktidarların maksadı, içeriye mesaj vermek olamaz dedim. Darbe olmuş, halk ne yapsın Nato’yu Cento’yu? İnşallah Nato’ya Cento’ya bağlı kalırlar diye mi düşünür darbezede bir halk?

Ya da tek başına iktidara gelecek kadar oy verdiği bir parti iktidara gelince dindar halkın birinci önceliği laiklik midir ki iktidarın daha ilk şafağında laikliğe bağlılık yemini edilir? O gece sabaha kadar gözüne uyku girmeden, “ne olacak şu laikliğin hali?” diyerek bu mesajı mı bekler Anadolu’nun köylüsü, kasabalısı?

Başka bir şey olmalı dedim ve geçmişteki hutbelerin hikmeti imdadıma yetişti. Bugün de bir yerde iktidarının devam etmesini istiyorsan gerektiğinde arkanda duracak, rakiplerine karşı seni koruyacak adına hutbe okuyacağın bir güç merkezinin olması gerekiyor. Nato ve Cento bağlılıkları, laiklik vurguları bekleyen cemaate değil, işte o merkezlere verilen bir mesajdır, dedim.

***

Şimdiye kadar böyleydi.

En azından son on yılda rüzgar tersine dönmüş gibi. Ak Parti iktidarı ile birlikte seçim sathı mailinde yapılan konuşmalarla iktidara geldikten sonra yapılan uygulamalar arasında daha önce görülmemiş derecede örtüşmenin olduğunu herkes kabul eder. Bu yüzden Meclis Başkanı laiklikle ilgili bu açıklamayı yapınca içeriden bazı kesimlerde bir panik havası oluştu. Bunlar ciddi dediler.

Bunun ardından yapılan açıklamalar, önceki iktidarların bazı merkezlere bağlılık bildirme amaçlı demeçleri düzeyinde olmasa da, en azından arayı bozmama niyetini taşısa da asıl muhatap bu sefer toplumun genelinden farklı bir hayat tarzına sahip bazı toplumsal kesimlerdir ve özgürlüklerine halel gelmeyeceği mesajını verme amacı taşınıyor.

Laikliğin anlamına ilişkin tartışmalar mı? Ne geçmişte ne günümüzde bir hükmü yok bunların. Her şey “hutbe”nin kimin adına okunduğuna bağlı.

YORUMLAR (12)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
12 Yorum