Mağdurum o halde varım

Ellili yıllardan sonra Kürt çocukları büyük şehirlerde okumaya gittiklerinde heybelerinde bir dolu mağduriyet hikayesi vardı. Urfa’dan Kars’a, Dersim’den Van’a Tek Parti rejiminin mağdur ettiği Kürt çocukları her ortamda dedelerinin, babalarının yaşadığı mağduriyetleri birbirlerine anlattılar. Başka diyarların Kürtlerinden duydukları hikayeleri de tatillerde kendi bölgelerindeki Kürtlere anlatarak bir tür ortaklaşma sağladılar. Her biri kendi mağduriyetini yaşarken birden yaygın bir mağduriyetin nesnesi olduklarını öğrendiler. Bu da mağduriyetin bir süre sonra yerini ortak bir bilince terk etmesini sağladı. Birikmiş ve ortak bilince dönüşmüş Kürt mağduriyeti pazarda müşteri bekler hale gelmişti artık.

Öteden beri Kürt sosyolojisini adım adım izleyen odaklar piyasada iş göreceğinden emin oldukları bu yaygın mağduriyeti satın aldı. PKK satın alınmış bu mağduriyetin örgütlenmiş şekli olarak ortaya çıktı.

***

Kurulduğu günden bu yana Kürt meselesi karşısında geliştirdiği güvenlikçi politikalarla sadece mağduriyet üreten Kemalist rejim, bu yeni konsept karşısında daha da öfkelenip daha ağır mağduriyetler yaratmaktan başka bir şey yapmadı son otuz küsur senede.

Zîlan’a, Dersim’e, Sason’a Diyarbekir cezaevi, yakılan dört bin köy, on sekiz bin falili meçhul eklendi. Mağduriyetlere yeni mağduriyetler eklendikçe PKK büyüdü doğal olarak. Mağduriyetlere sebebiyet verecek şekilde devletin yumuşak karnına dokunan, sinir uçlarını harekete geçiren eylemler gerçekleştirmeyi sürdürdü.

***

Neden sonra Ak Parti iktidarı ile birlikte devlet konsept değiştirmenin gerekliliğine inandı. Genelde bütün vatandaşların, özelde Kürtlerin mağduriyetlerini giderecek adımlar atmaya, yeni bir devlet paradigması geliştirmeye başladı.

Yeni bir tarih yazılıyordu. Şurada burada kesilen insanlara, darağaçlarında sallandırılanlara, karınları süngülerle deşilen kadınlara, şuranın buranın kayıp kızlarına, mecburi iskanlara, takriri sükunlara, sürgünlere, kart-kurt etmiş dağ Türklerine, bilmem hangi dilin bozulmuş şekli bilinmeyen dile ve daha nicesine dair hakiyeler yerine, üniversitelerde Kürtçe bölümlerin açılmasına, Kültür Bakanlığında Kürt edebiyatının klasik eserlerinin basılmasına, yirmi dört saat Kürtçe yayın yapan TRT Kurdî’ye ve daha nice olumlu adıma ilişkin hikayeler duymaya başladık.

Hükümetin samimi duygularla başlattığı çözüm sürecine yönelik sağlı sollu salvolar da bu saatten sonra gelmeye başladı. Kem gözler hep ağıtların, şivanların yükseldiği Kürt mahallesinden mutluluk şarkılarının yükselmesini hazmedemediler. Böyle giderse huzurun ve mutluluğun tadını alan Kürtlerin bir daha kendilerine yüz vermeyeceğini anladılar.

***

Ayağının altındaki zemini yitirmek istemeyen PKK, savaşı Kürtlerin evlerinin içine taşıyarak devleti eskisi gibi mağduriyetler yaratmaya zorlamanın peşindedir şimdilerde.

Yeni Türkiye herkesin teslim ettiği haklılığının şehvetine kapılıp yeni mağduriyetlerin oluşmasına sebebiyet verirse ya da bunun önüne geçmek için gerekli önlemleri alma hususunda gevşeklik gösterirse, PKK amacına ulaşmış olur. “Taş üstünde taş omuz üstünde baş bırakmamak” söylemi PKK’nin arayıp da bulamadığı bir şeydir.

YORUMLAR (5)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
5 Yorum