Muhammed Ali, “Tom Amca Sendromu” vs...

Efsânevî boksör Muhammed Ali bir yandan rakibi Ernie Terrel’ e yumruk atıyor, bir yandan da öfkeyle haykırıyor: “Benim adım ne! Söyle, benim adım ne!”

Öfkesinin nedeni maçtan önceki basın toplantısı. O toplantıda zenci rakibi, Muhammed Ali’ye sürekli olarak “Cassius” diye hitap ediyor. Oysa ünlü şampiyon, Cassius’u terkedip Muhammed Ali olmuş artık. Tartışma uzayınca bağırıyor Terrel’e:

“Sen Tom Amca’sın! Tom Amca’nın tekisin!”

Bu videoyu Kanada’dan bir psikolog paylaşmış. İnternette uzun süredir yazıştığım bir mail grubunun mensubu. Videonun altına da ilave etmiş. “Ortadoğu’daki ‘Tom Amca Sendromu’ hakkında ne düşünüyorsunuz?”

Efendim, mâlumunuz bu sendromun adı ‘Tom Amca’nın Kulübesi isimli romandan mülhem. Eserin kahramanı ihtiyar zenci Tom Amca, “Beyaz Adam”ın üstünlüğünü kabulleniyor; özgür bırakıldığı halde bu duygudan bir türlü kendini kurtaramıyor.

***

İlkokul yıllarımızdaki ‘beslenme saati’nde, süt tozundan mamul bir sıvı içerdik. Tadı hiç de güzel değildi, ama öğretmenimiz pek överdi: “Amerikan malı bu. Çok besleyici. Devamlı İçerseniz Tarzan gibi olursunuz.”

Tarzan olmak hayaliyle, süt tozunu kafamıza dikerken, Amerikan sevgisi, hayranlığı da iliklerimize işlemeye başlamıştı.

Bir gün heyecanla sınıfa girdi öğretmenimiz. Kara tahtaya “Amerika Başkanı Kennedy Vuruldu” diye yazdı. “Defterinizin bir sayfasını bu cümleyle doldurun” dedi.

Pek etkilenmiştik. Hüzünlenmiştik de. Başkan vurulduğuna göre, süt tozu kesilir, Tarzanlık hayalimiz sona erebilirdi.

***

Ortaokul birinci sınıfta ‘barış gönüllüsü’ bir İngilizce öğretmenimiz vardı. ABD’den gelmişti.

Bir yılbaşı arefesinde, sırtında kocaman bir şekerleme çuvalıyla girdi sınıfa. Başında Noel Baba beresi. Avuç avuç şeker dağıtmaya başladı. Noel Baba’yla ilk kez tanışırken, ABD’ye duyduğumuz sevgi ve hayranlık da katlanmaya başlamıştı.

***

Sonra, gençlik yıllarımız...Televizyonun hayatımıza girmesiyle başlayan Amerikan dizileri bombardımanı... Çocuklarına ‘Ceyar’ ‘Suelın’ ‘Babi’ vs adını veren aileler....

***

Zamanla çocuklarmızı, torunlarımızı da etkiledi Amerikan hayranlığı.

Bir dostumuzun, otuz yaşlarında bir oğlu vardı. ABD’ de eğitim görmüş. Çocukluk ve ilk gençlik yılları Erzurum’un Palandöken ilçesinde geçmiş. Lâkin, her nedense gizlemek ihtiyacını hissediyor Palandökenli olduğunu.

Jazz, rock vs konserlerinde sık sık arz-ı endam ediyor ama yerli müziğe, türkülere tahammülsüz. Hele hele Erzurum türkülerini duyunca tüyleri diken diken oluyor.

Gel gör ki delikanlının ciddi bir psikolojik problemi söz konusu. Konumu gereği sık sık katıldığı toplantılarda birden kızarıyor, bozarıyor. Kan- ter içinde dışarı fırlamak istiyor. Bir değil, beş değil. Her toplantı böyle.

Sıkıntısının nedeni ‘Obsesyon’ denilen saçma saplantı! Yakasını bırakmayan bir Erzurum türküsü!
Toplantının ortasında engel olunamaz bir dürtü nedeniyle avazı çıktığı kadar bağırmak istiyor: “Palandökeeeen yücee daaağ, dibi mor sümbüllüüü baaağ...”

Merkeplere palan döktüren o yüce dağın yokuşunu çoktaan silmiş dünyasından. O mor sümbüllü bağları da, o türküyü de. Amerika hayranlığı içinde, Amerikan gençleriyle özdeş artık.
Lâkin kurtulamıyor bir türlü şu türküden. Eli kulağa atsa karizması yerle bir olacak! Palandökenli olduğu, o yörenin türküleriyle büyüdüğü ortaya çıkacak. ‘CV’sine merkepler, dağlar, bağlar eklenecek.

Bağırmasa başka bir dert.

O yıllarda bir ruh hekiminden dinlemiştim benzer vakaları. Epeyi yaygınlaşmaya başlamış demek ki... (Ne gülümsüyorsun yerli Tom Amca! Anlattığım senin hikayen!)

Her neyse, işte iki kuşağın hayat hikayesinden kesitler...

Ortadoğu coğrafyası günün birinde, topyekun, “Benim adım ne!” diye haykırır mı acep?

.....................................................................................

NOT: Gazetemizde yayınlanan hatıralarım mini dizilerden oluşan bir TV projesine dönüştürülme aşamasında. Bu nedenle aslî işime dönmek zarureti hâsıl oldu. Satırlarımı okuma meşakkatine katlanan, yorum yapma lütfunda bulunan herkese; gösterdikleri nezâket ve hassasiyetten ötürü gazetemiz yönetimine en kalbî teşekkürlerimi sunuyorum.

YORUMLAR (36)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
36 Yorum