Kültürel miras konusunda Avrupa’nın önde gelen kuruluşu Europa Nostra ile Avrupa Yatırım Bankası Enstitüsü tarafından belirlenen ‘Büyük Tehlike Altındaki 7 Kültür Varlığı’ listesinin ön elemeleri yapıldı. İşte Hasankeyf de dahil ilk 14'e giren kültür varlıkları...
114
Hasankeyf antik kenti ve çevresi, TÜRKİYE
12 bin yıllık Hasankeyf yerleşimi Türkiye’nin güneydoğusunda Fırat Nehri’nin kıyısında yer alıyor. Neolitik mağaralardan Roma kalıntılarına ve Orta Çağ anıtlarına kadar pek çok esere ev sahipliği yapan Hasankeyf eşi bulunmaz bir müze. Ilısu Hidroelektrik Santrali projesinin planlandığı gibi uygulanması durumunda, Hasankeyf’in yüzde 80’i barındırdığı inanılmaz zengin, çok kültürlü tarihi değere ve mirasa karşın sular altında kalacak. Buna rağmen antik kentteki eserlerin taşınması ve korunması için uluslararası ölçekte onaylanmış bir plan bulunmamakta.
214
Ererouyk Arkeolojik Sit Alanı ve Ani Pemza köyü, ERMENİSTAN
Türkiye-Ermenistan sınırı yakınındaki kayalık bir düzlükte bulunan Ererouyk bir zamanlar bölgenin en önemli ibadet merkezleri arasındaymış. Geride bıraktığımız 20 yıl içinde bazı restorasyon çalışmaları yapılmış olsa da 6. yüzyıldan kalma bu bazilika halen büyük risk altında. Bazilikanın çevresindeki arkeolojik sit alanı ise henüz üzerinde kapsamlı bir çalışma yapılamadan yok olup gitme tehlikesiyle karşı karşıya.
314
Brüksel’deki Adalet Sarayı, BELÇİKA
Belçika’nın yüksek mahkemelerine ev sahipliği yapan Adalet Sarayı 19. yüzyılın ikinci yarısında Avrupa’da inşa edilmiş en büyük yapı. Belçikalı mimar Joseph Poelaert tarafından tasarlanan ve eklektik bir mimari tarza sahip olan bu yapı dönemin en ileri endüstriyel demir teknolojileri kullanılarak inşa edilmiş. Üstün mimari, tarihi ve kamusal değerine rağmen yapıya hak ettiği değer verilmemiş. 30 yıl kadar önce binanın ön cephesine ve galerisine kurulan iskele zaman içinde paslanmış ve kullanılamaz hale gelmiş. Saray büyük oranda boş ve adli faaliyetler için bitişik binalardan ofisler kiralanıyor.
414
Tallinn’deki Patarei Hisarı, ESTONYA
1840’ta inşa edilen Patarei Hisarı, Estonya’da klasik tarza sahip en büyük savunma yapısı. Hisar, 1920 ile 2005 yılları arasında siyasi mahkumların tutulduğu bir hapishane olarak kullanılmış. Günümüzde ise hem Komünist rejime hem de Nazi rejimine karşı sergilenen direnişi hatırlatan bir mekan ve güçlü bir sembol. Sert iklim şartları ve bakımsızlık nedeniyle hızla yaşanan yıpranma yapının karşı karşıya olduğu en büyük tehlike.
514
Helsinki-Malmi Havalimanı, FİNLANDİYA
1930’lu yılların ortasında işlevselci mimari anlayışıyla inşa edilen Helsinki-Malmi Havalimanı, dünyada 2. Dünya Savaşı öncesinde inşa edilen ve halen kullanımda olan iyi korunmuş uluslararası havalimanları arasında.Yılda yaklaşık 40 bin uçağın iniş yaptığı havalimanı Helsinki‐Vantaa Uluslararası Havalimanı’nın ardından Finlandiya’nın en yoğun havalimanı. Düzenli bakım yapılması sayesinde terminal ve hangar yıllar geçmesine rağmen çok iyi durumda. Ancak havalimanı yeni bir imar projesi nedeniyle tehlike altında.
614
Normandiya bölgesi Dieppe’deki Colbert Döner Köprüsü, FRANSA
Eyfel Kulesi’yle aynı dönemde aynı yapı yöntemleri ve malzemeleri kullanılarak inşa edilen Colbert Köprüsü Avrupa’da halen orijinal hidrolik mekanizmasıyla kullanılmakta olan son büyük döner köprü. Köprüden her gün 12 bin araç ve bin 800 yaya geçiyor. 2014’te, köprünün sahibi olan Dieppe Köprü Ortaklığı Birliği (Syndicat Mixte du Port de Dieppe - SMPD), 1889’da inşa edilen köprünün yerine yeni bir yapı yapılmasına karar vermiş. Buna karşılık, Dieppe'deki Colbert Köprüsü Koruma Komisyonu (Colbert Bridge Protection Committee) köprünün restore edilmesinin teknik ve ekonomik olarak mümkün olduğunu ortaya koymanın yanı sıra bu restorasyon çalışmasının SMPD tarafından önerilen plandan çok daha az maliyetle gerçekleştirilebileceğini göstermiş.
714
Mecklenburg-Vorpommern eyaleti Divitz’deki şato, ALMANYA
Schloss Divitz, Almanya’nın kuzeyinde bulunan hendekle korunan tarihi bir şato. Şatonun günümüze kalan en eski kısımları 15. yüzyılda inşa edilmiş ve yapının mevcut görünümü 1785’ten 1850’ye dek süren restorasyonlar sonucu ortaya çıkmış. 12 hektarlık bahçe 19. yüzyıl peyzaj mimarisini temsil eden bir örnek. Yıllarca bakımsız kalan yapı oldukça kötü durumda.
814
Sakız Adası’ndaki Kampos bölgesi, YUNANİSTAN
Sakız Adası’nda bulunan Kampos bölgesi kentin sınırları içinde yer alan ve Bizans, Genova ve yerel mimari tarzlarının ve bunların etkilerinin bir arada görüldüğü yarı kırsal bir alan. Bölge, üzerinde bostanların (tipik tarımsal kültürel ekosistemler), malikanelerin ve kiliselerin bulunduğu 200 arsadan oluşuyor. Mevcut kent dokusunu 14-18. yüzyıllardan kalma yapıların yanı sıra 20. yüzyılın başında inşa edilmiş neoklasik yapılar oluşturmakta. Alan, arsa sahiplerinin gerekli bakımı yapacak kaynaklara sahip olmaması ve 2008’de hazırlanan Sakız Adası Kent Planı ile önerilen uyumsuz kullanımlar ve hükümler nedeniyle ciddi tehdit altında.
914
Venedik Lagünü, İTALYA
550 km karelik bir alanı kaplayan Venedik Lagünü Avrupa’daki en ünlü lagündür ve Akdeniz’deki ekosistemler arası geçiş bölgelerinin en önemlilerinden biridir. Lagün çeşitli AB mevzuatı ve ulusal yasalar ile korunmakta ve 1987’de Venedik kentiyle birlikte UNESCO Dünya Miras Listesi’ne alındı. Tüm bunlara rağmen, özellikle büyük konteynerler ve kruvaziyer gemileri nedeniyle artan trafik yoğunluğu, kanal diplerinin daha derin hale gelecek şekilde temizlenmesi, deniz yatağında ve tuzlu bataklıklarda görülen erozyon, kirlilik ve endüstriyel balıkçılık gibi faktörler lagünün karşısındaki en büyük riskler arasında.
1014
Gelderland ilindeki Rijswijk Şatosu, HOLLANDA
Groessen köyünün yakınında yer alan Rijswijk Şatosu 14. yüzyıldan kalma bir malikanedir. 19. yüzyılda oldukça değiştirilmiş olmasına rağmen kalın duvarlar, kule kalıntıları, kemerli bodrum ve merdivenler gibi orijinal özelliklerinden bazıları günümüze dek korunmuş. Şato 1966’da Ulusal Anıt Eser olarak tescillenmiş. Ancak son yıllarda koruma açısından durumu oldukça kötüye gitmiş durumda.
1114
Oslo’daki Y Bloku Hükümet Binaları Bölgesi, NORVEÇ
Bir araya gelerek bir bina grubu oluşturan H Bloku (1958) ve Y Bloku (1969) Norveçli mimar Erling Viksjø tarafından tasarlanmıştır ve Norveç’teki modern mimari tarzı yansıtan en önemli yapılardır. Yapıların inşasında da eşsiz bir teknik kullanılmıştır. Y Bloku Pablo Picasso tarafından yapılan duvar resimleriyle de meşhurdur. Hükümet Binaları 22 Temmuz 2011 tarihindeki terörist saldırıda hedef alınan yerler arasında yer almıştır. Mevcut alanda bir imar projesi uygulamaya karar veren Norveç Hükümeti, Y Bloku’nu yolun üzerinde konumlandığı ve güvenlik açısından büyük bir tehdit oluşturduğu gerekçesiyle yıkmaya karar vermiştir. Yapı, Hükümet Binaları Bölgesi’nde güvenliğin artırılmasının mümkün olduğunu ve böylece Y Bloku’nun korunabileceğini savunan Norveç Tarihi Anıt Eserleri Koruma Derneği (Fortidsminneforeningen), tarafından 2016 yılı ‘Büyük Tehlike Altındaki 7 Kültür Varlığı’ programına aday gösterilmiştir.
1214
Lizbon yakınındaki Valflores Sarayı ve Malikanesi, PORTEKİZ
Valflores Sarayı (1558) Portekiz’deki 16. yüzyıl konut mimarisini yansıtan başarılı bir örnek ve Rönesans karakteristiklerini taşıması nedeniyle bu dönemde inşa edilen yapılar arasında ender rastlanan bir yapı. 4,5 hektarlık bir alan üzerinde bulunan saray, Tejo Nehri’nin ağzında yer alan Santa Iria de Azoia kasabasına yakınlığıyla da dikkat çekmekte. Saray Kamu için Yararlı Bir Kültür Varlığı olarak tescillenmiş olmasına rağmen bugün oldukça kötü durumda.
1314
Ekstremadura’daki Padovalı Aziz Antuan Manastırı, İSPANYA
Garrovillas de Alconétar köyü yakınında bulunan Padovalı Aziz Antuan Fransiskan Manastırı yüzyıllar boyunca Batı İspanya’nın dini ve kültürel merkezi olarak işlev görmüştür. 15. yüzyılın sonunda inşa edilen ve 17. yüzyılın ortalarında büyük onarımlar geçirerek genişletilen manastırın bünyesinde Gotik bir kilise ve bir Rönesans manastırı bulunmaktadır. Manastır, 1991’de Kültürel Miras Varlığı olarak tescillenmiş olmasına karşın günümüzde üzüntü verici durumdadır. Manastır, deneyimli uzmanlar tarafından yürütülen ve gönüllü çalışmalara dayanan bir acil müdahale planı ortaya koyan Hispania Nostra tarafından 2016 yılı ‘Büyük Tehlike Altındaki 7 Kültür Varlığı’ programına aday gösterilmiştir. Hispania Nostra tarafından önerilen plan kapsamında, manastırı programa aday gösteren kuruluş farklı kademelerdeki kamu kurumlarının anıt eserin restore edilmesi için harekete geçirmeye ek olarak ülke genelinde benzer durumdaki eserler için bir örnek teşkil etmeyi hedeflemektedir.
1414
İskoçya Edinburgh yakınlarındaki Mavisbank Evi, BİRLEŞİK KRALLIK
İskoç mimar William Adam ve evin sahibi Penicuik Sörü John Clerk tarafından tasarlanan Mavisbank (1726), İskoçya’daki erken dönem 18. yüzyıl mimarisinin en önemli örnekleri arasında yer alıyor. Sıradışı güzellikte bir görüntü oluşturan bir merkez blokuna ve iki yan kanada sahip olan yapı, esasen Palladyanizm akımı Kuzey Avrupa koşullarına göre uyarlanarak inşa edilen bir villa. Taşıdığı tarihi ve mimari öneme rağmen, Mavisbank Evi uzun süredir bakım görmemiş ve yıkılma riskiyle karşı karşıya.