ERCAN ÇANKAYA
Arjantin Devlet Başkanı Javier Milei, Buenos Aires’te düzenlenen seçim kampanyası etkinliğinde taşlı saldırıya uğradı. 27 Ağustos 2025 tarihinde La Libertad Avanza partisinin Ekim ayında yapılacak ara seçimler için gerçekleştirdiği mitingde yaşanan olayda, Milei’nin konuşma yaptığı sırada kalabalığın arasından büyük taşlar fırlatıldı.
Milei'nin korumalarının müdahalesiyle olayda ölen ya da yaralanan olmazken mitingte kısa süreli bir kaos ortamı oluştu.
Seçim kampanyasına çıkmıştı: Arjantin Devlet Başkanı Milei’ye taşlı saldırı
Milei’nin ekibi saldırıyı “siyasi muhaliflerin provokasyonu” olarak nitelendirse de olayın arkaplanında ülkeyi sarsan bir yolsuzluk skandalı ve yüz binlerce engelli bireyin mağduriyeti yatıyor.
'BAYAN MILEI, ENGELLİLERİN SIRTINDAN AYLIK 500 BİN DOLAR KAZANIYORDU'
Ülkeyi sarsan yolsuzluk skandalı Ulusal Engelliler Ajansı (ANDIS) eski başkanı Diego Spagnuolo'ya ait olduğu iddia edilen sızan ses kayıtlarıyla patlak verdi. Kayıtlarda bir ses, Devlet Başkanı'nın kız kardeşi ve aynı zamanda danışmanı olan Karina Milei'nin, devletin engellilere yönelik ilaç alımlarından yüzde 3 komisyon aldığını iddia ediyor. Bayan Milei'nin aylık kazancının 500 bin doları aştığı öne sürülüyor.
Başkan Milei, kayıtların "yalan" olduğunu söyleyerek Spagnuolo'ya dava açacağını duyurdu. Karina Milei ise sessizliğini korudu. Bu tepkiler, halkta ve engelli hakları savunucularında büyük bir tepkiye yol açtı. Zira Milei hükümeti, kemer sıkma politikaları kapsamında engellilere ayrılan bütçeyi de kesmişti.
Bu bütçe, devletin ANDIS ve diğer ilgili kurumlar aracılığıyla sunduğu, engelli bireylerin hayatını kolaylaştırmaya yönelik temel program ve yardımları kapsıyordu.
ENGELLİLER MILEI HÜKÜMETİYLE NELERDEN MAHRUM KALDI?
Engellilerin tedavileri ve yaşamlarını sürdürebilmeleri için hayati öneme sahip ilaca, tıbbi malzemeye (tekerlekli sandalye, işitme cihazı, insülin pompası, bez vb.) ve terapilere (fizyoterapi, konuşma terapisi) erişim, ANDIS ve diğer kurumlara ayrılan bütçeden sağlanıyordu. Devlet, bu masrafların büyük kısmını veya tamamını karşılıyordu. Bütçenin kesilmesiyle birlikte engelliler bu yardımlardan mahrum kaldı.
Ayrıca engelli bireylere ve onlara bakan ailelere, artan yaşam maliyetlerini karşılamaları için düzenli nakit yardım yapılıyordu. Bu, birçok aile için temel geliriydi. Engelli bireylerin topluma katılımını artırmak için ulaşım desteği, eğitim bursları, mesleki rehabilitasyon ve istihdam programları finanse ediliyordu. Engelli dernekleri, kooperatifler ve bakım merkezleri gibi sivil toplum kuruluşlarına mali destek sağlanarak bu kurumların hizmet vermeye devam etmesi sağlanıyordu.
Milei hükümetinin "devletin küçültülmesi" ve bütçe açığının kapatılması hedefi doğrultusunda bu alana ayrılan fonlar büyük oranda kesildi.
Bu da şu kayıplara yol açtı:
Farmapro gibi programlardaki kesintiler nedeniyle birçok engelli birey, düzenli kullanması gereken ilaçlara ve tıbbi malzemelere ulaşamaz hale geldi. Aileler, bu masrafları kendi ceplerinden karşılamak zorunda kaldı ki Arjantin'deki yüksek enflasyon ortamında bu neredeyse imkansızdı.
Aylık nakit yardımların kesilmesi veya enflasyon karşısında değer kaybetmesi, birçok engelli ailesini yoksulluk sınırının altına itti. Bu yardımlar birçok aile için temel gıda ve kira giderlerini karşılamanın tek yoluydu.
Devlet desteğini kaybeden sivil toplum kuruluşları ve terapi merkezleri faaliyetlerini durdurmak veya daraltmak zorunda kaldı. Bu da engelli bireyleri ve onlara bakan aileleri yalnızlaştırdı, sosyal hayattan ve psikolojik destekten mahrum bıraktı.
Ulaşım, eğitim ve istihdam programlarındaki kesintiler, engelli bireylerin eve kapanmasına ve toplumdan tamamen izole olmasına neden olma riski taşıyor.
MAHRUMİYET VE YOKSULLUK: ENGELLİLERİN ÖFKE PATLAMASI...
Milei hükümetinin engellilere ayrılan bütçeden yaptığı kesintiler, söz konusu tüm kalemlerde engellilerin hak kaybına yol açarken Karina Milei'nin adının karıştığı, engellilere ilaç alımıyla ilgili yolsuzluk skandalı bardağı taşıran son nokta oldu ve bir öfke patlamasına yol açtı.
Saldırının olduğu gün, Başkan Milei ve kız kardeşi bir seçim mitingi için yola çıkmıştı. Skandalın hemen ardından gerçekleşen bu mitinge, halkın öfkesi taştı. İddiaları protesto etmek isteyen bir grup, başkanın konvoyuna taş ve şişe fırlatarak tepkisini gösterdi. Bu saldırı, siyasi bir eylemden çok, derinleşen yolsuzluk iddialarına ve ekonomik sıkıntılara karşı birikmiş öfkenin fiziksel bir dışavurumu olarak değerlendirildi.
