İsrail Yüksek Mahkemesi'nin işgal altındaki Batı Şeria'daki bin 200 Filistinliyi köylerinden çıkarmaya karar verip bazılarının evlerini de çeşitli bahanelerle yıkmasının ardından köylüler, yeraltı mağaralarında yaşamaya başlamak zorunda kaldı. Birleşmiş Milletler'e göre ise bu bir savaş suçu teşkil edebilir.
İşgal altındaki Batı Şeria'da, İsrail makamları tarafından köylerinden atılan veya çatışmalarda evleri yıkılan binlerce Filistinli, yeraltı mağaralarında yaşamaya başladı.
İsrail'in kırsal bölgesindeki Khirbet al-Fakheit köyünde yaşayan 65 yaşındaki Wadha Ayoub Abu Sabha, "Yaşayacak evimiz veya çadırımız yok, mağarada yaşamaktan başka seçeneğimiz yok. Hayatım mağarada başladı ve mağarada bitecek" diye konuştu.
BİN 200 FİLİSTİNLİYİ EVLERİNDEN ETTİLER
The New York Times'ın haberine göre; bölgeyi çevreleyen mağaralarda atalarının da uzun süre yaşadığını belirten Abu Sabha'nın köyünün sakinleri, evlerinden uzaklaştırılmaya çalışılıyor. Bazılarının İsrail'in 1948'deki kuruluşundan öncesine ait toprak tapuları var.
Ancak Mayıs ayında İsrail Yüksek Mahkemesi, İsrail Ordusunun araziyi askeri eğitim alanı olarak kullanabilmesi için köylerdeki yaklaşık bin 200 Filistinlinin çıkarılmasını onayladı. Bu, Birleşmiş Milletler'in (BM) savaş suçu teşkil edebileceğini söylediği, 1967'den bu yana Filistinlilerin en büyük toplu sürgünlerinden birine zemin hazırlayabilir.
Masafer Yatta olarak bilinen bölgedeki tepelere dağılmış köylerde yaşayanlar, neler olacağını merakla bekliyor ve mağaralarını hazırlıyor.
İNŞAAT İZNİNİZ YOK DEYİP YIKIYORLAR
İsrail, orada yaşayan Filistinlilerin daimi ikamet etmediğini ve bölgeyi kapalı askeri bölge ilan etme hakkına sahip olduğunu söylüyor. İsrailli yetkililer, İsrail hükümetinin nadiren Filistinlilere verdiği inşaat izinlerinin eksikliği gibi ihlalleri gerekçe göstererek bölgedeki evleri ve diğer yapıları uzun süredir yıkıyor.
İsrail ordusu, ordunun lehine bir mahkeme kararına göre, 1980'lerin başında Masafer Yatta'nın çoğunu," başka hiçbir bölgenin sahip olmadığı benzersiz özelliklere sahip olduğunu" söyleyerek sınırlı bir atış bölgesi ilan etti. İsrail, uzun süredir bölgedeki Filistinlilerin bu bildiriden önce daimi ikametgah sahibi olmadıklarını iddia ediyor.
'NAKİL İLLA KAMYONLARA KOYUP GÖTÜRMEKLE OLMAZ'
Yıkımların ötesinde İsrail, bölgedeki Filistinlilerin hayatını zorlaştırmak, araçlarına el koymak, yardım gruplarının erişimini kısıtlamak ve köyler arasında okullara erişimin kısıtlayarak çocukların hayatını zorlaştırabilecek kontrol noktaları kurmak için Birleşmiş Milletler'in “zorlayıcı tedbirler” dediği uygulamalara başladı.
İsrail Sivil Haklar Derneği'nin yönetici direktörü Noa Sattath, "Zorla nakil Cenevre Sözleşmelerine aykırıdır ve nakil her zaman insanları kamyonlara koyup götürmek anlamına gelmez. Nüfusa, ülkeyi terk etmeye motive etmek için kötü muamele yapılması da zorunlu transfer olarak kabul edilir" dedi.
Filistin Yönetimi, bölge sakinlerini tahliye etmenin etnik temizlik anlamına geleceğini söyledi.
İSRAİL: BURADA YERLEŞİK DEĞİLLER
Köylüler, Masafer Yatta'nın Filistin toprağı olduğunu söylüyor ve bu iddianın bazı sakinlerin 1948'de İsrail devletinin kurulmasından önceye ait olan tapu senetleriyle desteklendiğini belirtiyor.
Sakinlerin avukatları, İsrail mahkemelerine, son 45 yılda mağaralara giden araç izleri de dahil olmak üzere köylerin sürekli yerleşimini ispat ettiğini söyledikleri havadan görüntüler sundu.
Ancak İsrail Savunma Bakanlığı, Filistinlilerin 1980'den önce kalıcı olarak orada olduklarını göstermediğini ve bölgede sadece mevsimsel olarak yaşadıklarını söyledi. Mahkeme de kabul etti.
İsrail ordusu, The New York Times tarafından gönderilen sorulara yanıt olarak, "Yıllar içinde, bölgede yasadışı inşaat yapmaya başlayan Filistinliler, kapatma emrini ihlal etti. Mahkeme, ihtiyati tedbir kararı verirken, davacıların kötü niyetle hareket ettiklerine ve bölgede yasa dışı inşaat yaptıklarına karar verdi ve kendilerine sunulan herhangi bir uzlaşma girişimini reddetti" dedi.
BM: İSRAİL'İN SORUMLULUĞU FİLSİTİNLİ SİVİLLERİ KORUMAK
İsrail Savunma Bakanlığı, bölgeyi atış bölgesi ilan etmenin askeri işgali düzenleyen uluslararası hukuka uygun olduğunu söyledi.
Ancak Birleşmiş Milletler İnsani Yardım Koordinatörü Samer Abdel Jaber, Mayıs ayında Masafer Yatta'ya yaptığı ziyarette, "İşgalci güç olarak İsrail makamlarının sorumluluğunun Filistinli sivilleri korumak olduğunu, toplumu askeri eğitimlere yer açmaya zorlamanın ise bu zorunluluğa aykırı, insanlık dışı ve yasa dışı olduğunu" söyledi.
ABD Filistin İşleri Ofisi'ne göre, ABD hükümeti Masafer Yatta'daki gelişmeleri yakından izliyor ve Filistinlilerin tahliyesi ve evlerinin yıkılması konusundaki endişelerini İsrail hükümetine de dile getirdi.
