Türkiye'nin dünyanın en yüksek enflasyon oranlarından birine sahip olması, Alman medyasında geniş yer buldu. ARD’nin Tagesschau programında yayımlanan haberde, ekonomik krize rağmen Türkiye’de geniş çaplı protestoların görülmemesinin altında yatan nedenler incelendi. Haberde, uzman görüşlerine dayanılarak, halkın çoğunluğunun “korku” ve aile içi güçlü “dayanışma” sayesinde ayakta kaldığı belirtildi.
“50 BİN LİRANIN YARISI KİRAYA GİDİYOR”
Haberde, İstanbul’da asgari ücret civarında bir maaşla çalışan vatandaşların yaşadığı zorluklar örneklerle anlatıldı. Bir otopark bekçisi olan 50 yaşındaki Ahmet, 22 bin liralık asgari ücretin (sigorta primi için gösterilen rakam olduğunu belirterek) geçinmek için yetersiz olduğunu dile getirdi.
Dört kişilik ailesini 50 bin lira aylık kazancıyla geçindirmeye çalışan fırıncı Metin ise, yaşam maliyetinin geldiği boyutu şu sözlerle özetledi:
“Beş yıl önce her hafta et alabiliyorduk, şimdi sadece ayda bir kez soframıza giriyor. Et artık lüks oldu.”
Metin, sabah 5’ten akşam 7’ye kadar çalıştığını ve hayatının yemek yiyip uyumaktan ibaret olduğunu belirterek, "Bu insanca bir hayat değil," ifadelerini kullandı.
ORTA SINIF ORTADAN KALKTI, YOKSULLAŞMA ARTIYOR
Ekonomist Onur Canakcı, Tagesschau’ya yaptığı değerlendirmede, Türkiye’de asgari ücretin artık fiilen ortalama gelir haline geldiğini ve orta sınıfın ortadan kalktığını savundu. Canakcı, eski orta gelir grubunun alt gelir grubuna düştüğünü ve toplumun genel bir yoksullaşma yaşadığını belirterek, kitlesel protestoların sınırlı kalmasını “insanlar korkudan sokaklara çıkamıyor” sözleriyle açıkladı.
Ekonomist Alp Erinç Yeldan ise, ülkedeki ekonomik krizin sadece para politikasıyla açıklanamayacağını vurguladı. Yeldan’a göre, demokrasi ve hukuk devleti alanındaki sorunlar, yargı kararlarına uyulmaması ve siyasi baskılar yatırımcı güvenini tamamen yok etti ve ekonomiyi doğrudan etkiledi. Yeldan, Türkiye’nin ekonomik toparlanmasının sadece mali tedbirlere değil, “hukukun üstünlüğüne geri dönüşe” de bağlı olduğunu ifade etti.
