TCMB’nin “Konut Kredisi Kaynaklı Nakit Akışı Kanalı” başlıklı çalışması, Türkiye’de geçmişte kullanılan sabit faizli konut kredilerinin bugün hâlâ tüketim üzerinde etkisi değerlendirildi. Raporda, “nakit akışı kanalının, konut kredi faiz oranı sabit olsa dahi, öngörülmeyen enflasyon olması durumunda tüketim için ek alan yaratabileceği ve çalışabileceği” ifadesi dikkat çekti.
“GELİR ARTIŞI, FAİZ YÜKÜNÜ ERİTİYOR”
Araştırmaya göre, geçmişte çekilen uzun vadeli krediler, sonradan hızlanan ücret artışlarıyla birlikte reel anlamda daha az yük oluşturmaya başladı. TCMB uzmanları bu etkiyi şöyle formüle etti:
“Nakit akış kanalı; uzun dönemli sabit faizli konut kredisi kullanan bireylerin, kredi çektikten sonra ortaya çıkan enflasyonun gelir artışına yansımasıyla, faiz ödemesinin gelire oranının düşmesi ve tüketim için alan açılması olarak değerlendirilmektedir"
2024’TE TÜKETİM ETKİSİ YÜZDE 6,9
Nakit akışı kanalının özel tüketime katkısı 2020’de yüzde 1,3 seviyesindeyken 2024 yılı itibarıyla yüzde 6,9’a ulaştı. Raporda, “bu kanalın, özel tüketimin sıkı para politikasının ima ettiğinden daha az yavaşlamasında etkili unsurlardan biri olduğu” tespiti yer aldı.
GEÇMİŞTEN GELEN BİRİKİMLİ ETKİ
Çalışmada yer alan bir diğer önemli değerlendirme: “Kredi kullanılan yıl nakit akışını düşürücü yönde etki yaparken, yıllar geçtikçe ortaya çıkan birikimli etki analiz döneminin son yılı olan 2024’te en yüksek seviyeye ulaşmıştır.” Böylece 2020 sonrası verilen düşük faizli konut kredilerinin bugünkü talebi hâlâ desteklediği ortaya kondu.
Analize göre, bireylerin kredi taksitinin gelire oranı zamanla eridiği için, tüketim harcamalarına yönlendirilebilecek bir alan doğdu. “Açılan alanın büyüklüğü; aylık taksit tutarı ve ücret artışı ne kadar yüksekse o kadar fazla” ifadesiyle bu mekanizmanın büyüklüğü özetlendi.
