Görüşler

Fransa, Rusya, Almanya denklemi ve İstanbul'da bir İngiliz elçisi

Fransa, Rusya, Almanya denklemi ve İstanbul'da bir İngiliz elçisi

Aydın Adnan Menderes Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Menderes Akdağ "İngiliz algısının sarsıldığı dönem olan 93 Harbinden sonra devrimci kuşağın aynı yıllarda yetişmiş olması ilginçtir" diyor.

MENDERES AKDAĞ

On Sekizinci Yüzyılın ikinci yarısında Fransa ile İngiltere Kuzey Amerika toprakları için kapışır. Bu savaşlar, Yedi Yıl Savaşları olarak adlandırılır ve Birinci Dünya Savaşı (1914-1918) öncesindeki ilk küresel çatışma olarak kabul edilir. Fransa, savaşı kaybeder. Bunun üzerine Fransa, İngilizlere karşı Amerikan Bağımsızlık Savaşı’nı başlatmış olan Amerikan kolonilerini destekler (1775-1783). Fransa bu işten rejim açısından zarar görür. Amerikan kolonileri İngiliz krallığına karşı ağır vergilerden dolayı isyan etmiştir. Aynı neden Fransa’da da mevcuttur. Ağır vergiler sebebiyle Fransız halkı dayanılmaz bir biçimde yoksullaşır. Fransız Sarayı bunu anlayacak durumda değildir. Diğer etkenlerle birlikte Fransa’da 1789 yılında ihtilal olur. Fransız kralı devrilir. Yerine cumhuriyet ilan edilir. Monarşilerin sonu gelmektedir.

Mevcut yönetim Fransa’nın ekonomik sorunlarını çözmek için dikkatini Akdeniz’e yöneltir. Fransız komutan Napolyon 1793’te Osmanlı denetiminde olan ancak İngilizlerin Hint Okyanusu sömürge yolunun kontrolü için önemsediği Mısır’ı işgal eder. Atlantik ötesi sömürgelerini ABD’nin bağımsız olmasıyla kaybetmeye başlayan İngiltere de dikkatini Akdeniz’e ve Hint Okyanusu’na yöneltmiştir. Fransa, İngiltere ve Rusya, Akdeniz için birbirleriyle kıyasıya rekabete tutuşur. Osmanlı’nın bu rekabette durumunu değerlendirmek gerekmektedir. Aslında İngiltere’nin asıl amacı azılı rakibi Fransa’yı ve Rusya’yı etkisiz hale getirmektir. Bu nedenle daha zayıf, kontrol edilebilir Osmanlı Devleti’ni desteklemeye karar verir. İngiltere’nin Osmanlı’ya karşı bu denli hamiyetperver yaklaşımının ardındaki niyeti okuyamayan bir Osmanlı yönetiminden burada söz etmek gerekir. Osmanlı içerisinde hatırı sayılır bir İngiliz hayranlığı da oluşur. 1839 yılında Tanzimat Fermanı’nın banilerinden Mustafa Reşit Paşa bunlardan sadece bir tanesidir.

Akdeniz’de Fransa’yı etkisiz hale getiren İngiltere, Rusya ile kapışır. Kavalalı Mehmet Paşa sorununda Osmanlı’yı önce Rusya’nın kucağına iter. Aslında buradaki amaç tamamen Osmanlı’yı kendisine muhtaç bırakmaktır. Osmanlı ne kadar zor durumda kalırsa İngiltere Osmanlı’nın gözünde o kadar havari haline gelecektir. O meşhur eşeğini kaybettirme, sonra buldurma hikâyesi… İngiltere Osmanlı’ya yardım eder. Ancak karşılığında 1838 yılında Balta Limanı Antlaşması’yla inanılmaz tavizler koparır. Elbette o dönemde bunlar taviz olarak nitelendirilmez. Dost ve müttefik ülkeye tanınan ayrıcalıklardır. Bu antlaşma ile Osmanlı hammadde ihracındaki kotayı kaldırır. İngiltere istediği miktarda hammaddeyi götürebilecektir. İngiltere’ye karşı gümrük vergileri kaldırılır. İngiliz tüccarlar Osmanlı’nın içlerinde de ticari faaliyet yürütebileceklerdir. Osmanlı topraklarında ülke içindeki mal transferi için ödenen vergiden İngilizler muaftır. Diğer bir ifade ile Osmanlı tebaası bir kişi İzmir limanından Aydın’a mal getirmek için İngiliz’le aynı fiyata aldığı mala transfer (iç gümrük) vergisi öder. İngiliz tüccar ödemez. Osmanlı tebaası, İngiliz tüccarla böylece haksız rekabete tutuşur. Elbette İngilizler bundan kazançlı çıkar. Sonra “Anadolu insanı (Türk) ticaretten anlamaz” sözü darbı mesel haline gelir. Kırım Savaşı (1853-1856) sırasında İngiltere, Rusya’ya karşı Osmanlı’yı korur. İngiltere kendisine verilen ayrıcalıkları çoktan hak etmiştir. Aynı yıllarda İngiltere, Osmanlı’da ilk demiryolu hattını (İzmir-Aydın) inşa eder. Osmanlı topraklarında telgraf hatlarının yaygınlaşmasına destek olur. Bütün bunlar, İngiltere’nin Osmanlı’ya karşı müthiş desteği olarak algılanır.

Osmanlı, monarşi ile yönetilmekteydi. Rejimini Fransız cumhuriyetine benzetemezdi. Bu, Osmanlı Hanedanlığının ortadan kalkması demekti. Ancak değişim de şarttı. Hem İngiltere de dosttu. Osmanlı rejimini 1876 yılında ilan edilen Kanun-i Esasi ile şeklen İngiltere’ye benzetti. Saltanat makamının yanına halkın temsilcilerinden oluşmuş bir meclis açtı. Osmanlı rejimi artık şeklen İngiliz meşruiyetine benzemekteydi. Bu sıralarda İngiltere, 40 yıl İstanbul’da görev yapacak olan Edwin Pears adlı kişiyi büyükelçi olarak atar. Rusya, Fransa, İngiltere denkleminde İstanbul’a Edwin Pears’ın elçi olarak atanması rasgele bir olay değildir. Pears tepeden inme şekilde de İstanbul’a İngiliz büyükelçisi olarak görevlendirilmez. Pears öncelikle İstanbul’daki İngiliz Mahkemelerinde görevlendirilir. Burada Osmanlı Devleti’ni Pears yakından tanıma fırsatı elde eder. Bu kişi Osmanlı toprakları ve halkı hakkında geniş araştırmalar yapar. Elçinin Londra’ya bildirdiği istihbarat raporları hariç kimi gözlem ve araştırmaları daha sonra kitap haline getirilir. Pears’ın 1911’de yayımladığı “Turkey and Its People (Türkiye ve Halkı)” adlı kitap önemlidir. Kitaba Türkiye adı konması ilginçtir. Türkiye denilince o dönemde daha çok Anadolu toprakları anlaşılmaktaydı. Trablusgarp Savaşı’yla Osmanlı Devleti, Kuzey Afrika’daki son toprağını kaybedecektir. 1912’de başlayan Balkan Savaşları’yla Osmanlı Balkanlardan neredeyse tamamen çekilecektir. Henüz Osmanlı’nın denetiminde olan Ortadoğu topraklarında İngilizlerin planları vardır. Bu coğrafyada Osmanlılara karşı kimi Arap kabile isyanları çoktan başlamıştır. Pears’ın çok güçlü gözlem yeteneğinin olduğu açıktır. “Forty Years in Constantinople (İstanbul’da Kırk Yıl)”, Pears’in diğer kitabıdır. Burada Pears’ın İstanbul yerine Konstantinopolis ismini kullanması ilginçtir. İstanbul, Roma ve Bizans dönemlerinde bu adla anılmaktadır. Pears’e 1909’da hizmetlerinden dolayı İngiliz kraliyeti tarafından şövalye unvanı verilir. Osmanlıda sadrazam olmak isteyen pek çok kişi, bu elçi ile mutlaka görüşürdü. Bunlardan en bilineni Kamil Paşa’ydı.

Rusya ve Osmanlı arasında çıkan 93 Harbi (1877-1878) ile Osmanlı’da kimilerinin İngiltere’ye karşı olumlu algıları sarsılır. Bu sefer İngiltere’nin eşeği kaybettirip sonra buldurma tekniği pek tutmaz. Ruslar, İstanbul Yeşilköy’e (Atatürk Havalimanı civarı) kadar ulaşır. Ayastefanos (Yeşilköy) antlaşması imzalanır. Osmanlı, Balkanlardan neredeyse tamamen çıkartılır. Ruslar, bu zafer anısına Yeşilköy’de büyük bir anıt yaptırır. İngilizler devreye girer. İngiltere, Osmanlı’yı koruma bahanesiyle Kıbrıs’ı işgal eder. Bu durum İngiltere’ye karşı şüpheleri artırır. Osmanlı’da Almanya ekolü başlar. Bir yandan da devrimci Fransız düşünceleri tekrar devreye girer. Elbette İngiltere etkisi öyle kolayca kaybolmaz. İstanbul’da İngiliz hayranları ile Alman hayranları arasında çatışma başlar. Osmanlı sadrazamları, hangi gurup daha baskınsa o minvalde iktidara gelir. Bu arada sadrazam belirlenmesinde siyasi şantajlar, suikastlar, kapalı kapılar ardındaki pazarlıklar etkilidir. İttihatçıların iktidara gelmesiyle 40 yıllık İngiliz Elçisi Sir Edwin’in İstanbul’dan tamamen ayrılması oldukça önemlidir. Artık devlet tamamen Alman taraftarlarının eline geçer. I. Dünya Savaşı’nda Almanya, gerilemeye başlayınca Osmanlı’daki gizli İngiliz taraftarları tekrar devreye girer. Onların gizli gizli Osmanlı Sarayından bağımsız bir şekilde İngiltere ile ateşkes görüşmeleri yaptığı İngiliz arşivlerinden çıkan belgelerle anlaşılır.

İngiliz algısının sarsıldığı dönem olan 93 Harbinden sonra Atatürk’ün de içinde yer aldığı devrimci kuşağın aynı yıllarda yetişmiş olması ilginçtir. Bu devrimci kuşak daha sonra Saltanatı son verecek, yeni devletin yönetimini daha çok şeklen Fransa’ya benzetecektir.

YORUMLAR (11)
11 Yorum
YORUM YAZ
İÇERİK VE ONAY KURALLARI: KARAR Gazetesi yorum sütunları ifade hürriyetinin kullanımı için vardır. Sayfalarımız, temel insan haklarına, hukuka, inanca ve farklı fikirlere saygı temelinde ve demokratik değerler çerçevesinde yazılan yorumlara açıktır. Yorumların içerik ve imla kalitesi gazete kadar okurların da sorumluluğundadır. Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır. Özensizce belirlenmiş kullanıcı adlarıyla gönderilen veya haber ve yazının bağlamının dışında yazılan yorumlar da içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır.
Bunlar da İlginizi Çekebilir