Görüşler

Süresiz nafaka tartışması: Adalet mi, yük mü?

Süresiz nafaka tartışması:  Adalet mi, yük mü?

Boşanma sonrası nafaka uygulamaları; hukuk sistemine, toplumsal yapıya ve ekonomik şartlara göre büyük farklılık göstermektedir. Türkiye’deki “süresiz nafaka” düzenlemesinin aksine birçok ülkede nafaka ya belirli süreli ya da çok sınırlandırılmış durumdadır.

Türkiye’de boşanma hukukunun en tartışmalı başlıklarından biri de hiç kuşkusuz, Türk Medeni Kanununun 175. Maddesine dayanan, süresiz yoksulluk nafakasıdır. 1988’den bu yana yürürlükte olan mevcut uygulamaya göre, boşanma sonrası yoksulluğa düşen taraf (çoğunlukla kadın), diğer eşten süresiz olarak nafaka almaktadır. Bu hükmün temelinde “boşanma sonrası mağduriyeti önleme” ilkesi yatsa da uygulama maalesef zaman içinde adalet duygusunu zedeleyen, toplumsal dengesizliğe dönüşmüştür. Dolayısıyla belli bir kesim açısından sosyal entropinin artması kaçınılmaz olmuştur. Sosyal entropinin artışı, bireylerin ortak değerlerinin çözülmesine ve onların kurumlara olan güveninin azalmasına neden olmaktadır.

BİR DESTEKTEN, BİR ÖMÜR BOYU YÜKE

Yoksulluk nafakasının ruhu, aslında geçici bir destek mekanizması olarak düşünülmüştü. Fakat uygulamada bu destek, çoğu zaman ömür boyu devam eden bir yük halini almıştır. Boşanmanın üzerinden 15–20 yıl geçmesine rağmen hâlâ her ay nafaka ödeyen, ikinci kez evlenmiş veya emekli olmuş pek çok erkek, bu sistemin adil olmadığını dile getirmektedir. Bu konuda kamuoyunda ciddi sıkıntıların olduğu bilinmektedir. Sosyal medya mecralarında yer alan “Süresiz Nafaka Mağdurları Platformu’nda” problemlerin varlığı ortaya konmaktadır. Nafaka mağdurları olarak burada seslerini yetkililere duyurmaya çalışmaktadırlar. Platformlarda nafaka ile sıkıntısı olanlar ile farklı alanlardaki uzmanların konu ile ilgili görüşleri de yer almaktadır.
Bu bağlamda kadının çalışma çağında, sağlıklı ve gelir elde edebilecek durumda olmasına rağmen, nafakanın devam etmesi, toplum vicdanında sorgulanmaktadır. Bir yandan “boşanma sonrası kadınların korunması” elbette gerekli; diğer yandan “ekonomik bağımsızlığın teşviki” de en az o kadar önemlidir. Nafaka, destek olmaktan çıkıp bağımlılığa dönüştüğünde, sistemin sosyal amacı da ortadan kalkmaktadır.

ZAMAN DEĞİŞTİ ANCAK HUKUK AYNI KALDI

1980’lerin Türkiye’sinde ülkenin ekonomik, sosyal ve diğer özellikleri ile kadın istihdam oranının düşük olduğu bir gerçektir. Ayrıca o dönem kadınların eğitim ve çalışma imkânı da sınırlıydı. Bu yüzden süresiz nafaka, dönemin şartlarında bir “koruma kalkanı” olarak kabul edilebilirdi. Ancak günümüzde ise tablo gerçekten çok farklıdır. Zira:

·Kadınların eğitim düzeyleri ve çalışma alanları artmış, üniversite mezunu olma oranları %50’lere yaklaşmıştır.
·İş hayatında aktif olan kadın sayısı, her yıl artmaktadır.
·Toplumsal roller ise dönüşmektedir.

Tüm bunlara rağmen hukuk yaklaşık 40 yıl öncesinin kalıbında ve koşullarında kalmıştır. Bu da adaleti zamanın gerisinde bırakmıştır.

DÜNYADAKİ NAFAKA UYGULAMALARI

Boşanma sonrası nafaka uygulamaları; hukuk sistemine, toplumsal yapıya ve ekonomik şartlara göre büyük farklılık göstermektedir. Türkiye’deki “süresiz nafaka” düzenlemesinin aksine birçok ülkede nafaka ya belirli süreli ya da çok sınırlandırılmış durumdadır.

ANGLOSAKSON HUKUKUNDA NAFAKA DÜZENLEMELERİ (ABD, İNGİLTERE)

ABD: Eyaletlere göre farklılık olsa da genel olarak “süresiz nafaka” (Permanent Alimony) uygulaması yalnızca çok uzun evliliklerde ve alacaklı eşin çalışamayacak durumda olması halinde nadiren hükmedilmektedir.

İngiltere: Mahkemeler genellikle geçici ve belirli süreler için nafaka bağlamaktadır. Süresiz nafaka (Joint Lives Maintenance) ise çok uzun evliliklerde ve çalışamayacak olan eşler için istisnai olarak verilmektedir.

AVRUPA ÜLKELERİNDE NAFAKA DÜZENLEMESİ

Almanya: Evliliğin süresi, eşlerin iş gücüne katılabilme durumu gibi kriterler temel alınmaktadır. Süresiz nafaka neredeyse yok denecek kadar azdır.

Fransa: Nafaka genellikle evlilik süresiyle orantılıdır. Çalışma imkânı olan eş için süresiz nafaka hükmü oldukça istisnaidir.

İskandinav Ülkeleri (örneğin İsveç, Norveç, Danimarka): Özellikle ekonomik bağımsızlığı teşvik eden bir anlayış hâkimdir. Nafaka bağlanması kısa süreli; süresiz uygulama yok denecek kadar azdır. Uzun süren evliliklerde bile nafaka süresi birkaç yıl ile sınırlıdır.

İSLAM ÜLKELERİNDE NAFAKA

İslam hukuku temelli ülkelerde “evlilik sebebiyle yoksulluğa düşecek eşe ömür boyu destek” fikri yaygın değildir. Genellikle “iddet süresi (3 ay)” gibi sınırlamalar bulunmaktadır.
Suudi Arabistan: Nafaka iddet süresiyle sınırlıdır.
Mısır: Yoksulluk nafakası bağlanabilir fakat iddet süresiyle sınırlıdır
İran: Süresiz nafaka uygulaması bulunmamaktadır. Eşin yeniden evlenmesi ya da çalışabilir hale gelmesi halinde nafaka sona ermektedir. İddet süresiyle sınırlıdır.

ASYA ÜLKELERİNDE NAFAKA DÜZENLEMELERİ

Örneğin Hindistan, Çin, Japonya gibi ülkelerde nafaka uygulamaları, genellikle süreli, eşlerin ekonomik bağımsızlığına dönük teşvik edici yapıdadır. Süresiz nafaka yaygın değildir.
Hindistan: Nafaka türleri dini ve medeni hukuk çerçevesinde değişmektedir. Süresiz bağlanma istisnaidir.

Çin: Nafaka süresi belirli; evlilik süresi, tarafların durumu gibi kriterlerle orantılıdır. Süresiz nafaka yoktur.

Japonya: Nafaka genellikle kısa sürelidir. Boşanmış eşin ekonomik bağımsızlığı kazanması beklenmektedir. Süresiz nafaka uygulaması yoktur.

ADALET TERAZİSİ NEREDE ŞAŞMAKTADIR?

Süresiz nafaka, hem erkek hem de kadın için de dengesiz sonuçlar doğurabilmektedir:
Erkek açısından:

·İkinci kez evlense dahi, önceki eşine ömür boyu ödeme yükümlülüğü sürmektedir.
·Emekli olduğunda bile kesilmemekte; hatta emekli maaşına haciz işlemi yapılmaktadır.
·Nafaka borcu nedeniyle icra tehdidi yaşayan, hapse giren vakaların az olmadığı ile bilgiler vardır.
·Sürekli nafaka baskısı altındadır.
Kadın açısından:
·Nafaka, bazı durumlarda “çalışmaya teşviki” ortadan kaldırmaktadır.
·Ekonomik bağımsızlığın önünde “güvenli tembellik” alanı yaratabilmektedir.
·Toplumdaki kadın emeği ve eşitlik mücadelesiyle çelişmektedir.

Bu tablo, hem iki taraf için uzun vadede sağlıksız bir denge oluşturmaktadır.

ÇÖZÜM: SÜRELİ, ESNEK VE DENETLENEBİLİR NAFAKA

Yukarıda da belirtildiği üzere dünyanın pek çok ülkesinde (Almanya, Fransa, İngiltere, Hindistan, Mısır ve diğerlerinde) nafaka belirli bir süreyle sınırlıdır. Bu sürenin sonunda, tarafların ekonomik koşulları yeniden değerlendirilip gerekirse uzatma yapılabilmektedir. Türkiye’de ise son yıllarda bu yönde bir “kademeli nafaka” düzenlemesi tartışılmaktadır. Bu bağlamda:

·Evlilik süresiyle orantılı bir nafaka süresinin tanımlanması,
·Tarafların gelir ve sağlık durumuna göre yeniden gözden geçirilmesi,
·Kadının istihdam imkânına göre nafakanın azaltılması veya kaldırılması,
·Bir fon kurularak nafakanın belli bir süre fondan karşılanması önem ifade etmektedir.

Böylece hem kadının korunması hem de erkeğin ömür boyu borçlu kalmaması sağlanabilecektir.

SONUÇ

Boşanma sonrası geçim sıkıntısı bir insanlık sorunudur ancak süresiz nafaka, adil bir çözüm olmaktan çıkmıştır. Bir dönemin şartlarına uygun olan düzenleme, bugünkü sosyal gerçekliğe uzaktır zira hukukun temel ilkesi dengedir. Ne kadınlar güvencesiz bırakılmalı, ne de erkekler bir ömür boyu bitmiş bir evliliğin ekonomik gölgesinde yaşamalıdır. Avukat Cengiz Hortoğlu’nun deyimiyle her iki taraf da unutma hakkını kullanmalıdır. İster kadın olsun ister erkek, pek çok hukukçu süresiz nafakanın kaldırılması konusunda hemfikirdir. Çeşitli mağduriyete neden olan hakkın kazanılmış olması da ölçü değildir.

Gerçek adalet, her iki tarafın özgürlüğünü koruyan bir sistemin kurulmasında gizlidir.

Unutulmamalıdır ki yine aynı hukukçunun televizyonlardaki konuşmalarında belirttiği üzere “tıpkı doğa ile savaş halinde olan insanın, doğayı yenmesi durumunda bile kaybedeceği gibi bu savaşın da erkek ve kadın açısından kazananı olmayacaktır”.

Bu konuda ortaya çıkan sorunları çözmek, diğer anlamda sosyal entropinin artışını yavaşlatmak, en başta yetkililer olmak üzere ilgili kurumların sorumluluğundadır.

Tarafların birbirlerini karşılıklı suçlaması yerine birbirlerini anlamaya çalışması noktasında gerekli hassasiyetler gösterilmelidir. Yetkililerin ve etkili kişilerin de buna destek olması, sorunların çözümüne katkı verecektir. Aksi halde tıpkı entropinin artışı gibi sorunlar daha da büyüyecektir.

Zira zaman, entropi artışının lehinde, çarelerin de aleyhinde ilerlemektedir. Yani çözülmeyen sorunların zamanla büyümesi, çarelerinin de zamanla zorlaşması kaçınılmaz bir gerçektir.
Belli bir kesimde bir feryat var, feryada kulak verilmelidir…

YORUMLAR
YORUM YAZ
İÇERİK VE ONAY KURALLARI: KARAR Gazetesi yorum sütunları ifade hürriyetinin kullanımı için vardır. Sayfalarımız, temel insan haklarına, hukuka, inanca ve farklı fikirlere saygı temelinde ve demokratik değerler çerçevesinde yazılan yorumlara açıktır. Yorumların içerik ve imla kalitesi gazete kadar okurların da sorumluluğundadır. Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır. Özensizce belirlenmiş kullanıcı adlarıyla gönderilen veya haber ve yazının bağlamının dışında yazılan yorumlar da içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır.
Bunlar da İlginizi Çekebilir