Görüşler

Yaşlılar ve ergenler

Yaşlılar ve ergenler

Hukukçu Mustafa Everdi “Yaşlı siyasetçiler insafsız bir yarışı sürdürürken hayatta kalabilmeleri sadece ‘güç istencine’ bağlı diye algılanıyorsa, gençlerin hali hazır tutumuna sorumsuzluk diyebilir miyiz?” sorusunu yöneltiyor.

DOĞADA ADALET OLMAZ

Zavallı yaşlılar, nimetlere o kadar uzak ölüme o kadar yakınlar ki. Zavallı ergenler, hayat önlerinde upuzun bir yol ama akılları bir karış havada. Seçim sürecinde tezahür eden tercihler bu kanaati yeniden doğruluyor.

14 Mayıs seçimi hayati bir önemde olduğu her parti tarafından dile getiriliyor. Köklü bir siyasal değişim zamanında, demokratik siyaset için “yıkıcı” sonuçları olabilecek unsur yaşlılık ve ergen kaprisidir.

Mükemmellik kelimenin tam anlamıyla çıkmaz sokak demektir. Ve hayatta olmak da her insan için kendine has yönlerden eksik yani kusurluluktur. Hele yaşlanmak… Her şey için geç kalınır, yeni bir başlangıç mümkün değildir. Hükümetlerin ne yaptıklarını anlatmakta üstlerine yoktur fakat ne yapmadıklarını söylemezler. Bunu görmek yaşlılara nasip olmaz. Bagajındaki iflah olmaz felaketler engel olur buna. Hatıralarla yorgundur. Oysa gençler temiz bir sayfayla başlarken fark ederler birçok görülmeyeni.

Fakirleşmeye, ekonomik sıkıntılara rağmen hâlâ iktidara destek veren yaşlılar, kötü niyetten çok aptallıkla nitelenmeliydi. Oysa dindarlık, muhafazakârlık milliyetçilik sağcılıkla bile suçlanıyorlar. Bu iklimde alternatif olan parti ve liderler de bu değerlere seslenmekle iktidar olunacağı kanaatindeler. Hiç kimse sistem dışı, radikal, sert söylemlerle merkezin dışında, uçlardaki akımların bütün dünyada güç kazandığını dikkate almıyor. Batıda bile bütün demokratik değerler aşındığı, evrensel ilke diye göklere çıkarılan her şeye ihanet edildiği radikal partilerle güç kazandığı halde. Gençlerin buna yatkınlığına seslenen bir söylem de bulmak zorundalar. Her partiye, orta yol emin bir strateji görünüyor, böyle vasat bir toplumda.

YAŞLANMAK ADİL DEĞİLDİR

Ecel saatine koşan akrep ve yelkovan yaşlıları almaya gelecek, o zaman da doğa, geriden gelen yeni nesillerle devam edecek yoluna. Yaşlıların ruh sağlığı farklı işler. Selaların bir başkası için okunduğu sabah, erken saatte camiye varması, yaşlı “namzet”lerin avluda toplanmaları, katıldıkları veda ibadetinin kendi cenaze namazı olmadığına şükretmesi gibi. Ancak kaderin bir cilvesinden dolayı henüz ölümün nefes alan tarafında bulunduğumuz ve musallanın karşısında yarı yarıya utanç duyduğumuz için genç öldüğünü bile söyleriz rahmetlinin. Kör ölür badem gözlü olur. Partiler de bu zihniyetle savunulur.

Yaşlanmanın hoş bir tarafı yok, herkes bunun farkına çok sonra varabilir. Yaşlı olmak daha da kötü. Sanki bütün bir hayat tecrübesi, yaşadığı olayların hafızası, geleceğe yönelik beklentisi yokmuş gibi bakar gençler bize. Yaşlılığa direnme konusunda cesaret göstermezsen, sen farkına bile varmadan mezara koyarlar seni! Bizim yaşımızdakiler her türlü tembellik, ihmal ve boşvermişliklerin bedelini acımasızca öder. Özellikle yeni nesillere karşı. Nasıl bir dünya, ülke bıraktılar ki bu çocuklara? Ne diplomanın hükmü kaldı, ne de zeki ve yetenekli olmanın bir önemi. Sadakat ve yandaşlık bunlardan daha fazla getirisi olan gerçeklerdir.

Genç nesil farkında mıdır bilinmez. Yararlandıkları her kurum, sağlık, ulaşım, eğitim ve eğlence tesisleri yaşlılar döneminden yeni nesle kalan imkânlardır. Önlerinde buldukları iyi şeyler, şehirler, hastaneler, yaşadıkları konutlar yaşlıların eseridir. Geçmişten her gelene karşı redd-i miras sağlıklı bir tepki sayılmaz. Bu düşünce yaşlıların iç sesidir. Ne var ki onların gelecekten umutlu olmaları için bütün sebepleri yerle yeksan eyledik. Negatif seleksiyonla, başarılı, zeki, çalışkan, üretenleri değil sadık, yandaş, koroya katılan trolleri yükseltiyoruz.

DİJİTAL KÜLTÜR

Kabul edelim ki gençlerin teknoloji ve dijital kültür imkânları ile bilgilenmek için tecrübeye ihtiyacı yoktur. Parmaklarının ucundadır dünya. Yaşlılar, ahlak zabıtalığı yapan, kendi yaşayamadığı hayat enerjisinden gençleri uzak tutmaya çalışan, ukdelerini gençlere öğüt diye iteleyen can sıkıcı dinozorlardır. Bu yaşa kadar geçen yılların neredeyse tümü, hayatlarına dışarıdan bakan birine boşa harcanmış görünecektir. Derken yaptığınız her şeyi haklı gösteren seçim süreci önlerindedir. Bir davayı, iktidarı, algıyı sahiplenerek hayatına anlam katmak. Yaşlılar dava adamlarıdır, cehennem diğer insanlardır. Yaşlılar hele hayatı yaşamamışsa ömürleri hiçbir zaman gelmeyen o büyük günü bekleyerek geçer. O gün belki de taraftarı oldukları partinin iktidara gelmesidir. Gençliğin yargısı budur, yaşlılara karşı.

GENÇLİK ZALİMDİR

Ergen dediğimiz daha erken yaşlarda olsa da seçim sürecinde bu 18 üstüdür. Eski nesiller gibi taraftar hele fanatik taraftar olamaz gençler. Tercihleri rasyonel de değil. Lümpen duygular, boşvermişlik, dikkate alınmamışlığın dikkafalılığı egemendir tercihlerine.
Carl Schmitt, siyasette dost/düşman karşıtlığına dikkatimizi çekerek, yaşlıların siyasi yaklaşım ve tercihlerini belirlemişti. Ergenler için böyle bir zihniyet sözkonusu değildir. Postmodern bir kültürün dijital kodları gibi değişken ve kaypaktır ilgileri. Bu nedenle konjonktüre göre Ümit Özdağ’a veya Muharrem İnce’ye yoğunlaşır dikkatleri. Her ne kadar bir ay sonra bu tercihleri tamamen değişse de. Ümit Özdağ’a yoğunlaşan ilgi aniden kaybolmuş, aynı ölçülemezlik içinde M. İnce’ye yönelinmiştir. M. İnce için de bu garanti değildir, anında ötelenebilir. Eğer siyaset bir trense ergenler “kaçak yolcu”dur. Biletsiz, programsız ve hedefsiz. Oysa yaşlılar, aylar önceden rezervasyon yapar, bilet bedelini öder ve trenin istasyona geleceği tarihi merak, heyecan ve coşkuyla beklerler.

Ergenler gelecek, yaşlılar geçmiştir. Bu nedenle aralarında antagonizmaların ortaya çıkması doğaldır. Antagonist, kurguda, ana karakteri engellemekle yükümlü kişidir. Karşı kişi ya da muhalif düşman olarak da bilinir. Zıttıdır, asıl karakterin. Kaotik olan 40 yaş üstünün bıraktığı dünya değil, asıl tehlikede olan siyasetin geleneksel anlayışının tasfiye ihtimalidir.
Ergenlerin fiilî siyasetten “kaçınışı partilerin hala soğuk savaş mantığı ile yapılanmasından kaynaklanır. Siyaset kavramının temel kusuru gözlerini siyasetin çatışma/karar boyutundaki özgüllüğe kapatması ve toplumsal yaşamda antagonizmanın yapıcı rolünü kavrayamamasıdır.” (Chantal Mouffe, Siyasetin Dönüşü, s.14)

Ergenler için hiçbir partinin merkez kurullarında rol yoktur. Bu nedenle Gençlik Kolları, Kadın Kolları vardır partilerin. Her şey Merkezî Kurulların denetiminde. Kadın ve gençler partiler için çalışan insanlarsa karar organlarından uzak tutulması Soğuk Savaş mantığıdır. Kararları merkez politbüro alır, diğer herkes ara elemandır bu politikaları uygulayacak. Seçmenlere ise söz beş yılda bir gelir. Ehven-i şerri (kötünün iyisini) seçmek dışında bir şansı yoktur, önüne sunulan tercihler arasında. İktidar muhalefeti de “belirler” çünkü.

Gençlerse bu kadar “az”a razı olmak yerine bütünüyle ret tavrındadır. Ergenlerin “görünürde bir konuşma özrü yoktur, ama konuşmayı istemiyormuş gibi görünmektedir. Başöğretmen, “diğer seçenekleri” yani terapiyi düşünmeye başlamanız için baskı yapar. Onunla boş yere tartışırsınız. Derken çocuğunuz birdenbire girift cümleler, hatta yaş grubuna göre belki biraz fazla karmaşık cümleler kurmaya başlar.” (Nassim Nicholas Taleb, Siyah Kuğu s.122)

DEĞİŞİM DÖNÜŞÜM SİYASETİ ANLAMSIZ KILACAK

Ahlaki söylem ile siyasal söylem arasında kapatılmaz bir makas oluşturdu yaşlılar. Siyasetin yeniden etkin olabilmesi için, özellikle gençler ve ergenler için vitrin algısından çok, uzun bir inşa sürecini göze almak gerekir(di). “Çoğulculuk sorunu, sadece halen var olan özneler bakımından tasarlanamaz ve mevcut öznelerin iyi kavramlarına inhisar ettirilemez. Yönelinmesi zorunlu olan şey çoğulculuk öznelerinin inşa sürecidir.” (Chantal Mouffe Siyasetin Dönüşü s.223)

Yazık, zayıf ölümlüler ırkı, mutsuz olanlar/
Hangi çatışmalardan ve inlemelerden doğdunuz. Empedocles.
Çoğulculuk farklı ideoloji, inanç, cinsiyet milliyeti kapsamak olduğu kadar her nesli de içerecek şekilde anlaşılmalıdır. Yüzyıllık Cumhuriyet Dönemi çatışmalarla, tasfiyelerle geçen bir ülkede, gençler de siyasete güç verecek özneler değil, tasfiye sırasını bekleyen kurbanlar gibi görülüyor statüko tarafından.

YAŞLANDIKÇA GÜÇ İSTENCİ

Dünyadaki değişim dönüşümün farkında değilmiş gibi davranıp dost/düşman, vatansever/hain, millî/gayrımillî çatışmasını doktirine eden Carl Schimitt’e bel bağladık yüzyıldır. Seçim süreci de aynı söylemle sürüyor. Her düşünceden ideolojiden, inançtan partilerle ‘cumhuriyetin kuruluş felsefesi’ yaşlıların inat kültürü ile aslanlar gibi ayaktadır. Doğu Perinçek’ten Bahçeli’ye, Erdoğan’dan Kılıçdaroğlu’na yaş ortalaması mezarlığa yakınlık duygusu yaşatıyor seçmenlerde. Değişim dönüşümü anlamaktaki zorluklar tek başına bu faktörle açıklanamasa da. Aralarında Temel Karamollaoğlu gibi bilgeler bulunsa da.

Yaşlı siyasetçiler -yani siyasetin yaşlı akranları-, insafsız bir yarışı sürdürürken hayatta kalabilmeleri sadece “güç istencine” bağlı diye algılanıyorsa, gençlerin hali hazır tutumuna sorumsuzluk diyebilir miyiz? Bu durumda gençlerden yansıyan siyaset “kaygan” zeminlerde sürecektir. Gençliğin mevcut yapılanma ile umurunda değildir, siyaset, partiler, iktidar ve muhalefet. Hatta ülke, gelecek, ekonomik refah bile. Özne olamazsan uzak dur, bırak sarhoşu yıkıldığı yere kadar gitsin diye düşününce gençler haksızlar mı? Kaldı ki deprem felaketine yaşlılar bir türkü, destan yazamadılar ama dijital gençlik 20’den fazla “rap” şarkısı besteledi.

II. Yüzyıla girerken hâlâ eski dünya değerleri ile mevcut siyaset “aptallığa ve fanatik taraftarlığa” prim veriyorsa gençlerin tercihi tepkisel olabilir ama hiç de sağlıksız, irrasyonel ve akıldışı değildir. Siyaset artık eski söylem ve eylemlerle değil dönüşen paradigmalarla ülkemize hizmet edebilecektir.

Gerçi Kemal Tahir’in Esir Şehrin İnsanları’nda yazdığı “Eşkıyadan başka muhalif görmemiş bir memlekette, Avrupa metotlarıyla çalışılır mı?” sorusunu hatırlatan olursa ona da hak verir bu yaşlılar.

Neyse ki gençler ideolojik dernek ve partilerde, öteki ile anlam kazanmanın ötesinde, “eşkıya” olmadan da muhalefet yapılacağının bilincindeler. Pasif bir çıngar çıkarma tepkisiyle de olsa. Karamsar bin bir sebebe rağmen bu anlayıştaki gençliğe ulaşmak, seçimde başarıyı getirecek önemli bir etken gibi görünüyor.

YORUMLAR (1)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
1 Yorum
Bunlar da İlginizi Çekebilir