Karabük il merkezinin 8 kilometre kuzeyinde yer alan Safranbolu, 1975 yılından bu yana koruma altında bulunan; 1994’te ise UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne girerek uluslararası alanda tescillenen nadir kültür hazinelerinden biri. Osmanlı dönemine ait konakları, dar sokakları, tarihi çarşıları ve doğal güzellikleriyle “Türkiye’nin İtalyası” olarak anılan ilçe, her yıl yüz binlerce ziyaretçiyi ağırlayarak ülke turizminin gözde duraklarından biri hâline geliyor.

KÜLTÜREL MİRASIYLA ÖNE ÇIKAN SAFRANBOLU
Safranın altın rengi, demirin ustalığı ve doğanın büyüsüyle şekillenen Karabük, özellikle Safranbolu ilçesiyle kültür turizminin parlayan yıldızı. Osmanlı sivil mimarisinin en seçkin örneklerini barındıran şehir, hanları, hamamları, konakları ve kanyonlarıyla hem tarih hem de doğayla iç içe bir yolculuk sunuyor. “Zamanın durduğu şehir” olarak adlandırılan Safranbolu, korunan yapıları sayesinde Türk kent kültürünün bugüne ulaşmasını sağlayan yaşayan bir açık hava müzesini andırıyor.

“TÜRKİYE’NİN İTALYASI” SAFRANBOLU'NUN FESTİVAL MİRASI
Prof. Dr. İlber Ortaylı’nın “Türkiye’nin İtalyası” ifadesiyle tanımladığı Safranbolu, adını veren ve yüzyıllardır tıbbi, kozmetik ve gastronomide kullanılan safranı da kültürel bir değer olarak yaşatıyor. Her yıl ekim ayında düzenlenen Safran Festivali, safran tarlalarında hasat etkinlikleri, yöresel tatların tanıtımı, kültür-sanat gösterileri ve sergilerle bölgenin geleneksel mirasını ön plana çıkarıyor. Festival, kente hem kültürel hem de ekonomik canlılık katıyor.

OSMANLI’NIN İZLERİ: PANORAMİK GÜZELLİĞİYLE HIDIRLIK TEPESİ
18. ve 19. yüzyıl Osmanlı sivil mimarisinin yoğun olarak görüldüğü Safranbolu’da Hıdırlık Tepesi, şehrin en iyi izlenebildiği noktalardan biri. Panoramik manzarasıyla ziyaretçilerin uğrak yeri olan tepe, Osmanlı döneminde törenlerin düzenlendiği, yağmur dualarının yapıldığı ve Hıdırellez kutlamalarının gerçekleştirildiği bir kültürel mekan olarak dikkat çekiyor. Aynı zamanda Safranbolu’ya ilk gelen Türklerin yerleştiği bölge olarak da tarihi önem taşıyor.

TARİHİ ÇARŞILAR VE YAŞAYAN ZANAAT GELENEĞİ
Safranbolu’nun çarşıları, yüzyıllık zanaat geleneklerini bugün de ayakta tutuyor.
- Yemeniciler Arastası, el yapımı ayakkabılar ve deri işçiliği ile biliniyor.
- Demirciler Çarşısı, ateşin ve çekiç sesinin hiç dinmediği geleneksel demircilik sanatını yaşatıyor.
- Sipahioğlu Arastası, bakırdan ahşaba pek çok el sanatı ürününün satıldığı özgün bir kültür rotası sunuyor.
- Kazdağlı Meydanı, yöresel lokum çeşitleri, safran ürünleri, butik kafeler ve restoranlarıyla bölgenin modern yüzünü temsil ederken tarihsel dokuyu koruyor.

GELENEKSEL MİMARİNİN YAŞAYAN TANIKLARI: KAYMAKAMLAR MÜZE EVİ
Safranbolu’nun konak kültürünü en iyi yansıtan yapılardan Kaymakamlar Müze Evi, 18. yüzyıl sonlarında inşa edilmiş üç katlı bir Osmanlı konağı. Hacı Mehmet Efendi’nin konağı olarak bilinen yapı bugün müze işlevi görüyor. İçinde dönemin yaşam biçimi, kıyafetleri, mutfak kültürü, ahşap işçiliği ve günlük hayatın izlerini taşıyan eşyalar sergileniyor. Ziyaretçiler bu evde hem mimari detayları hem de Safranbolu’nun geleneksel yaşam tarzını yakından deneyimleme fırsatı buluyor.
OSMANLI’NIN DERİNLERİNDEN BUGÜNE: KÖPRÜLÜ MEHMET PAŞA CAMİİ
1661–1662 yıllarında Sadrazam Köprülü Mehmet Paşa tarafından yaptırılan cami, Osmanlı klasik mimarisinin Safranbolu’daki en önemli temsilcilerinden biri. Avlusunda yer alan Arapça rakamlarla düzenlenmiş güneş saati, yapıyı diğer Osmanlı camilerinden ayıran özel bir detay olarak ziyaretçilerin ilgisini çekiyor.
GEÇMİŞİNİ KORUYAN NADİR BİR YERLEŞİM: YÖRÜK KÖYÜ
Safranbolu’ya yaklaşık 11 kilometre uzaklıktaki Yörük Köyü, 16. yüzyıldan bu yana geleneksel Türk köy yaşamını neredeyse hiç bozulmadan günümüze ulaştıran nadir yerleşimlerden biri. 1997 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından koruma altına alınan köyde 93 tescilli eser bulunuyor. Taş ve ahşap konaklarıyla Osmanlı sivil mimarisinin özgün örneklerini barındıran köy, birçok sanatçı, yazar ve gazetecinin geçmişte konak satın alıp restore ettirdiği bir kültür merkezi hâline gelmiş durumda. Ünlü opera sanatçısı Leyla Gencer’in heykeli köy meydanını süslüyor; Cemil İpekçi ve Gülgün Feyman gibi isimlerin kökleri de bu köye dayanıyor.
KARABÜK’ÜN ARKEOLOJİ HARİKASI: HADRİANOPOLİS ANTİK KENTİ
Eskipazar’daki Hadrianopolis Antik Kenti, “Karadeniz’in Zeugması” olarak adlandırılan önemli bir arkeolojik alan. MÖ 1. yüzyılda kurulduğu değerlendirilen kent, Roma ve Bizans dönemlerinde dini ve ticari merkez olarak gelişti. Kazılarda ortaya çıkarılan kuşlu ve geyikli kilise mozaikleri, Anadolu’daki en iyi korunmuş erken Hristiyanlık dönemi örneklerinden. Kentte hamam, tiyatro, su kanalları, tonozlu yapılar ve sur kalıntıları da bulunuyor.
Kazı Başkanı Doç. Dr. Ersin Çelikbaş, bölgedeki bilimsel çalışmaların Karadeniz’in iç kesimlerinde uzun yıllar eksik kalan tarihsel bilginin tamamlanmasına önemli katkı sağladığını vurgulayarak Hadrianopolis’in hem arkeoloji hem kültür turizmi için eşsiz bir alan olduğunu ifade ediyor.
YENİCE ORMANYLARININ DOĞAL MİRASI: ŞEKER KANYONU
Karabük’ün Yenice ilçesinde yer alan Şeker Kanyonu, 6,5 kilometrelik etkileyici yapısıyla doğa tutkunlarının vazgeçilmez duraklarından. Sarp kayalıklar, zengin bitki örtüsü ve berrak Şeker Deresi’nin oluşturduğu ekosistem, Avrupa’nın en değerli biyolojik çeşitlilik alanları arasında kabul edilen Yenice Ormanları’nın bir parçası. Kanyon, trekking, kampçılık, fotoğrafçılık ve doğa gözlemi için ideal parkurlara sahip.
MANZARASIYLA ÜNLÜ IHLAMUR TERAS
Yenice’de yer alan Ihlamur Teras, çevresini saran ıhlamur ağaçları ve kanyonlara hakim manzarasıyla ziyaretçilerin uğrak noktası. Çevre düzenlemeleriyle birlikte yürüyüş yolları, seyir platformları, kafeterya ve Bitki Müzesi’nin eklenmesi bölgeyi doğa ve eğitim turizmi açısından cazibe merkezi hâline getirdi.
