Anayasa Mahkemesi (AYM), kamuoyunda "Gezi Parkı Davası" olarak bilinen yargılamada hükümlü bulunan Tayfun Kahraman hakkında verdiği ihlal kararının gerekçesini açıkladı. Yüksek Mahkeme, Resmi Gazete'de yayımlanan gerekçeli kararında, başvurucunun Anayasa'nın 36. maddesiyle güvence altına alınan adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine hükmetti. AYM, ihlalin, hakkaniyete uygun yargılanma hakkından kaynaklanan usule ilişkin güvencelere uyulmamasından kaynaklandığını belirtti.
Tayfun Kahraman’ın eşi Meriç Demir Kahraman: Anayasa Mahkemesi'nin kararı uygulansın
AYM, kararının bir örneğinin yeniden yargılama yapılması için İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderilmesine hükmetti. Karar, mahkeme üyelerinden 5'inin çoğunluk kararına katılmamasıyla alındı.
AYM GEREKÇESİ: EYLEMLERLE MAHKÛMİYET ARASINDA SOMUT BAĞ KURULAMAMASI
Gerekçeli kararda, ilk derece mahkemesi ve Yargıtay'ın mahkûmiyet hükümlerinde eksiklikler bulunduğu, sanığa atfedilen eylemler ile mahkûmiyete esas alınan deliller arasında somut bir bağ kurulamadığı vurgulandı.
AYM'nin kararda öne sürdüğü temel gerekçeler şunlar:
ŞİDDET OLAYLARI VE İLLİYET BAĞI: Kararda, "Gezi Parkı olaylarının yaşandığı dönemde bazı yerlerde ciddi şiddet olayları yaşanmış... Ancak başlamış bir toplantı ve gösteri eylemi sürecinde ortaya çıkan şiddet olaylarının salt varlığı, kendi eylemleriyle bu şiddet olayları arasında illiyet bağı kurulmadığı müddetçe kişileri doğrudan sorumlu tutabilmek için yeterli değildir" denildi. Mahkemelerin, mahkûmiyet gerekçelerinde sanığın cebir ve şiddet kullanarak hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs etme olarak nitelendirilebilecek eylemlerinin ne olduğunu açıkça ortaya koyması gerektiği belirtildi.
SOSYAL MEDYA PAYLAŞIMLARI VE BELİRSİZLİK: Yargıtay'ın, başvurucunun Taksim Dayanışması'nın sosyal medya hesaplarından yapılan paylaşımlarla olan bağlantısını, başvurucunun başka bir kişiden sosyal medya şifresini istediği yönündeki iletişim kaydına dayandırdığı hatırlatıldı. Ancak AYM, Yargıtay'ın, provokatif kabul edilen paylaşımlardan hangisinin başvurucuyla bağlantılı olduğuna dair bir belirleme yapmadığını ve şifre isteme olayı ile bu paylaşımlar arasında nasıl bir ilişki kurulduğunun karardan anlaşılamadığını kaydetti.
SAVUNMA HAKKININ KISITLANMASI: YENİ DELİLLER VE SİLAHLARIN EŞİTLİĞİ İLKESİ
AYM, özellikle kanun yolu aşamasında kullanılan delillere karşı başvurucunun savunma yapma imkânından yoksun bırakılması durumunun ihlal yarattığını belirtti.
YENİ DELİLLERE KARŞI SAVUNMA YOKSUNLUĞU: Kararda, Yargıtay'ın onama kararında, ilk derece mahkemesi kararında mahkûmiyetin gerekçesi olarak yer verilmeyen iletişimin dinlenmesine ilişkin bazı kayıtlara dayanıldığı belirtildi. AYM, bu durumun, başvurucunun temyiz aşamasında mahkûmiyetine esas teşkil eden bir delile karşı savunma yapma imkânından yoksun bırakılması sonucunu doğurduğunu kaydetti.
SİLAHLARIN EŞİTLİĞİ İLKESİ İHLALİ: Mahkeme, "Bu hâliyle mevcut durum başvurucunun temyiz aşamasında mahkûmiyetine esas teşkil eden bir delile karşı savunma yapma imkânından yoksun bırakılması sonucunu doğurmuştur... Somut olayda başvurucunun mahkûmiyetine esas teşkil eden dinleme kayıtları, ilk kez kanun yolu aşamasında ve başvurucuya bu delillere karşı savunma yapma imkânı tanınmadan hükme esas alınmıştır. Bu durumun silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkeleriyle bağdaşması mümkün görünmemektedir" ifadelerine yer verdi.
FORUM TOPLANTILARI VE TANIK BEYANLARI HAKKINDA YETERSİZ GEREKÇE
AYM, mahkemelerin mahkûmiyete esas gösterdiği diğer unsurların da yeterince gerekçelendirilmediğini belirtti:
TANIK BEYANLARININ KATKISI: Kararda, tanık beyanlarının yalnızca başvurucunun Taksim Dayanışması grubunda yer aldığı ve basın açıklamaları yaptığı gibi başvurucunun inkâr etmediği hususlara ilişkin olduğu; bu beyanların mahkûmiyet hükmüne nasıl bir katkı sağladığı hususunda yeterli bir açıklama bulunmadığı belirtildi.
PARK FORUMLARI: İlk derece mahkemesi ve Yargıtay'ın, başvurucunun Park Forumları/Forumlar Koordinasyonu toplantılarına katıldığını ve asli fail olarak kabul edilen M.O.K.'nın başvurucu üzerinden koordinasyon sağladığını belirtmesine rağmen, başvurucunun somut olarak ne zaman hangi toplantılara katıldığı, alınan kararların şiddet olayları üzerindeki etkisi ve aradaki bağlantının ne olduğu hususlarında herhangi bir açıklık içermediği kaydedildi.
AYM, başvurucunun, Gezi eylemlerinin anayasal hak kapsamında değerlendirildiği ve Taksim Dayanışması'nın suç örgütü olmadığı tespitlerine yer verilen başka bir mahkeme kararının (İstanbul 33. Asliye Ceza Mahkemesi) kesinleştiğini belirtmesine rağmen, kendi davasında aynı konunun neden farklı yorumlandığına dair Mahkemelerce yeterli bir gerekçe ortaya konulmadığını da gerekçede kaydetti.
