Can Atalay'ın sesinden 'Hatay' mesajı

Gezi Davası kapsamında tutuklanarak cezaevinde bulunan geçtiğimiz günlerde de vekilli düşürülen Can Atalay, 6 Şubat depremlerinin birinci yıl dönümünde, cezaevinden bir mektup gönderdi. Atalay'ın duygularını ve depremle ilgili düşüncelerini içeren mektup, yapay zeka teknolojisiyle Atalay'ın kendi sesinden kamuoyuna okundu.

Gezi Davası kapsamında tutuklanarak cezaevine gönderilen ve Türkiye İşçi Partisi (TİP) listesinden Hatay Milletvekili seçilen ve geçtiğimiz günlerde vekilliği düşürülen Can Atalay, 6 Şubat depremlerinin birinci yıl dönümünde, Marmara Cezaevi'nden bir mektup gönderdi. Atalay'ın duygularını ve düşüncelerini içeren mektup, TİP'in resmi sosyal medya hesaplarından paylaşılan bir video aracılığıyla yapay zeka teknolojisiyle seslendirilerek kamuoyuna duyuruldu.

'HATAY HALKININ OYLARIYLA SEÇİLMİŞ MİLLETVEKİLİ OLARAK...'

Atalay'ın mektubunda, geçmişteki ve günümüzdeki olaylara ilişkin düşünceleri, cezaevindeki yaşantısı ve tutukluluk durumuyla ilgili ifadeler yer alıyor. Mektubun içeriği, kamuoyunda geniş yankı uyandırdı.

Atalay’ın mektubu şöyle:

"Hatay halkının oylarıyla seçilmiş bir milletvekili olarak sesimi duyurmak için bu yöntemlere başvurmak zorunda kalmamız, bu iktidarın ülkemize yaşattığı bir ayıp olarak tarihte yerini almıştır. Ancak ne yaparlarsa yapsınlar bizi susturamayacaklarını bir kez daha gördüler.

Bugün, bir büyük acının, yıkımın ve öfkenin yıl dönümü. Geçtiğimiz 6 Şubat'ta Kahramanmaraş merkezli olarak meydana gelen depremlerde on binlerce yurttaşımızı kaybettik. Depremin değil ihmalin öldürdüğünü, bu ölümlerde yetkililerin ne kadar büyük payı olduğunu acı biçimde gördük. Bu acı tablo ise bizi daha büyük bir öfkeye, daha büyük bir hesaplaşma isteğine sevk etti. Sorumluların yanına bırakmayacağız.

'BU GÜNLERİN DE BİR SONU VAR'

Ben, Hatay'ın oylarıyla seçip, parlamentoda onların hakkının, hukukunun takipçisi olmakla görevlendirdiği bir avukatım. Soma'da, Aladağ'da, Gezi'de ne yaptıysam Hatay halkı için de yaptığım budur. Çıkarılan imar aflarında payı olanların, insanları enkaz altında bırakan müteahhitlerin, buna imkan tanıyanların peşine düşmektir. On yıllardır toplanan deprem vergilerini çarçur edenlerden, 'Eğer bize oy vermezseniz size hizmet gelmez' diyebilme cüretinde bulunanlardan hesap sormaktır. Onlar da bunu bildiği için, bugün Hatay'da bir enkazın önünden değil, Silivri'de bir hücrenin içinden sesleniyorum sizlere. Acı yaşatmak, yıkmak ve talan etmek onların işidir. Ama acıyı paylaşarak hafifletmek, birbirimize sarılmak, yaşamı yeniden kurmak da bizim işimizdir. Sizden bir dostunuz, arkadaşınız, abiniz ya da kardeşiniz olarak isteğim şudur: Vazgeçmeyin. Her gecenin bir sabahı, bugünlerin de bir sonu var."