BÜŞRA CEBECİ
Türkiye’nin en büyük sağlık vurgunlarından biri gözler önüne serildi. KARAR’ın ulaştığı SGK müfettiş raporuna göre özel bir sağlık zinciri, 17 yıl boyunca sistematik usulsüzlüklerle SGK’dan en az 200 milyon dolar haksız kazanç elde etti. Yapılmayan ameliyatlar, kapasite üstü yoğun bakım yatışları ve tarihi geçmiş tıbbi malzemelerle hem halk sağlığı hiçe sayıldı hem de kamu büyük zarara uğratıldı. Üstelik bu tablo, defalarca yapılan denetim ve hasta şikâyetlerine rağmen yıllarca devam etti.

USULSÜZLÜK 17 YILDA DEFALARCA RAPORLANDI
Grup hakkında ilk denetim 2007’de yapıldı. Bu incelemede, 2004–2007 yılları arasında son kullanma tarihi geçmiş stentlerin kullanıldığı ve SGK’ya fatura edildiği belirlendi. Ardından yıllar boyunca art arda raporlar hazırlandı.
2013–2014 döneminde 37 bin 985 hastadan 16 bin 652’sine, aslında yapılmadığı halde göz tansiyonu için lazerle delik açma operasyonu yapılmış gibi fatura kesildi. Gerçekte bu hastalığı taşıyan yalnızca 140 kişi vardı. SGK’nın sadece bu dosyadan uğradığı zarar 5,8 milyon TL oldu.
2015–2016 denetimlerinde bebek ve yetişkin yoğun bakım yatışlarının MEDULA sistemi dışında faturalandırıldığı, kapasite üstü hasta yatırılmış gibi gösterildiği tespit edildi. Bu yöntemle yıllar içinde 47 milyon TL’lik usulsüz ödeme yapıldığı ortaya çıktı.
2018’de göz alanında hazırlanan raporda, zincirin işlem sayılarının Türkiye toplamının yüzde 60–95’ini oluşturduğu kaydedildi. Kapasiteyle açıklanamayacak bu oranların sahte faturalandırmanın en net kanıtı olduğu belirtildi.
2019–2020’de gözdeki usulsüzlükler açığa çıkınca faturalar kalp-damar cerrahisine kaydırıldı. Bir özel hastane, yalnızca yedi ayda 37,5 milyon TL fatura kesti; bu tutar aynı dönemde İstanbul’un iki büyük kalp-damar hastanesini bile geride bıraktı.
2020–2021’de başka bir hastanede tıbbi malzeme faturaları üzerinden 12,1 milyon TL’lik usulsüzlük saptandı. 2022–2023’te ek raporlarla milyonlarca liralık kamu zararı dosyaya eklendi.
Müfettişler, 2007’den 2023’e kadar hazırlanan 10’dan fazla raporun ortak bulgusunu şöyle özetledi: “Yapılmayan ameliyatlar faturalandırıldı, belgeler sahteydi, halk sağlığı hiçe sayıldı. SGK 17 yılda en az 200 milyon dolar zarara uğratıldı.”
GÖZ OPERASYONLARINDA TÜRKİYE’Yİ SOLLADILAR
Müfettiş raporları, vurgunun en büyük kısmının göz alanında yapıldığını ortaya koydu. Hastaneler, “bedava göz muayenesi” kampanyalarıyla binlerce kişiyi hastaneye çekti. Ardından bu kişilere yapılmamış ameliyatlar yapılmış gibi fatura edildi.
2013–2014 denetimlerinde, toplam 37 bin 985 hastadan 16 bin 652’sine “lazerle göz tansiyonu için delik açma” ameliyatı yapıldığı iddia edildi. Oysa gerçekten bu hastalığa sahip olan sadece 140 kişi vardı. Müfettişler, 1.000’den fazla hastanın ifadesine başvurdu; çoğu kendilerine herhangi bir ameliyat yapılmadığını söyledi. Yüzlerce kişi yeniden muayeneye gönderildi, büyük bölümünde raporda iddia edilen operasyonların hiçbir izine rastlanmadı.
2018 yılına gelindiğinde tablo daha da çarpıcıydı. Resmî istatistiklere göre, Türkiye genelinde yapılan gözyaşı yolları entübasyonu ve alt konka kırılması ameliyatlarının yüzde 95,8’i, gözyaşı kanalı açma operasyonlarının yüzde 61’i, göz kapağına yönelik entropiyum–ektropiyum ameliyatlarının ise yüzde 67,8’i tek başına bu zincirin hastanelerinden faturalandırılmış görünüyordu.
Müfettişler, yaş ortalaması 75–80 civarında olan birkaç göz hekimiyle bu sayıların yapılmasının imkânsız olduğunu vurguladı. Kapasiteyle açıklanamayacak işlem hacmi, şişirilmiş faturaların en net göstergesi olarak kayıtlara geçti.
GÖZ DENETİME TAKILINCA VURGUN KALP CERRAHİDE DEVAM ETTİ
Göz alanındaki usulsüzlükler açığa çıkar çıkmaz faturaların hızla kalp-damar cerrahisine kaydırıldığı tespit edildi. Bir özel hastanede gözle ilgili soruşturmaların başlamasının ardından günübirlik kalp-damar işlemlerinde olağanüstü bir artış yaşandı; Aralık 2019’a kadar bu başlıkta kayda değer bir fatura yokken, bu tarihten sonra hasta ve işlem sayıları keskin biçimde yükseldi.
Sadece Eylül 2019–Mart 2020 döneminde bu hastanenin SGK’ya kestiği kalp-damar faturalarının tutarı 37,5 milyon TL’ye ulaştı. Bu rakam, aynı dönemde İstanbul’un iki büyük kalp-damar merkezi olan Dr. Siyami Ersek Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin 27,8 milyon TL ve Mehmet Akif Ersoy Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin 28,8 milyon TL’lik faturalarını tek tek geride bıraktı. Müfettişler, kadroları ve kapasitesi bu kamu devlerinin çok altında olan bir özel merkezin böylesi bir yükü üstlenmesinin imkânsız olduğuna dikkat çekti.
Başka bir hastanede ise 2020–2021 yıllarında yalnızca “KV-4020” kodlu tıbbi malzeme üzerinden 12,1 milyon TL’lik fatura kesildi. Dosyada yer alan önceki yıllara ait bulgular, 2004–2007 arasında son kullanma tarihi geçmiş stentlerin kullanıldığı halde SGK’ya fatura edildiğini ve yaklaşık 300 bin TL’lik zarara yol açtığını da ortaya koydu.
Müfettişler, bu tabloyu “gözdeki denetimler başladıktan sonra aynı yöntemle kalp-damar alanına geçildi” sözleriyle özetledi.
“TEFTİŞ YAPIYORSUNUZ AMA 189 DAVAYLA KARŞI KARŞIYAYIZ”
Yenidoğan bebek ölümleri davası sonrası kurulan meclis araştırma komisyonunda Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakan Yardımcısı Adnan Ertem, dosyanın yıllardır süren dava süreçlerine takıldığını itiraf etmişti. Ertem, grup hakkında 189 dava bulunduğunu belirterek, “2018’de feshedilen sözleşme mahkeme kararıyla ihya edildi, şu anda da konkordato ilan ettiler. Teftiş yapıyorsunuz, evet, tespit ediyorsunuz ama 189 tane davayla karşı karşıya kalıyoruz” dedi. Bakan Yardımcısı’nın sözleri, müfettişlerin yıllardır altını çizdiği usulsüzlüklerin devlet katında da bilindiğini, ancak yargı süreçleri nedeniyle ne SGK’nın ne de bakanlığın elinin serbest olduğunu ortaya koydu.
