Türkiye'nin farklı bölgelerindeki fay hatlarına dair ezber bozan çıkışlarıyla bilinen Prof. Dr. Şener Üşümezsoy, Antalya Körfezi'nin deprem riskini masaya yatırdı. Antalya Körfezi'nin bir tarafında Teke Yarımadası, diğer tarafında Alanya Yarımadası ile üçgen şeklinde hapsedilmiş bir "okyanus kabuğu" barındırdığını belirten Üşümezsoy, bölgedeki yitim zonunun (dalma-batma kuşağı) özelliklerini ve risk durumunu açıkladı.
"ANTALYA KÖRFEZİ'NDE BÜYÜK DEPREM BEKLEMİYORUZ"
Üşümezsoy, Antalya Körfezi'nin altındaki okyanusal kabuğun kuzeye, Alanya ve Antalya'nın altına doğru daldığını belirterek, bu hareketin sismik potansiyelini değerlendirdi. Bölgedeki hareketin yavaşlığına dikkat çeken Üşümezsoy, Girit bölgesindeki gibi büyük ve yıkıcı depremlerin bu bölgede beklenmediğini vurguladı:
"Antalya Körfezi'nin ortasından Alanya'ya doğru kuzeye giden bir yitim zonu var. Ancak oradaki okyanus kabuğu çok yavaş hareket ediyor. (...) Antalya Körfezi'nde kuzeye doğru giden hat, Alanya'nın altına doğru dalıyor. Burada depremler oluyor ama büyük depremler beklemiyoruz."
HAPSEDİLMİŞ KABUK VE DERİN DEPREMLER
Üşümezsoy, Antalya Körfezi'ndeki yapının "hapsedilmiş ve kilitlenmiş" bir okyanusal kabuk olduğunu ifade etti. Bu kabuğun Anadolu bloğu ile Afrika levhası arasında sıkıştığını belirten Üşümezsoy, bölgede meydana gelen depremlerin sığ ve yıkıcı yüzey depremlerinden ziyade, "derin depremler" niteliğinde olduğunu söyledi:
Derinlik Vurgusu: Bölgedeki depremler, Anadolu kabuğu altına dalan Kıbrıs kabuğunun oluşturduğu yitim zonundaki derin depremlerdir.
Yitim Hızı: Yitim zonundaki hızın düşük olması, Girit yayında görülen büyüklükteki depremlerin burada oluşmamasının temel nedenidir.
TOROSLAR VE AMANOS DAĞLARI NASIL OLUŞTU?
Üşümezsoy, analizinde bölgenin coğrafi şekillenmesine de ışık tuttu. Akdeniz'deki bu sıkışma ve dalma-batma hareketlerinin sadece deprem üretmediğini, aynı zamanda Türkiye'nin güneyindeki sıradağları oluşturduğunu anlattı:
"Antalya dağları, okyanusun (Anadolu'nun) üstüne doğru bindirerek Antalya Körfezi'ni oluşturmuştur. (...) Toros masifinde gördüğümüz ofiyolitler ve kayaçlar, bu sıkışma döneminde su yüzüne çıkarak dağları oluşturmuştur. Benzer şekilde Amanos Dağları da aynı mekanizmayla, Kıbrıs sırtı ile Arap plakası arasındaki sıkışmayla yükselmiştir."
Üşümezsoy, özetle Antalya Körfezi'nde 5.0 büyüklüğünde depremlerin görülebileceğini ancak bölgenin jeolojik yapısının, çok daha büyük felaketler üreten hızlı ve aktif yitim zonlarından farklı olduğunu belirterek sözlerini tamamladı.
