İBB Başkanı İmamoğlu, üniversite diplomasına ilişkin soruşturma kapsamında İstanbul Adliyesi’nde ifade verdi. İmamoğlu, ifadesinde gerçeklerin çarpıtıldığını belirterek, esas ifade vermesi gerekenlerin raporu hazırlayanlar olduğunu söylerken, "hukuki temelden yoksun ve mesnetsiz iddialarla suçlamak, hem hukuk devletini hem de halkın demokratik iradesine yönelik ağır bir haksızlıktır" dedi.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı (İBB) Ekrem İmamoğlu, hakkında açılan usulsüz diploma iddiasına yönelik soruşturma kapsamında Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi’nde ifade verdi.
İmamoğlu’nun avukatları, iddiaların hukuki bir temele dayanmadığını ve siyasi amaçlarla yürütüldüğünü savundu.
Soruşturmanın dayanağı olan iddialar, İmamoğlu’nun 1990 yılında Girne Amerikan Üniversitesi'nden İstanbul Üniversitesi’ne usulsüz yatay geçiş yaptığı yönünde.
İfade verme sürecinin tamamlanmasının ardından İmamoğlu'nun ifadesi ortaya çıktı.
İMAMOĞLU: GERÇEKLER ÇARPITILIYOR
Gerçeklerin çarpıtıldığını ifade eden Ekrem İmamoğlu, ifade vermesi gerekenlerin raporu hazırlayanlar olduğunu söyledi:
"Gerçeklerin çarpıtıldığı, belgelerin gizlendiği, kanun ve yönetmeliklerin görmezden gelindiği, hatta bugünün kanunlarının 35 yıl önceye işletilmeye çalışıldığı bir rapor hazırlanmış ve bu rapor esas alınarak hakkımda suçlama yöneltilmiştir. Oysa bugün burada ifade vermesi gerekenler, o raporu hazırlayanlardır."
"Demokratik meşruiyetini dört seçim zaferiyle ve 16 milyonluk bir şehrin iradesiyle pekiştirmiş bir belediye başkanını; hak yememiş, hakkını da yedirmemiş bir vatandaşı, hukuki temelden yoksun ve mesnetsiz iddialarla suçlamak, hem hukuk devletini hem de halkın demokratik iradesine yönelik ağır bir haksızlıktır."
İşte Ekrem İmamoğlu’nun savcılıktaki ifadesinin tam metni:
"Tüm dosya kapsamından bilgi sahibi oldum. Öncelikle kendi duygu ve düşüncelerimi tümüyle iletmek isterim: Bugün burada bir savunma yapmam bekleniyorsa, bunu asla doğru bulmuyorum. Neyle suçlandığım dahi belli değil. Buraya, her ne olursa olsun hukuk devletine ve yargı makamlarına olan saygımdan dolayı geldim. Ancak saygım gereği verdiğim bu beyanların bir savunma amacı taşımadığını, şahsıma yöneltilen, artık sayısını bile hatırlayamadığım, hukuksuzlukların kayda geçirilmesi için yapıldığını belirtmek istiyorum.
"SORUŞTURMA SÜREÇLERİ KEYFİLİKTEN UZAK YÜRÜTÜLMELİ"
Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devletidir. Hukukun üstünlüğü ilkesi gereği, soruşturma süreçlerinin keyfilikten uzak, adil ve hukuka uygun bir şekilde yürütülmesi esastır. Son bir ay içinde üçüncü kez ifadeye çağrılmam, yürütülen sürecin hukuk devleti ilkeleriyle bağdaşmadığını açıkça göstermektedir. Hakkımda yürütülen bu sürecin niteliği ve zamanlaması da bu gerçeğin bir başka kanıtıdır. Gerçeklerin çarpıtıldığı, belgelerin gizlendiği, kanun ve yönetmeliklerin görmezden gelindiği, hatta bugünün kanunlarının 35 yıl önceye işletilmeye çalışıldığı bir rapor hazırlanmış ve bu rapor esas alınarak hakkımda suçlama yöneltilmiştir. Oysa bugün burada ifade vermesi gerekenler, o raporu hazırlayanlardır. Avukatlarım bu konuda gerekli suç duyurularında bulunmuştur. Bu vesileyle, sizden de bu raporda sorumluluğu bulunan kişiler hakkında gerekli yasal sürecin işletilmesini talep ediyorum.
"HALKIN DEMOKRATİK İRADESİNE YÖNELİK AĞIR BİR HAKSIZLIK"
Demokratik meşruiyetini dört seçim zaferiyle ve 16 milyonluk bir şehrin iradesiyle pekiştirmiş bir belediye başkanını; hak yememiş, hakkını da yedirmemiş bir vatandaşı, hukuki temelden yoksun ve mesnetsiz iddialarla suçlamak, hem hukuk devletini hem de halkın demokratik iradesine yönelik ağır bir haksızlıktır. Türkiye’nin bir hukuk devleti olması gerektiğine inanan herkesin bu konularda daha özenli davranması gerekmektedir. Türkiye’nin bir hukuk devleti olduğuna olan inancımı koruyarak, adaletin hukuk kurallarına uygun bir şekilde tecelli etmesi gerektiğini bir kez daha vurguluyorum. Suçlamayla alakalı başka söyleyecek hiçbir şeyim yoktur, avukatlarım hukuki açıdan gerekli açıklamaları yapacaktır.
"OKULUMUN 100. DÖNEM MEZUNUYUM"
İlkokula Trabzon Kanuni Süleyman İlkokulu’nda başladım. Kanuni Süleyman İlkokulu’nun sınıflarının yaklaşık üçte biri çocuk esirgeme kurumundan gelen çocuklardan oluşuyordu. Çünkü okulumuz çocuk esirgeme kurumunun karşısındaydı. O okulda okumaktan, her zaman o arkadaşlarımla arkadaşlık yapmaktan gururla bahsetmişimdir. İlkokulda başarılı bir hentbolcu olduğum için Cumhuriyet Ortaokulu’na geçiş yaparak orada ortaokulu okumak istediğimi ailemle paylaşmama rağmen ailem spor yapmamı değil okula gitmemi öncelediği için Trabzon Özel Köşk Ortaokulu’na yazdırdı. 3 yıl orada ortaokulu başarıyla bitirdim. Aynı okulun lise bölümüne yazılmam için ailemin ısrarına direnç göstererek Trabzon Lisesi’nde okuma talebimi ısrarla dile getirdim. Hatta okullar başlamasına rağmen 1 hafta okula gitmedim. Sonrasında çok istediğim ve hayran olduğum Trabzon Lisesi’nde okula başladım. Lise yaşamımı da bu okulda başarıyla bitirdim. Okulumun 100. dönem mezunuyum. Okulda futbol takımında kalecilik yaptım. Daha sonra üniversite sınavında aldığım not olarak KTÜ İşletme Fakültesi’ne girme arzumu ailem ısrarla kabul etmedi. İnşaat mühendisliği okumamı, işimiz ile ilgili böyle bir okulda okumamın doğru olacağı yönünde taleple karşı karşıya kaldım.
"1988 YILINDA KAYIT YAPTIRDIM"
Tercihlerimi bu yönde yaptığımdan ötürü puanımın yetmediği, İnşaat Fakültelerine girememiştim. Dün gibi hatırladığım tercihlerimde İstanbul’daki inşaat fakülteleri ve KTÜ İnşaat Fakültesi vardı. Daha sonra ailemin yapmış olduğu araştırmayla, futbolda profesyonel imza atmama olanak sağlamak amacıyla beni Kıbrıs’ta Doğu Akdeniz Üniversitesi’ne, İnşaat Fakültesi’nde okumam için yönlendirdiler. Rahmetli amcam ile gitmiş olduğum bu seyahatte, Doğu Akdeniz Üniversitesi İnşaat Fakültesi ile ilgili kayıt girişimi yapmış olmama rağmen, orada ziyaret ederek gördüğüm Girne Amerikan Üniversitesi İşletme Bölümü’nü çok beğendim. Amcamı ikna ettim ve aşağıda anlatacağım şekilde o bölüme kaydımı yaptırdım.
Kıbrıs’taki öğrenim hayatıma öncelikle Doğu Akdeniz Üniversitesi’nde İnşaat Mühendisliği bölümüne kayıt yaptırmak amacıyla gittim. Sonrasında Doğu Akdeniz ve Girne Amerikan Üniversiteleri’nin seviye sınavlarına girdim. İnşaat Mühendisliği okumak istemediğim için Girne Amerikan Üniversitesi İşletme Yönetimi Bölümü’ne 1988 yılında kayıt yaptırdım.
Basına yansıyan “Doğu Akdeniz Üniversitesi İnşaat Mühendisliği bölümüne kayıt yaptırdı” iddiası yanlıştır.
Benim eğitim yaşamım ile ilgili olarak, İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi mezuniyetim sonrası, ilgi duyduğum İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Bölümü, Personel Yönetimi Yüksek Lisans Bölümü sınavını kazandım. Ancak yoğun iş yaşamım sebebiyle sadece iki dersi verebildim ve bölüme devam edemedim.
"İNSAN KAYNAKLARI ÜZERİNE YÜKSEK LİSANS PROGRAMIMI BİTİRDİM"
2010’lu yıllarda geçmişe dönük af çıktığını öğrendiğimde, tekrar yüksek lisans programıma devam etmek için başvurumu yaptım. Derslerimi ve tezimi başarıyla tamamlayarak İnsan Kaynakları üzerine yüksek lisans programımı bitirdim.
Bana sormuş olduğunuz Özalp Tazan, o dönemde Girne Amerikan Üniversitesi’nde hatırladığım kadarıyla yöneticiydi. Necmettin Karaduman ise çok saygın bir isimdi ve aynı zamanda Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı yapmış, ailece tanıdığımız Trabzon Milletvekili olduğu için tanıyorum.
Geçiş sürecim ile alakalı olarak: 1989 yılında Girne Amerikan Üniversitesi’nden İstanbul Üniversitesi’ne geçiş yapanları duymuştum. Ben de 1990 yılında yatay geçiş ilanlarını takip ederek başvurumu yaptım.
Başkaca söylemek istediğim bir husus yoktur."
AVUKATI: DENKLİK KARARI MEVCUT
İmamoğlu’nun avukatı Mehmet Pehlivan, konuyla ilgili yaptığı açıklamada, müvekkilinin eğitim sürecinde tüm yasal prosedürleri yerine getirdiğini ve iddiaların gerçeği yansıtmadığını belirtti.
Pehlivan, YÖK’ün 1993 yılında Girne Amerikan Üniversitesi'ni tanıdığı yönündeki açıklamasına dikkat çekerek, bu tarihten önce mezun olan öğrencilere de YÖK tarafından denklik verildiğini vurguladı.
"İlanda yatay geçiş için üç kriter belirtilmişti: Başvuru tarihleri içinde müracaat yapılması, öğrencinin tüm derslerden geçmiş olması ve not ortalamasının en az 60 olması. Ekrem İmamoğlu, bu kriterlerin tamamını sağlamaktadır." ifadelerini kullandı.
Pehlivan, soruşturmanın hukuki bir zeminde ilerlemediğini belirterek, "YÖK raporuna imza atan ve katkı sağlayan kişiler hakkında 'Adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs, görevi kötüye kullanma, halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma, resmi belgeyi gizleme, resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan ve iftira' suçları kapsamında suç duyurusunda bulunduk." dedi.
Avukat Pehlivan, Girne Amerikan Üniversitesi’nden 1991 yılında mezun olan bir öğrenciye 1995 yılında, 1992 yılında mezun olan bir öğrenciye ise 1993 yılında YÖK tarafından denklik verildiğini belirterek, benzer durumların daha önce de yaşandığını hatırlattı.