CHP Grup Başkanvekili Murat Emir, partisinin tutuklu Cumhurbaşkanı Adayı Ekrem İmamoğlu’nu Silivri Cezaevi’nde ziyaret etti. Ziyaretin ardından açıklama yapan Emir, İmamoğlu’nun yargı süreci ve tutukluluk durumuna ilişkin mesajlarını kamuoyuyla paylaştı.
Emir’in aktardığına göre Ekrem İmamoğlu, bir an önce iddianamenin hazırlanması gerektiğini belirterek, yargılanmaktan hiçbir şekilde kaçmayacağını, ancak asıl olanın tutuksuz yargılanmak olduğunu ifade etti. Seçilmiş belediye başkanı olarak İstanbullulara hizmet etmeyi bir görev olarak gördüğünü vurgulayan İmamoğlu, hızlı bir şekilde düzenlenecek iddianame ile tutuksuz yargılanmak istediğini söyledi. Ayrıca, duruşmaların TRT ekranlarından yayınlanmasının, hem kendi masumiyetinin hem de yöneltilen suçlamaların asılsızlığının halk tarafından net şekilde görülmesini sağlayacağını dile getirdi.
Murat Emir ise yargı sürecinde bağımsızlığın sağlanamadığını savunarak, bazı davalara bakan hâkimlerin iktidarın istemediği kararlar verdiklerinde görev yerlerinin değiştirildiğini iddia etti. Emir, İmamoğlu’nun diplomasının iptali davasına bakan mahkeme heyetinin üniversiteye belgeler için yazı yazmasının ardından belgelerin gönderilmediğini, daha sonra ise mahkeme heyetinin dağıtıldığını öne sürdü.
Emir, Akın Gürlek’e hakaret davasında karşı oy kullanan bir hâkimin de başka bir yere atandığını hatırlatarak, İmamoğlu’nu savunmanın ve lehine görüş bildirmenin adeta suç sayıldığını, buna karşılık delilsiz ve somut kanıtsız şekilde cezaevinde tutulmasının “saraydan aferin almak” amacıyla yapıldığını iddia etti. Bu durumu “düşman hukuku” olarak nitelendiren Emir, hâkimlerin karar verirken görev yerlerinin değiştirilmesi ihtimaliyle karşı karşıya kalmamaları için coğrafi teminat güvencesine sahip olmaları gerektiğini vurguladı.
Murat Emir, açıklamasında şunları kaydetti:
"Akın Gürlek'e hakaret davasında aynı şekilde karşı oy yazan hakimi başka yere sürüyorlar. Aslına bakarsanız yaptıkları belli. İmamoğlu'nu savunmak suç Mehmet Pehlivan biliyorsunuz avukatı hapiste. Onu yargılarken beraatine karar vermek veya bu yönde görüş bildirmek suç ama onu hukuksuz, delilsiz, isnatsız, hiçbir somut delil olmaksızın cezaevinde tutmak saraydan aferin almak için şart. Burada tam bir düşman hukuk uygulanıyor adaletten bahsetmek mümkün değil. Özellikle hakimlerin coğrafi teminatı olması lazım. Yani bir hakim bir karar verirken ben bu kararı verdim diye sürülür müyüm? Görev yerim değiştirilir mi diye korkmaması lazım.
Hele böylesine sembol bir kişilik, bizim 13. Cumhurbaşkanı adayımız İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı üç kere seçilmiş. Şimdi bu kişiyle ilgili bu kişinin dosyasına bakan hakimlerin en azından coğrafi teminat anlayışı gereğince bağımsız yargı işlesin diye dokunulmaz olması gerekirdi, bunu bile yapamıyorlar. Ve herkese de şunu söylemiş oluyorlar bütün hakimlere, savcılara; dediğimizi yapacaksınız, yapmazsanız görev yerinizi değiştiririz, başka bir ilde görev yeriniz sonlanır diye tehdit etmiş oluyorlar. Bu yargıya parmak sallamaktır. Buradan artık bir bağımsız yargılama beklemek imkansızdır."
