Çocuk Beslenme ve Metabolizma Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ertuğrul Kıykım, özellikle 6 yaş altı çocukların gelişimsel açıdan oldukça hassas olduğunu vurguladı.
Prof. Dr. Ertuğrul Kıykım, pestisitlere erken yaşta maruz kalan çocuklarda IQ seviyesinde düşüş, dikkat eksikliği, koordinasyon bozuklukları, hafıza problemleri ve davranışsal sorunlar gibi önemli sağlık sıkıntılarının yanı sıra otizm belirtilerinin de ortaya çıkabileceğine dikkat çekti.
RAPOR PESTİSİTLERİN CİDDİYETİNİ GÖZLER ÖNÜNE SERDİ
Gazete Kadıköy'de yer alan habere göre, tarımda kullanılan kimyasal maddeler olan pestisitlerin insan sağlığına ve çevreye verdiği zararlar üzerine yapılan araştırmalar devam ediyor.
Greenpeace Türkiye'nin 'Zehir Etme' kampanyası kapsamında hazırladığı 'Pestisitler ve Çocuklar' başlıklı rapor, çocukların bu maddelere yetişkinlere kıyasla çok daha duyarlı olduğunu ve gelişim süreçlerinde ciddi sağlık riskleriyle karşı karşıya kalabileceğini bilimsel verilerle ortaya koydu.
Raporun sunduğu bilgiler doğrultusunda, İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Çocuk Beslenme ve Metabolizma Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ertuğrul Kıykım ile pestisitlerin çocuk sağlığı üzerindeki etkileri detaylıca ele alındı.
KRONİK MARUZİYETLERİN SİNSİ TEHLİKESİ
Prof. Dr. Ertuğrul Kıykım, Greenpeace raporunun kamuoyunca bilinen ancak tam olarak idrak edilemeyen bir gerçeği belgeleriyle ortaya koyduğunu belirtti.
Uzun süredir gündemde olan ve Avrupa Birliği ülkelerine ihraç edilen gıdalarda tespit edilen yüksek miktardaki pestisit kalıntılarının geri gönderilmesi vakalarının bu raporla somutlaştığını ifade etti.
Kısa süreli ve ani pestisit zehirlenmelerinin belirtilerinin açık olduğunu ve hızlıca tanı konup tedavi edilebildiğini dile getiren Prof. Dr. Ertuğrul Kıykım, asıl tehlikenin yavaş ve sinsi ilerleyen kronik maruziyetler olduğunu vurguladı.
Özellikle organoklorlu ve organofosforlu pestisitlerin etkilerinin yıllar sonra anlaşılabildiğini ve bu tür maddelerin artık yasaklandığını ekledi.
Ancak doğada ve insan vücudunda uzun süre kalmaları nedeniyle hâlâ çeşitli çalışmalarda bu maddelerin izlerine rastlandığına işaret etti.
BEYİN GELİŞİMİ ÜZERİNDEKİ YIKICI ETKİLER
Prof. Dr. Ertuğrul Kıykım, çocukluk çağında pestisitlerin en çok etkilediği organın beyin olduğunu belirtti.
Özellikle ilk 6 yaş grubundaki çocukların kan-beyin bariyerlerinin henüz tam gelişmemiş olması, daha yüksek deri-yüzey oranları, sıkça görülen el-ağız teması ve daha etkin bağırsak emilimi nedeniyle pestisitlerden etkilenme riskinin yüksek olduğunu açıkladı.
Bazı pestisit türlerinin plasentayı geçerek anne karnındaki bebeği dahi etkileyebildiğini, bu durumun gelişme geriliği, mikrosefali (baş çevresinin küçüklüğü) ve beyin anomalilerine yol açabileceğini ifade etti.
Anne sütünde dahi pestisit kalıntılarına rastlanabildiğini belirten Kıykım, erken dönemde pestisitlere maruz kalan çocuklarda düşük IQ, dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu, koordinasyon güçlüğü, hafıza ve davranış sorunları, hatta otizm spektrum bozukluğu belirtilerinin ortaya çıkabildiğini ve bu ilişkilerin çok sayıda bilimsel çalışma ile desteklendiğini ekledi.
DİĞER SİSTEMLERE ETKİLERİ VE PFAS TEHLİKESİ
Prof. Dr. Ertuğrul Kıykım, pestisitlerin sadece beyin değil, vücudun diğer sistemlerini de olumsuz etkileyebildiğini açıkladı.
Endokrin sistemde hormon dengesizlikleri, erken ergenlik ve adet düzensizliklerine; karaciğerde fonksiyon bozuklukları ve yağlanmaya; bağırsak florasında dengesizliklere ve alerjik hastalıklara yatkınlığa neden olabileceğini dile getirdi.
Ayrıca, bazı pestisit türlerinin erken çocukluk çağı lösemisi ile ilişkili olabileceğine dair çalışmalar bulunduğunu ifade etti. Raporda vurgulanan en çarpıcı bulgulardan birinin de incelenen örneklerin yüzde 43'ünde PFAS (per- ve polifloroalkil maddeler) tespit edilmiş olması olduğunu belirtti.
'Sonsuz kimyasallar' olarak bilinen PFAS'ların suya, yağa ve ısıya karşı son derece dirençli olduğunu, vücutta metabolize olmadığını ve karaciğer, böbrek, tiroit ve hatta plasentada biriktiğini söyledi.
Bu maddelerin insan vücudunda yıllarca kalabileceğini ve sanayi, kozmetik ürünlerinin yanı sıra bazı pestisit formülasyonlarında da stabilite artırıcı katkı maddesi olarak kullanıldığını ekledi.
Doğaya karışan PFAS bileşiklerinin hava, su ve toprakta birikerek gebelikte plasentayı geçip bebeğe ulaşabildiği ve anne sütünde de bulunabildiği uyarısında bulundu.
KANSEROJEN POTANSİYELLER VE YETERSİZ YASAL DÜZENLEMELER
Prof. Dr. Ertuğrul Kıykım, PFAS ile temasın karaciğer üzerinde toksik etkilere, karaciğer yağlanmasına ve enzim yüksekliğine yol açabileceğini belirtti.
Bazı PFAS bileşiklerinin kanserojen potansiyele sahip olduğunun da bilindiğini dile getiren Prof. Dr. Ertuğrul Kıykım, PFAS'ların dünya genelinde kısıtlanmaya başlanmışken, Türkiye'de bu konuda yasal düzenlemelerin halen yetersiz olduğunu vurguladı.
BİREYSEL KORUNMA VE DEVLET DENETİMLERİNİN ÖNEMİ
Prof. Dr. Ertuğrul Kıykım, bireysel olarak pestisitlerle mücadelenin zor olduğunu belirterek, en büyük risk altında olan grupların tarım işçileri, çiftçiler, tarım bölgelerinde yaşayanlar ve çocuklar olduğunu ifade etti.
Bu nedenle, devlet denetimlerinin sıkılaştırılması, pestisit kullanımının azaltılması ve ekolojik tarım uygulamalarının yaygınlaştırılmasının elzem olduğunu dile getirdi.
ÇOCUKLARI KORUMA YOLLARI
Prof. Dr. Ertuğrul Kıykım, çocukları pestisit riskinden korumak için bazı önerilerde bulundu:
* Organik ve yerel ürünler tercih edilmeli: Organik ürünlerde pestisit kalıntısı riski daha düşüktür. Mevsiminde, yerel olarak üretilen gıdaları tüketmek hem tazelik hem de kimyasal maruziyet açısından fayda sağlar.
* Sebze ve meyveler dikkatle temizlenmeli: Bol suyla yıkanmalı, gerekiyorsa kabukları soyulmalıdır. Sirke veya karbonatlı suda bekletmek, yüzeydeki kalıntıların bir kısmını uzaklaştırabilir.
* Hazır ve işlenmiş gıdalardan uzak durulmalı: Paketli ürünler, hem pestisit dışı katkı maddeleri içerebilir hem de doğal besin dengesini bozabilir.
* Sağlıklı beslenme ihmal edilmemeli: Protein, lif ve sağlıklı yağ kaynakları (yumurta, balık, yoğurt, baklagiller) hem gelişimi destekler hem de bağışıklık sistemini güçlendirir. Özellikle Omega-3 yağ asitleri sinir sistemi için koruyucudur.
ANALİZ SONUÇLARININ AÇIKLANMASI TALEBİ
Tarım ve Orman Bakanlığı'nın pestisit analiz sonuçlarının açıklanmasında kamu faydası olmadığını belirtmesi üzerine Greenpeace Türkiye Direktörü Berkan Özyer'den görüş alındı.
Berkan Özyer, 'Pestisitler ve Çocuklar' raporunu Bakanlık ile paylaştıklarını, raporda analiz edilen her 3 gıda ürününden 1'inde mevzuata uygunsuzluk tespit edildiğini belirtti.
Bakanlığın raporu 'ihbar' kabul ederek denetimleri artırdığını ifade eden Berkan Özyer, denetim sonuçlarını paylaşmanın kamu yararı olmadığı yanıtının kabul edilemez olduğunu dile getirdi.
BİLGİYE ERİŞİM HAKKI VE ŞEFFAFLIK VURGUSU
Berkan Özyer, bilgiye erişim hakkı ve şeffaflık ilkesi gereğince kamu kurumlarının bilgiyi anlaşılır ve erişilebilir kılmakla yükümlü olduğunu savundu.
Verilerin 'yanlış yorumlanabileceği' endişesinin, bilgiye erişim hakkının kısıtlanması için meşru bir gerekçe olamayacağını belirten Berkan Özyer, aksine, verilerin kamuoyuyla paylaşılmasının bilimsel tartışmayı ve toplumsal farkındalığı artıracağını, farklı uzmanların bakış açılarını ortaya koymasına imkan tanıyacağını vurguladı.
Dünyada bu tür verilerin paylaşıldığı örnekler bulunduğunu hatırlatan Berkan Özyer, vatandaşların ne yediklerini bilme hakkına sahip olduğunu ifade etti.
Raporda da belirtildiği gibi, pestisitlerden en çok etkilenen gruplardan olan çocukların sağlıklı gıdaya erişim hakkının korunması gerektiğini söyleyen Berkan Özyer, denetim sonuçlarının açıklanması taleplerinde ısrarcı olduklarını belirtti.
