Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Sürmene Deniz Bilimleri Fakültesi tarafından yapılan araştırma, Karadeniz kıyılarındaki plajların büyük bölümünün deniz çöpü kirliliği altında olduğunu ortaya koydu. Araştırmayı yürüten Balıkçılık Teknolojisi Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Yahya Terzi, plajların yüzde 90’ının “kirli” veya “çok kirli” seviyesinde bulunduğunu açıkladı.
Denize ulaşan ya da kıyıya vuran insan kaynaklı katı materyallerin “deniz çöpü” olarak tanımlandığını belirten Terzi, BM Çevre Programı (UNEP) verilerine göre atıkların yüzde 70’inin deniz dibine çöktüğünü, büyük bölümünün plastikten oluştuğunu hatırlattı.

EN TEMİZ VE EN KİRLİ BÖLGELER
Araştırmada İstanbul Sarıyer’deki Kısırkaya Plajı metrekarede 0,24 adet deniz çöpüyle en temiz bölge olarak kaydedildi. Trabzon Laila Plajı 0,246 adet, Kızılırmak Ağzı Doğusu 0,318 adet, Bartın İnkumu Plajı ve Kastamonu Cide Sahili ise 0,378 adetle en az kirliliğin görüldüğü diğer alanlar oldu.
En yoğun kirlilik ise metrekarede 2,124 adetle Artvin Kopmuş Plajı’nda belirlendi. Bartın Kapısuyu Plajı’nda metrekarede 1,602, Artvin Üç Kardeş Plajı’nda 1,464, Samsun Terme Plajı’nda 1,326 ve İstanbul Şile Uzunkum Plajı’nda 1,206 adet deniz çöpü tespit edildi.

“BAZI İSTASYONLARDA HER ADIMDA BİR ÇÖP GÖRÜLEBİLİYORDU”
Doç. Dr. Terzi, araştırmayı Avrupa Birliği Denizlerinde Deniz Çöplerinin İzlenmesi kılavuzuna göre yürüttüklerini ve Bulgaristan’dan Gürcistan’a uzanan 1400 kilometrelik kıyı şeridinde 37 istasyon belirlediklerini söyledi. Terzi, “Plajların yüzde 90'ının kirli ve çok kirli düzeyde olduğunu saptadık. Bazı istasyonlarda her adımda bir çöp görülebiliyordu” ifadelerini kullandı.

Toplanan 29 bin 610 katı atığın yüzde 88’inin plastik, yaklaşık yüzde 3,5’inin kâğıt, geri kalanının ise metal, cam ve diğer malzemelerden oluştuğu aktarıldı. En sık rastlanan atığın sigara izmariti olduğu, tek kullanımlık plastikler, gıda ambalajları, içme suyu şişeleri ve kapaklarının da öne çıktığı belirtildi.
SAĞLIK RİSKİ TAŞIYAN ATIKLAR
Terzi, cam kırıkları, şırıngalar ve kesici metaller gibi insan sağlığı açısından tehlike barındıran atıklara da rastladıklarını belirterek,
“Örneğin bir plaja gittiniz, ayağınıza orada bir cam batma ihtimali var. Yine aynı şekilde birçok kıyıda bu riskin de yüksek ve çok yüksek olduğunu belirledik” dedi.

“SINIR TANIMAYAN BİR SORUN”
Karadeniz’in yarı kapalı bir deniz olduğunu ve su sirkülasyonunun sınırlı olduğunu hatırlatan Terzi, bölgedeki kirliliğin uluslararası boyuta sahip olduğuna dikkat çekti:
“Karadeniz havzasını düşündüğümüzde bu aslında uluslararası bir problem. Karadeniz'de bir akıntı sistemi var. Bizden giden çöpler başka ülkelere veya onlardan gelen çöpler bizim kıyılarımıza ulaşabiliyor. Yani bu aslında sınır tanımayan bir sorun olarak karşımıza çıkıyor.”
Avrupa Birliği’nin 2050 hedefinin, deniz çöpü yoğunluğunu metrekarede 1 adedin altına indirmek olduğunu hatırlatan Terzi, iklim değişikliğiyle birlikte artan fırtına ve dalgaların çöplerin taşınımını artırarak yeni kirlilik bölgeleri oluşturabileceğini vurguladı.
Son olarak Terzi, çözümün kaynağında önleme olduğuna işaret ederek şunları söyledi:
“Düşünün, bir teknedesiniz, tekneniz su alıyor, siz kova ile o suyu boşaltmaya çalışıyorsunuz fakat teknenize giren su sizin attığınızdan daha fazla. Sizin burada yapmış olduğunuz çaba çok fazla etki oluşturamayabiliyor. O yüzden ilk yapılması gereken deniz çöplerini kaynakta önlemek, ikinci olarak da tabii ki temizlik çalışmaları yapmaktır.”
