Kılıçdaroğlu'ndan erken seçim çağrısı: Vatandaş seni seçiyorsa başım üstüne

Kılıçdaroğlu'ndan erken seçim çağrısı: Vatandaş seni seçiyorsa başım üstüne

CHP lideri Kılıçdaroğlu, Burdur'da gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Konuşmasında iktidara erken seçim çağrısı yapan Kılıçdaroğlu, "Sayın Erdoğan, halktan korkulmaz. Milli irade başımızın üstündedir, hepimizin saygı duyması lazım. Biz hesaplaşma derdinde de değiliz" dedi.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı kemal Kılıçdaroğlu, Burdur ziyaretinde muhtarlar, sivil toplum kuruluşları temsilcileri ve kanaat önderleriyle bir araya geldi. Burdur Belediyesi Konferans ve Sergi Salonu'nda konuşma yapan Kılıçdaroğlu hükümeti ekonomi üzerinden eleştirdi.

Konuşmasında erken seçim çağrısını da yineleyen Kılıçdaroğlu, "Türkiye'nin beklemeye tahammülü yok. Çağırımı yaptım, bir daha yapıyorum. Milleti bu kadar büyük sıkıntıya sokmaya gerek var mı? Korkma getir sandığı, vatandaş seni seçiyorsa başım üstüne ne yapayım?" dedi.

Kılıçdaroğlu konuşmasında şu ifadelere yer verdi:

Toplantımıza İstiklal Marşı ile başladık, hepimiz ayağa kalktık. Çok güzel bir ülkede yaşıyoruz. Ama ne hikmetse birbirimize farklı farklı gözlerle bakmaya başladık. Neden? Ülkeyi büyütmek varken neden bu kavgalar oluyor, neden yoksulluk var? Hepimizin tek tek sorumluluğumuz var. Benim sorumluluğum sizden fazla ama sizin de sorumluğunuz var. Her birimizin sorumluluğu var. Ben size o şunu yaptı, o bunu yaptı söylemeyeceğim. Çiftçi memnun değil doğru, işsizlik var doğru, sanayici memnun değil doğru, esnaf hiç memnun değil doğru. Bunu nasıl aşabiliriz. Bunun için biz nasıl strateji geliştirebiliriz. Öyle bir strateji geliştirelim ki farklı görüşte olanlar bile bu doğru desinler. Dört ayaklı stratejiyi hayata geçirmek zorundayız. Dört halkayı iç içe geçirmeliyiz.

'HERKESE SAYGI DUYMAK ZORUNDAYIZ'

Birinci halkamız, herkesin can ve mal güvenliği olmalıdır. Ne demek can ve mal güvenliği? Hukukun üstünlüğü, yargı bağımsızlığı, sorunla karşılaşan kişinin sorunu özgürce dile getirmesine ortam hazırlamak demektir, özgür bir medya demektir. Vazgeçilmez olan alan demokrasi. Ülkeler ikiye ayrılır, demokrasinden yana olanlar, otoriter rejimden yana olanlar. Herkese saygı duymak zorundayız. Otoriter rejim değil halkına saygı duyan, halkının sözlerini özgürce ifade edebileceği rejim istiyoruz. Buna biz demokrasi diyoruz.

'DEMOKRASİDE MİLLET YÖNETİCİLERE HESAP SORAR'

Devleti yönetenler milletine hesap vermek zorundadır. Demokrasilerde millet yöneticilere hesap sorarlar. Millet dediğimiz vatandaşlar vergi veriyorlar. Vatandaş şu soruyu sorma hakkına sahiptir. Ben vergi veriyorum, nereye harcanıyor bu vergiler? Kamu özel işbirilği var, güzel. Yollar, tüneller... Kaça yapılıyor, ben bilmiyorum. 600 milletvekili de bilmiyor. TOBB Başkanı, Ziraat Odaları Birliği Başkanı da bilmiyor. Kaça yapıldığını, kaç lira ödeyeceğimizi bilmiyoruz. Otoriter rejimlerde millete hesap verilmez, milletten hesap sorulur. Örneğin son günlerin en popüler sorusu, 128 milyar dolar nereye gitti? Bu soruyu sormak suç konusu haline geldi. Demek ki demokrasi bu kadar önemli bir şey. İnsan hayatı Adem'den bu yana hak aramayla geçmiştir. Ben hakkımı arıyorsam, sizler de arayacaksınız. Nasıl? Demokrasiyle arayacaksınız.

'10 MİLYONU AŞKIN İŞSİZİMİZ VAR'

İkinci yola geliyorum. Demokrasiyi kurduk. İkinci önemli halka, üreten Türkiye. Her alanda üretmemiz lazım. Vergi, bütçe, maliye, para politikası üretim üzerinden endekslenmelidir. Üretene destek vereceksin. Anayasa çiftçi, esnaf korunur diyor. Çiftçi ve esnfalar için özel hüküm var. Bu ülke mercimek, fasülye mi üretemiyor? Ne için dışarıdan alınıyor. Konya'dan küçük olan Hollanda yıllık 185 milyar dolar tarım ürün ihraç ediyor. Devası Türkiye, 18 milyar dolar. Ne için? Sizden vergi istediler, ödediniz. Demek ki Türkiye'nin üretmesi lazım. Her alanda üreten Türkiye, güçlü Türkiye'dir. Sanayi alanında da üretecek. Üniversitesi özgür olmayan ülkenin bilgi üretmesi mümkün değildir. Üniversite demek aklın özgürce kullanılması demektir. Allah'ın bize verdiği en değerli organdır. Kur'an-ı Kerim'de de diyor, aklınızı kullanacaksınız.

Ciddi bir işsizimiz var. 10 milyonu aşkın işsizimiz var. Bir de Almanya'yı düşünün nüfuzumuz aynı. Almanya dışarıdan işçi alıyor, bizde 10 milyon, bir çoğu genç, işsiz. Türkiye'yi tarımdan koparmak kimin stratejisidir... Üniversiteyi bitirmiş, oğlu kızı işsiz. Üniversiteyi bitirip, evlerde temizliğe giden kadınlarla konuştum. Diplomanın hiçbir işe yaramadığını, torpil olmadan işe girilemediğini gördüm diyor. Üretirseniz, bu olmaz. Dünyada saygınlığınız artar. Türkiye'nin itibarı artar.

'DEVLET KENDİ ÇİFTÇİSİYLE REKABET EDER Mİ?'

Kanun çıkarmışız, TBMM'den 2016 yılında. Her yıl milli gelirin yüzde 1'i oranında çiftçiye destek verilir. Bugüne kadar hiç verilmedi. Neden verilmedi? Efendim, dışarıdan almak daha ucuz. Devlet, hükümet kendi çiftçisiyle rekabet eder mi? Demek ki demokrasiyi kurduk, can mal güvenliğini sağladık, üretim seferberliği başladı. Yeter mi, hayır. Üçüncü stratejiye ihtiyaç duymaktayız, güçlü bir sosyal devlet kurmalıyız.

'MECLİS 50 YIL ÖNCE KABUL ETTİ, UYGULANMIYOR'

Sosyal devlet fakir ve fukaranın yanında olan devlet demektir. Bir devlet fakir, fukaranın yanında değilse ona zaten sosyal devlet denilmez. Demek ki stratejinin üçüncü ayağı güçlü sosyal devlet ihtiyacımız var. 1980 yılında kabul edilen, 2001 yılından bu yana uygulanmayan aile destekleri sigortası var. Uygulanması lazım. 50 yıl önce Meclis kabul etmiş, uygulanmıyor. Sağ elin verdiğini, sol elin görmeyeceği sosyal devlete ihtiyaç var.

'YARIN SABAH NE OLACAĞINI BİLMİYORUZ'

Siz teknoloji ve bilimi takip etmezseniz, geride kalırsınız. Osmanlı'nın batışı sanayi devrimini kaçırmasından olmuştur. Sürdürülebilirlik, dördüncü ayak da budur. En önemli mihenk taşı da devlette işi ehline vereceksin. Şu sorunun cevabını siz de sorun, ben de sorayım. Her birimiz bir planlama yaparız. Bir planlama kavramı vardır. Peki eskiden bu memleketin Devlet Planlama Teşkilatı vardı, nerede bu teşkilat. Yok oldu. Elin oğlu, 50-100 yılı planlıyor. Biz yarın sabah ne olacağını bilmiyoruz.

'BİR AVUÇ TEFECİYE 183 MİLYAR DOLAR FAİZ ÖDÜYORSUNUZ'

Şundan emin olmanızı isterim, devlette 27,5 yıl çalıştım. Bütün emeğimi, yıllarımı Maliye Bakanlığı'nda çalışarak verdim. Vergi nasıl toplanır, tasarruflar nasıl yapılır, israftan nasıl kaçılır, yıllarımı buna verdim. Sorun nerede, yönetim anlayışında. Kaynağı nereye tahsis edeceğiz. Yanlış siyasi tercih. Örneğin İstanbul'a Kanal İstanbul'u yapalım diyorlar. Ya kardeşim, Harran Ovası'nı sula. Dışarıdan ithal edeceğine oradaki çiftçi üretsin. Bunları yaparsan dışarıdan ürün gelmeyecek. Bu bir siyasi tercihtir, kimden yana kullanacaksınız. Londra'daki bir avuç tefeciye 183 milyar dolar faiz ödüyorsunuz, 183 milyar doları bizim çiftçiye versen bırakın Türkiye'yi dünyayı besler. Devleti namuslu insanların yönetmesi lazım. En tepeden aşağıya kadar namuslu insanların yönetmesi lazım, boğazından aşağıya haram lokma inmemesi lazım.

'MİLLİ İRADEYE SAYGI DUYMAMIZ LAZIM'

Talan düzeni üzerine bir devlet inşa edilemez, talan düzeni üzerine inşa edilen devlet yaşayamaz. Cumhurbaşkanının tarafsız olması, her gün konuşmaması lazım. Cumhurbaşkanı ayın belirli günlerinde konuşur, millet de onu dinler ne söyleyecek diye. İhtilaf çıkar siyasi partiler arasında, hakem cumhurbaşkanıdır. Çağırır, gelin, nedir sizin alıp veremediğiniz der. Cumhurbaşkanının boğazından haram lokma inmemesi lazım ve en önemlisi egemen güçler tarafından mal varlığı nedeniyle tehdit edilmemesi lazım. Parlamentonun ne yetkisi var? Kanun çıkarmış, milli gelirin en az yüzde 1 oranında destek verilir diyor. Vermiyorum diyor. Ne yapacaksınız, çiftçi ne yapacak. Parlamento milli iradeyi temsil ediyorsa, milli iradeye tek tek hepimizin saygı duyması lazım. Siz milletvekili mi seçiyorsunuz, siz milletvekili seçmiyorsunuz, bir liste veriliyor, altına imza atıyorsunuz. Parlamento, milletvekilleri vesayet altındaysa bunlar gerçekleşmez.

'SİYASET KURUMUNU SORGULAMALIYIZ'

Güney Kore'den söz ettim bir ara. Türkiye Cumhuriyeti Güney Kore'den önce otomobil üretti. Adı Anadol'du, şimdi Güney Kore'nin dünya çapında 4-5 markası var. Siyaset kurumunu sorgulamalıyız. Türkiye'nin beklemeye tahammülü yok. Çağırımı yaptım, bir daha yapıyorum. Milleti bu kadar büyük sıkıntıya sokmaya gerek var mı? Korkma getir sandığı, vatandaş seni seçiyorsa başım üstüne ne yapayım? Benim karnım tok söyleyeyim. Sizin verdiğiniz vergilerle maaşımızı alıyoruz. Bu ülkenin sanayicisi, çiftçisi...

'BİZ HESAPLAŞMA DERDİNDE DE DEĞİLİZ'

Sanayi nereye kayıyor? Romanya'ya. Türkiye'de can güvenliğim yok diyor. Çıkış seçimdir. Burdur'dan bu çağrımı tekrar yapayım. Sayın Erdoğan, halktan korkulmaz. Milli irade başımızın üstündedir, hepimizin saygı duyması lazım. Biz hesaplaşma derdinde de değiliz. Bu ülkenin güzel, iyi yönetilmesini istiyoruz. Yönetilen devletin şeffaf olmasını, tarafsız cumhurbaşkanı olmasını, bakanların Meclis'ten seçilmesini, hakimlerin tarafsız olmasını, camiye, adliyeye, kışlaya siyaset girmesin istiyoruz. Ne zaman söyledim bunu? Yeni Kapı Mitingi'de söyledim. Kışlaya, camiye niye siyaseti sokuyorsun. Temiz bir Türkiye'ye ihtiyacımız var.

İlgili Haberler
Öne Çıkanlar
YORUMLAR (8)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
8 Yorum
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN