Avrupa’nın Kavala’yla, Demirtaş’la, şununla, bununla ilgili aldığı kararları tanımıyoruz. Yok farz ediyoruz. Bunları kaç kez açıkladık. İster anlasınlar ister anlamasınlar. Ne biliyorlarsa onu yapsınlar.
FAİZ İŞİNİ BU DÜZLEMDE SÜRDÜRECEĞİZ
Yüksek faize kesinlikle inanmıyoruz, asla müsaade edemeyiz. Düşük faiz politikasıyla kuru da enflasyonu da aşağı çekeceğiz. Bu işi bu düzlemde devam ettirip büyümeyi sağlayacağız.
YASTIK ALTINDAKİ PARALARINIZI ÇIKARIN
Bankada, yastık altında, kasada parası, dövizi bulunan herkesi yatırım, istihdam, üretim, ihracatla inşa ettiğimiz yeni ekonomi politikamızın getirdiği fırsatları değerlendirmeye davet ediyorum.
AB’nin kararını tanımıyoruz bu kadar basit
Erdoğan, Bakanlar Komitesi’nin Kavala ile ilgili Türkiye’ye ihlal cezası vermesine ilişkin “Biz, Avrupa Birliği’nin Kavala’yla, Demirtaş’la, şununla, bununla ilgili aldığı kararları tanımıyoruz. Olay bu kadar basit. Yok farz ediyoruz. Ne biliyorlarsa onu yapsınlar” dedi. Kur krizine dair “İnşallah bizi teğet geçecek” ifadesini kullanan Erdoğan, BAE ile ilişkilere işaret edip “Böyle bir süreç İsrail’le niye olmasın?” görüşünü bildirdi.
umhurbaşkanı Erdoğan, Katar ziyaretinin ardından gazetecilere değerlendirmelerde bulundu, soruları yanıtladı. Erdoğan, Avrupa Konseyi’nin Osman Kavala için başlattığı, Selahattin Demirtaş’la ilgili başlatması muhtemel sürece ilişkin dikkat çeken ifadeler kullandı. Türkiye’nin imzaladığı uluslararası sözleşmeler ve Anayasa’ya karşın AİHM hükümlerinin tanınmayacağını vurgulayan Erdoğan “Biz, Avrupa Birliği’nin Kavala’yla, Demirtaş’la, şununla, bununla ilgili aldığı kararları tanımıyoruz. Olay bu kadar basit” dedi. Erdoğan’ın açıklamaları şöyle:
Yeni ekonomi modeli: Yüksek faize kesinlikle inanmıyoruz. Düşük faiz politikasıyla kuru da enflasyonu da aşağı çekeceğiz ve bunu düzenleyeceğiz. Bu işi bir defa bu güzergahta, bu düzlemde devam ettireceğiz.
Kurdaki artış: Devlet Denetleme Kurulu bu işin arkasında kimlerin olduğu konusunda araştırmalarını yapıyor. Buralardan kimler çıkacak onları da görme fırsatımız olacak. Net söyleyeyim, bizim rezervler noktasında ciddi bir sıkıntımız söz konusu değil. Son rakam 124 milyar dolar. Bu rezerv miktarı, herhangi bir korkuya yer olmadığının bir alametidir. Ben bu kur ataklarını da tersine çevireceğimize inanıyorum. İnşallah bu da bizi teğet geçecektir. Bunu herkes böyle bilsin.
Stokçuluk: Kimi ürünlerde görülen fiyat artışlarının bir sebebi küresel emtia fiyatlarının yükselişi, bir sebebi de piyasadaki açgözlü fırsatçılar. Bütçe müzakerelerinden sonra hemen bir yasal düzenleme yapacağız ve bu stokçuların üzerine ciddi manada gideceğiz. Hem ellerindekine el koyacağız hem de cezai müeyyideleri yüksek tutacağız. Yeni ekonomik düzenin en önemli adımlarından bir tanesi de bu olacak. Kim olursa olsun stokçuluk yapanın tepesindeyiz.
Kılıçdaroğlu’nun tartışılan el hareketi: Türkiye Cumhuriyeti’nin tarihinde böyle bir olay yaşandı mı? Bundan sonra da yaşanmaz herhalde. Bu, tam bir ibret vesikası. Bir taraftan ‘helalleşmek’ diyeceksin, öbür taraftan bu edepsiz el kol hareketini yapabilme cüreti göstereceksin. Kim öğrettiyse buna bunları...
Kavala kararı, Demirtaş süreci: Buna yorum yapmaya gerek yok ki. Biz, Avrupa Birliği’nin Kavala’yla, Demirtaş’la, şununla, bununla ilgili aldığı kararları tanımıyoruz. Olay bu kadar basit. ‘Yok’ farz ediyoruz. Bizim indimizde bunlar yok hükmündedir. Bunları kaç kez açıkladık. İster anlasınlar ister anlamasınlar. Bizim yargımızın vermiş olduğu kararın üzerinde biz, Avrupa Birliği kararı tanımıyoruz. Ne biliyorlarsa onu yapsınlar.
BANKADA, YASTIK ALTINDA, KASASINDA DÖVİZİ OLAN FIRSATI DEĞERLENDİRSİN:
Bankada, yastık altında, kasasında parası, özellikle dövizi bulunan bireylere ve kurumlara çağrı yapmak istiyorum: Herkesi yeni ekonomi politikamızın getirdiği fırsatları değerlendirmeye davet ediyorum.
Dış politika: Dışişleri Bakanı’mız, istihbarat, Abu Dabi ile ilgili ilişkilerde aktif rol oynayacak. Böyle bir süreç İsrail’le ilgili de niye olmasın? İsrail’in Kudüs üzerinde, Mescid-i Aksa üzerinde hassas davranması gerekir. Buradaki hassasiyetleri gördüğümüz anda biz elimizden geleni yaparız, adımlarımızı atarız. (Elçiler atanır mı) Bunların hepsi olur. Bizim hassas olduklarımız nelerdir bunu İsrail tarafı biliyor. Biz de İsrail’in hassasiyetlerini biliyoruz. Hassasiyetlerden hareketle işi çözeriz.
ANAYASA DA AİHS DE ‘KARARLAR BAĞLAYICI’ DİYOR
Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) iş insanı Osman Kavala’nın serbest bırakılması kararını uygulamayan Türkiye için ihlal prosedürü başlatmıştı. 47 üyeli Konsey’de bu sürecin başlatılması için gerekli 32’den fazla üye Ankara aleyhinde oy kullanmıştı. Konsey, Türkiye’ye 19 Ocak’a kadar süre tanımıştı. İkinci aşamada Bakanlar Komitesi’nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 46. maddesinin kendisine verdiği yetki uyarınca Türkiye’yi toplu bir şekilde AİHM’ye şikayet etmek için ayrı bir karar alması bekleniyor. Bu yönde alınacak kararda da üyelerin üçte ikisinin oyu gerekiyor. AİHM’nin ihlal yapıldığı yönünde görüş bildirmesi durumunda Komite, Türkiye’ye karşı alınacak önlemleri değerlendirerek. Bu önlemler arasında Türkiye’nin Konsey üyeliğinden çıkarılması veya oy hakkının askıya alınması da bulunuyor. Anayasa’nın 90’ıncı maddesinde “Usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası andlaşmalar kanun hükmündedir. Bunlar hakkında Anayasaya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesine başvurulamaz. Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası andlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası andlaşma hükümleri esas alınır” ifadeleri yer alıyor. AİHM kararlarının bağlayıcılığı, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 46’ncı maddesinde de vurgulanıyor. Söz konusu maddenin 1’inci paragrafında “Yüksek Sözleşmeci Taraflar, taraf oldukları davalarda Mahkeme’nin verdiği kesinleşmiş kararlara uymayı taahhüt eder” deniliyor. Türkiye; AİHS’ye taraf ve Avrupa Konseyi üyesi bir devlet olarak Anayasası’nın 90’ıncı maddesi gereği AİHM kararlarını tam olarak yerine getirmekle yükümlü. AİHS’yi hazırlayan 12 Avrupa devletinden biri olan Türkiye, bu belgeyi 4 Kasım 1950 tarihinde imzalayıp 18 Mayıs 1954’te onayladı.
SİYASİ AMAÇLARLA İÇERİDE TUTULDUĞUMU BİLİYORUM
Tutuklu iş insanı Osman Kavala, tutukluluğunun AİHM kararına rağmen sürmesini; “Siyasi amaçlarla içeride tutulduğumu biliyorum. Çok kötü bir kurguya dayalı iddianamelerle cezaevinde tutuluyorum. Demokrasi ve hukuk adına çok üzgünüm” dedi. Kavala’yı Silivri Cezaevi’nde ziyaret eden CHP Genel Başkan Yardımcısı Muharrem Erkek; “Biz, Avrupa Birliği’nin Kavala’yla, Demirtaş’la, şununla, bununla ilgili aldığı kararları tanımıyoruz” açıklamasına “AİHM kararlarını Anayasa Mahkemesi kararlarını eleştirebilirsiniz beğenmezsiniz ama ‘tanımıyorum’ diyemezsiniz. Böyle bir yetkiniz de yok; hakkınız, hukukunuz yok. Biz Avrupa Konseyi’nin kurucu üyesiyiz. Erdoğan rotasını kaybetmiş durumda. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni hukuk devletinden uzaklaştırıyor” tepkisini gösterdi. -ANKA
