Nagehan Alçı 'otobüs fotoğrafı'na açıklık getirdi: Ekrem İmamoğlu’nun bana ilk daveti değildi

Nagehan Alçı 'otobüs fotoğrafı'na açıklık getirdi: Ekrem İmamoğlu’nun bana ilk daveti değildi

İBB Başkanı İmamoğlu'nun Karadeniz gezisindeki 'otobüs' fotoğrafı nedeniyle eleştirilerin odağı haline gelen Nagehan Alçı, İBB Başkanı İmamoğlu'nun kendisine daha önce de davetlerde bulunduğunu açıklayarak "Karadeniz gezisi Ekrem İmamoğlu’nun bana ilk daveti değildi. Sadece İmamoğlu değil tüm belli başlı ana akım muhalefet aktörleri tarafından bugüne kadar birçok yere davet edildim, hepsiyle fotoğraflarım, konuşmalarım vardır" dedi.

HaberTürk yazarı Nagehan Alçı, İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun Karadeniz gezisinde çektirilen otobüs fotoğrafı sonrası kendisine yöneltilen eleştirilere yanıt verdi.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve ABB Başkanı Mansur Yavaş ile de fotoğrafları olduğuna dikkat çeken Alçı, İBB Başkanı İmamoğlu'nun kendisine daha önce de davetlerde bulunduğunu açıkladı.

"KARADENİZ GEZİSİ BANA İLK DAVETİ DEĞİLDİ"

Alçı şunları söyledi:

"Karadeniz gezisi Ekrem İmamoğlu’nun bana ilk daveti değildi. Sadece İmamoğlu değil tüm belli başlı ana akım muhalefet aktörleri tarafından bugüne kadar birçok yere davet edildim, hepsiyle fotoğraflarım, konuşmalarım vardır

Benim dürüstlüğümü ve hakşinaslığımı, söylediklerini çarpıtmayacağımı bilirler. Bana güvenirler. Zor günlerinde, tek başına kalsalar bile onların yanında duracağımı da bilirler. Ben gerçek demokrat bir yazarım.

GEÇMİŞTE ÇOK SAYIDA HATAM VE YANLIŞIM OLMUŞTUR

Geçmişte çok sayıda hatam ve yanlışım olmuştur. O hatalara ve yanlışlara da bu köşede değineceğim ama benimle herkesin görüşmesi ve konuşmasının temel sebebi yukarıda yazdıklarım.

Siyasi düşüncelerimin bu ülkede müşterisi olmadığını biliyorum. Türkiye’de nerdeyse herkes gücü ele geçirip diğerini dövmek istiyor. Kinle nefretle hıncını çıkarma arzusu bu. Özgürlükçü-demokrat düşünce çöp muamelesi görüyor.

İBB Sözcüsü Ongun bana bayramın ikinci günü Ekrem İmamoğlu’nun bir Trabzon-Rize seyahati düzenleyeceğini, beni de davet etmek istediklerini aktardı. Açıkçası bayramın tam ortasına denk gelen böyle bir seyahat fikri başta pek cazip gelmedi. Çocuklar var, birkaç günlüğüne bir bayram programı yapacaktık, biraz dinlenmek istiyorum…

CEVAP VERMEK İÇİN SÜRE İSTEDİM

Teşekkür edip, cevap vermek için süre istedim. İki gün kadar düşündüm. Bayramın ikinci günü sabah 07.00’de uçağa binilecekti, ertesi akşam dönülecekti. Bu da bayramın ortasına fiilen bomba atmak demekti. Açıkçası gözümde büyüyen bir davetti bu ama öte yandan bir gazeteci olarak ilgimi de çekti. İmamoğlu ilk kez yanına gazetecileri alıp gezecek, bu bir gövde gösterisi mi, bir adaylık ilanı mı, ortam nasıl olacak? Bir de açık söyleyeyim memleket öyle kutuplaştı, gazetecilik o kadar unutuldu ki bu daveti kabul etmezsem “Çekindi ve korktu” gibi bir algı olabilir diye de düşündüm.

Bu hadise vesilesiyle uzun uzun düşündüm. Benim bizzat tanışmadığım, hukukum olmayan tek bir siyasi lider ya da üst düzey devlet yetkilisi yok. Hepsini tanıyorum. Hepsiyle bir şekilde hukukum var. Yani bu sebeple Ekrem İmamoğlu’na saldırılıp başka “isim” ön plana çıkarılmak isteniyorsa, onlarla da fotoğraflarım ya da konuşma kaydım çıkabilir. Bu konuyu ayrıca da yazacağım. AK Parti, MHP, CHP, İYİ Parti, HDP, DEVA, GP, DP, MP, ZP… tüm partilerin davetine giderim. Gazetecilik budur, öfkesi aklını işgal etmiş agresif dostlarım.

MURAT ONGUN'U ARAYARAK GEZİYE KATILABİLECEĞİMİ BİLDİRDİM

Sonuçta gelen davetten beş gün sonra, 25 Nisan Pazartesi günü Murat Ongun’u aradım ve geziye katılabileceğimi bildirdim. Tabii bu arada Trabzon’da hem bayram hem şampiyonluk çılgınlığı yaşandığı için uçaklarda müthiş bir yoğunluk vardı ve benim erken diye düşündüğüm sabah 07.00 uçağında bile yerler tükenmişti.

İBB’nin Medya İlişkileri Koordinatörü ve Basın Danışmanı sevgili Ceren Akdağ aradı ve “Sen ve Akif Beki için sabah 06.00 uçağında yer bulabildik Nagehan” dedi.

Başta Akif Beki, İsmail Saymaz ve ben yazar olarak gidiyorduk. Ertuğrul Özkök’ün davetli olduğunu ancak bayramda bir programı olduğu için gelemeyeceğini sonradan öğrendim. Birkaç gün geçtikten sonra Özkök beni aradı ve gezinin detaylarını sordu, diğer seyahatini iptal ettiğini ve katılabileceğini söyledi. Böylece benim bildiğim davetli köşe yazarı sayısı 4’e çıktı. Bizim dışımızda gelecek muhabir ve kameramanlar da olacaktı ancak onların isimlerini önceden paylaşmadılar.

GAZETECİLİK ADINA ÇOK DOĞRU YAPMIŞ

Gitmeden önceki gün Özlem Gürses’in de grupta olduğunu söylediler. Özlem proaktif davranmış ve geziye katılmak istediğini söylemiş. Bence gazetecilik adına çok doğru yapmış. Özlem için de ancak saat 06.00 uçağında yer bulunabildi. Özkök sonradan eklendiği için o sıra uçaktaki iptallerden yer açıldı da ona Ekrem Bey’in uçağında koltuk ayarlanabildi.

İMAMOĞLU VE EKİBİNİ1 SAAT 20 DAKİKA BEKLEDİK

Bize VIP seyahat etti diyen arkadaşlar için şu detayı da vereyim: Beki ile koltuklarımız yan yanaydı. Bırakın Business’ta uçmayı, hınca hınç dolu, 30 sıralı uçağın 30. yani en arka koltuğunda uçtuk. Aynı uçakta yine o seyahate davetli olduğunu sonradan öğreneceğim TGRT’den Ziya Osman Açıkel de vardı.

Trabzon’a indiğimizde daha İmamoğlu ve ekibinin uçağı İstanbul’dan henüz havalanıyordu. Onları alanda 1 saat 20 dakika bekledik. İndiklerinde bizleri okul servislerinde kullanılan minibüsler gibi bir minibüse aldılar, diğer muhabir ve kameraman arkadaşlar İmamoğlu’nun uçağı ile geldiler, birbirimizi minibüste gördük.

BUNLARI YAZMAK DA ÇOK TUHAF VE AYIP GELİYOR

Sanıyorum gazeteciler için iki minibüs ve bir de küçük otobüs vardı. Biz bize gösterilene bindik, ancak hiçbiri diğerinden daha konforlu değildi, o kadarını söyleyeyim. Aslında bunları yazmak da çok tuhaf ve ayıp geliyor ama son günlerde ne tuhaf değil ki…

Sonuçta havaalanından konvoy halinde çıktık ve ilçelerde dura dura gezmeye başladık. İlk iki durakta pek bir kalabalık yoktu, Ekrem Bey ile ilk kez ilk durak olan İyidere’de karşılaştık, selamlaştık. Ancak konuşma fırsatımız Hüsrev’deki meşhur yemeğe kadar olmadı. Bu arada ilerledikçe konvoyu takip eden de durduğumuzda karşılayanlar da çoğaldı.

BÜYÜK BİR İZDİHAM VARDI

O yemeğe girerken büyük bir izdiham vardı, ekipten birileri bizi o izdihamdan korumak ve Ekrem Bey ile aynı masaya oturtmak için yardımcı oldular.

EKREM BEY İLE FAZLA KONUŞMA İMKANIM OLMADI

Ancak masanın etrafı öyle kalabalıktı ki Ekrem Bey ilgiden pek de oturamadı. Ben Dilek İmamoğlu’nun çaprazındaydım, Dilek Hanım ile biraz sohbet edebildim ama Ekrem Bey ile fazla konuşma imkanım olmadı. Sonuçta o restoranda herkese aynı şekilde aynı yemek servisi yapıldı ama kargaşadan bazı arkadaşlar aç kaldılarsa bu hakikaten üzücü.

Yemekten sonra biz (Özlem, Akif ve ben) sonradan TELE 1 ve Birgün muhabiri olduğunu öğrendiğim arkadaşlarla birlikte konvoydan ayrılıp biraz dinlenip çalışmak için doğrudan Fındıklı sahilinde bir kafeteryaya gittik, orada bir saat oturduktan sonra Özlem Gürses ve Akif Beki yayın ve yazılarını tamamlamak için başka bir yere geçtiler ben ise diğer arkadaşlarla biraz Fındıklı’nın içini dolaşıp İmamoğlu’nu beklemek istedim.

ŞEHİR MERKEZİNDE İMAMOĞLU İÇİN BÜYÜK BİR KALABALIK TOPLANMIŞTI

20 yıldır böyle gezilere katılan bir gazeteci olarak şunu söyleyeyim, bu gezilerde bir meslektaş dayanışması vardır. Benden nefret ediyor olabilir ama aynı seyahatte, aynı siyasetçiyi takip için oradayız, birbirimize yardımcı olmalıyız. Ben hep öyle düşündüm ve meslektaşlarımı dünya görüşleri ya da çalıştıkları yerlere göre hiç ayırmadım bunca yıl. Şehir merkezinde İmamoğlu için büyük bir kalabalık toplanmıştı.

FİKİR HERKESTEN ÇIKTI GALİBA

Son durak olan Kemalpaşa’ya geldiğimizde biz artık uykusuzluk ve yorgunluktan pert durumdaydık. O nedenle Özkök, Beki, Özlem, ben, Ziya Osman Açıkel ve Hürriyet’ten Fatma Aksu akşam yemeği yenecek restorana konvoydan önce gittik. Çok büyük bir yerdi ve İmamoğlu’nun ekibi için birçok masa ayrılmıştı. Biz en arka masaya geçtik ve herkes için önceden hazırlanan et-pilavı yedik. Sayın İmamoğlu ile o yemekte hiç karşılaşmadık. Yemekten sonra ise Ekrem Bey’in bizlerle otobüste sohbet edeceği söylendi ve bizi otobüse aldılar. Gerisini zaten biliyorsunuz. 2.5 saat süren yolculuktan Sayın İmamoğlu ile soru-cevap sohbetin detayları ve herkesin ezberlediği o fotoğraf kaldı geriye…

Bundan daha doğal ne olabilir bilmiyorum ama her siyasetçinin birlikte gittiği gazeteci grubu ile fotoğraf çektirmesi gibi biz de bir tane çektirdik. Fikir herkesten çıktı galiba, çünkü kimse tam olarak şu istedi diyemiyor. Zaten on-the-record sohbet edip fotoğraf çektirilmese gazetecilik yarım kalırdı. O fotoğrafı da Ekrem Bey’in resmî fotoğrafçısı çekti.

Saatler sabaha karşı 01.00’i gösterirken bitap halde Trabzon’daki otele vardık ve uykuya çekildik. Türkiye’yi karıştıran o fotoğraf hadisesinin detaylı özeti budur."

İlgili Haberler
Öne Çıkanlar
YORUMLAR (4)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
4 Yorum
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN