Tarih, cesur kadınların önyargıları yıkarak kendi yollarını açtığı örneklerle dolup taşıyor. 20. yüzyılın ilk başlarında, atletik ve güçlü yapılarıyla dikkat çeken kadındınlar, o güne kadar yalnızca erkeklere ait olduğu düşünülen bu sporu yeni bir akıma dönüştürerek öncülük ettiler. Sirklerden gelen renkli dünyayı sahneye taşıyan kadınlar, yalnızca fiziksel güçlerini değil, toplumun kadınlara biçtiği rollere karşı duruşlarını da bir kez daha gösterdiler.
SİRK SAHNELERİNDEN SPOR SALONLARINA
Modern vücut geliştirmenin öncüsü Eugen Sandow'un bile sirklerde gücünü sergilediği bir dönemde, kadınlar da bu sahnelere dahil oldu. Bu cesur kadınlar, ağırlık kaldırarak ve kaslarını sergileyerek izleyicileri büyülediler. Yapılan gösteriler, o dönemde "kadınlar zayıf ve hassas olmalıdır" düşüncesinin de tam tersini işaret etti. Kadınların egzersiz yapmasının sağlığına zarar vereceği veya ev içi görevlerini aksatacağı yönündeki yaygın inanca karşı, bu sporcular adeta birer devrimci görevi üstlendi.

KİM DEMİŞ KADINLAR YAPAMAZ
Kadın vücut geliştiricilerinin erken dönem öncüleri arasında ağırlık kaldırma yetenekleriyle adından söz ettiren Luisita Leers gibi isimler öne plana çıkıyordu. Güçlü kadınlar, adlarını resmi spor müsabakalarından ziyade, sirk ve varyete şovlarındaki olağanüstü performanslarıyla duyurdular. Kadınların cesareti, toplumdaki kadın gücünün kabul edilmesini sağladı. Bu süreçteki zorluklara rağmen, kadınlar sadece kendi dönemlerinin değil, aynı zamanda 1970'lerde başlayan modern kadın vücut geliştirme hareketinin de temellerini de atmış oldular.

TOPLUMDAKİ KADIN DÖNÜŞÜMÜ
Kadınların göstermiş olduğu güç ve dayanıklılık, dünyada kadın gücünün farklı bir yansıması olarak hayatımıza dahil oldu. Kaslarının yanı sıra kararlılıklarını ve özgürlüklerini de sergileyen kadınlar toplumdaki konumlarını da sağlamlaştırdı. Geçmişten günümüze kadar pek çok farklı süreçten geçen kadınlar günümüzdeki sporcu kadınlar için de öncülük etti.
