CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Sinop’ta katıldığı mitingde, balıkçılık sezonunun açılacağını duyururken Türkiye’de yaşanan ekonomik sorunlara dikkat çekti. “Dünyanın en pahalı internetini de en pahalı etini de Tayyip Erdoğan satıyor” diyerek iktidarı eleştiren Özel, balıkçıların ve denizcilik sektörünün sorunlarını çözmek için iktidara gelmeleri halinde Denizcilik Bakanlığı kuracaklarını vurguladı.

Özgür Özel, şunları kaydetti:
"Türkiye'nin en mutlu şehri diye bildiğimiz bu şehrin dünya kadar sorunu var. Kaçıp giden Japonlara rağmen halen daha nükleer santral gibi bir derdimiz var. Nükleer santralı Sinop'ta isteyen bir kişi yok. Türkiye'de de Sinop'a nükleer santral isteyen bir kişi var. O birine inat, o santralı yapmayacağız, yaptırmayacağız. Sinop'ta hastane var ama ekipman yok. Sinop'un çocukları hep Samsun Atakum doğumlu. Hastalar, Atakum yolunda, bazen ambulansta hayatını kaybediyor, dünya kadar hasta Samsun yollarında perişan oluyorlar. Sinop gibi bir kente bunu reva görenler, aldıkları oyu da hak etmiyorlar. Kendilerine oy veren Sinoplulara da büyük haksızlık yapıyorlar.
2017 yılında sosyal ekonomik gelişmişlik endeksinde 52'nci sırada olan Sinop, 8 yıl sonra TÜİK'in verilerine göre Türkiye'de 81'inci sıraya, son sıraya gerilemiş. Bu şehir göç vermiş, bu şehir güç kaybetmiş, bu şehir rakamlara göre neredeyse sadece emeklilerden oluşan bir şehre, gençlerini kaybeden bir şehre dönüşmüş. Maalesef bu iktidar emeğe de emekçiye de, çiftçiye de balıkçıya da gencine de yaşlısına da umut vermeyen, her geçen gün bir önceki günü aratacak şekilde ülkeyi yöneten bir iktidar.

"DÜNYANIN EN PAHALI İNTERNETİNİ DE ETİNİ DE TAYYİP ERDOĞAN SATIYOR"
Türkiye'de gündemde olan şey, dünyanın en pahalı ve yavaş internetini kullanmamız. Geçtiğimiz günlerde internet hızıyla ilgili bakanın paylaşımının altında Sinoplu genç bir kardeşim şöyle yazmış: 'Kapıyı annem çekince benim internet odadan çekmiyor.' Dünya kadar köyde internet yok, cep telefonu ağında sorunlar var. İl merkezinde internet iletişimi en kötü noktada. Dünyanın en pahalı internetini de en pahalı etini de bu ülkede bize Recep Tayyip Erdoğan satıyor. O yüzden elektrik dağıtımı özelleştirilirken karşı çıktık. Şimdi en büyük sorunlar bu özel dağıtım şirketlerinden kaynaklanıyor. Sinop'un köylerinde halen daha su sorununun çözülmediği yerler var. Sinop bir turizm kenti. İnsanıyla, misafirperverliğiyle önü turizm anlamında en açık olması gereken kentken maalesef bu potansiyelden yararlanılamıyor.

"İKTİDARA GELDİĞİMİZDE DENİZCİLİK BAKANLIĞI KURACAĞIZ"
Bugün akşam saatler 24'ü gösterdiğinde bir kez daha Karadeniz'e açılacağız. 'Vira bismillah' diyerek balıkçılık sezonunu açacağız. Barış Karadeniz kardeşim Hopa'dan İskenderun'a balıkçı köylerini, balıkçı barınaklarını teker teker ziyaret ederek gezdi. Maalesef en büyük sorunun yaşandığı alanlardan birisi balıkçılık. Hele hele bu mazot fiyatlarıyla... Millet sanıyor ki mazotu biz 55 TL'ye alıyoruz, tekneler 20 liraya alıyor. Tekneler 40, 41 TL'ye mazot alıyor. Ağ fiyatları sezon açılırken el yakıyor. Kurulan HES'ler dereleri kuruttu. Derelerdeki balıkçılık işi bitti. Ada mevkiinde sürekli füze denemeleri yapıyorlar, balıkları korkutuyorlar, yataklar bozuluyor, balıklar oralarda yuva yapmıyor. Geçen yıldan bu yana 183 Sinoplu balıkçı ortadan kaybolmuş, artık denize açılamıyor, ekmeğini çıkaramıyor. Barınaklar yetersiz, sorunlar çok. Fiyat politikası olmadığı için tüketiciye pahalı ama balıkçıyı da kurtarmayacak fiyatlar var. Arada balıkçıdan tezgaha gidene kadar fiyatlar inanılmaz katlanıyor. Navlun fiyatları yüksek, ihracatta zorlanıyor. Fabrika atıkları yüzünden denizler kirleniyor. Reis ve tayfaların maalesef sosyal güvenceleri, emeklilikleri yok, günü kurtarmak için çalışıyorlar. Bunun için biz kapsamlı raporlar hazırladık. İktidara geldiğimizde açıklanan ilk Bakanlar Kurulu'nda Denizcilik Bakanlığı olacak, bu sorunların tamamı o bakanlık tarafından çözülecek.
Bu beşli çetelerin, kırk haramilerin, yamyamların dadandığı illerden bir tanesi de Sinop. Cengiz'in bir bakır madeni açmak istediği Boyabat'ta 51 bin ağacın, 30 bin dekar çeltiğin madene kurban edileceğini duyduk. Sizler, mücadelede, direnmede, toprağınızı korumada bugüne kadar önemli başarılar elde ettiniz. Boyabat'taki Cengiz'in bakır madenine karşı mücadele edeceksiniz, biz sizin yanınızda olacağız, sonuna kadar size destek olacağız.
"DÜNYANIN EN YÜKSEK İKİNCİ FAİZİ BİZDE"
Türkiye, temelde, demokraside, adalette, ekonomide çok büyük sorunlar yaşıyor. Öyle ki 38 OECD ülkesi arasında gıda enflasyonunda da birinciyiz, genel enflasyonda da birinciyiz. Dünyada, Afrika ülkeleri dahil, Güney Amerika dahil dünyadaki bütün gıda enflasyonunun ortalaması Türkiye'nin dörtte biri kadar. Avrupa'da enflasyon ortalaması yüzde 2, bizde yüzde 33. 27 Avrupa ülkesinde toplam 13 milyon işsiz var, bizde tek başımıza 13,5 milyon işsiz var. Dünyanın en yüksek ikinci faizi bizde. Zimbabve dışında dünyadaki bütün ülkeler, savaşan ülkeler, işgal altındaki ülkeler, kıtlık çeken ülkeler var ama dünyada en yüksek ikinci faiz Türkiye'de. Tarım ülkesiyiz diye övünürken dünyanın en pahalı etini Türkiye tüketiyor. Dünyada kırmızı etin kilosunun ortalaması 275 TL. Türkiye'de 800 TL.
Özel, şunları kaydetti:
"Örgüt temsilcileri meclisimiz var, 600 kişiden oluşuyor. Geçen sene tüzüğe koyduk. İlk toplantısı Ankara'da bu haftanın içinde. Ayrıca Türkiye'den 250 genç; işsiziyle, ev genciyle, motokuryesiyle, üniversite öğrencisiyle, sanayide çalışanı ile balıkçı teknesinde çalışanı ile Türkiye'yi temsil eden 250 genç, 600 Cumhuriyet Halk Partisi yöneticisi, 550 konunun uzmanları; 250 genç ile Cumhuriyet Halk Partisi sorunları nasıl görüyor? Hangi tespitleri yapıyor? Ama en önemlisi iktidarında bunları nasıl çözecek? Bir buçuk yıldır ummalı çalışmaların bütün raporları masalarda olacak. Her katta genel merkezimizde onlarca yuvarlak masa, her odada toplantı... Yedi günün sonunda artık ortaya hangi soruna hangi çözümü nasıl öneriyoruz? Hangi vadede çözeceğiz? Türkiye'yi nasıl yöneteceğiz? 100 yıl önce olduğu gibi Türkiye'yi nasıl ayağa kaldıracağız? Bunu ilan etmeye geliyoruz.
"TAYYİP BEY FAKİR SEVMEZ"
Şimdi buradan Sinoplulara sorayım: Sinoplular Tayyip Bey'i seviyor musunuz? O sizi seviyor mu? Niye sevmiyor? Sinopluların ekonomileri kötü ama kültürleri her zaman yüksek. Tayyip Bey fakir sevmez. Sinoplular fakir kaldı çünkü. Bakın bu hafta içerisinde Türk-İş 88 bin lira olarak ilan etti yoksulluk sınırını. Şaka yapmıyoruz. Bu rakamı CHP açıklamıyor. Bu rakamı DİSK açıklamıyor. Bu rakamı Türk-İş açıklıyor. Her ay 88 bin liranın altındaysa maaşın yoksulsun. Milletin durumu kötü. Bu meydanda 88 bin liradan az kazananlar el kaldırsın. Millet yoksul. Ben, 'millet fakir, Tayyip Bey fakir sevmiyor' deyince diyor ki 'millete hakaret ediyor.' Ne hakareti? İktidara geldiğinde emekli 8 çeyrek altın alırken en düşük emekli maaşıyla bugün 2 çeyrek altın emekli maaşı verenlere, 7 çeyrek altın asgari ücretten asgari ücreti 3 çeyrek altına indirenlere, öğrenci bursunu bir buçuk çeyrek altından yarım çeyrek altına düşürenlere, bu ülkede 13,5 milyon insanı işsiz bırakanlara, gençleri eğitimde, istihdamda evde oturtanlara yazıklar olsun.
"TAYYİP BEY'İN KOLLADIĞI 37 TANE KODAMAN HİÇ VERGİ ÖDEMEDİ"
Sinop neden fakir? Manisa neden fakir? Iğdır neden fakir? Kırklareli neden fakir? Çünkü siyaset öncelik belirleme işidir. Bu meydanda vergisi kesinleşip de vergisi affedilen var mı? Herkes kazansın kazanmasın vergi ödüyor bu ülkede. Bu ülkede verginin yüzde 65'i dolaylı vergi. Yani fabrikatör jipine mazot alırken de aynı vergiyi ödüyor, fabrikanın işçisi mobiletine mazot alırken, arabasına mazot alırken aynı vergiyi ödüyor. Emekli elektriğe ne vergi ödüyorsa Türkiye'nin en zengini de onu ödüyor ve yüzde 65 vergi böyle toplanıyor. Yani kazanandan değil harcayandan topluyorlar. Yüzde 23 de ele bile değmeden maaşlardan vergiyi kesiyorlar. Geriye kalan yüzde 11 gerçekten kazananlardan alınıyor. Ama o vergilerin de geçen sene 700 milyar lirası, hani 40 haramiler diyoruz ya 42 tane bu hükümetten iş alan büyük şirketin 37 tanesi hiç vergi ödemedi. Bu meydanda hiç vergi ödemeyen kimse yok ama Tayyip Bey'in kolladığı 37 tane kodaman hiç vergi ödemedi.

"60 MİLYAR LİRA BU MEMLEKETTEKİ GARİBANIN SIRTINDAN KODAMANLARA AKTARILDI"
Kur korumalı mevduat. Bütün hafta bunu konuştuk. Güya bitti. Maliyeti 60 milyar dolar. 60 milyar doları sırf kur korumalı mevduat ile. 'Parası olan zengin, 'paran ile dolar alma gel TL'den faize koy dolar yükselmesin. Peki dolar artarsa ne olacak? Biz aramızda toplayacağız sana vereceğiz' dediler 60 milyar lirayı bu memleketteki garibanın sırtından kodamanlara, zenginlere para aktardılar.
Asgari ücreti '30 yapalım' dedim. Yapmadı. Aradaki 8 bin lirayı 'teşvik diye biz verelim' dedim. Vermedi. Ona lazım olan paranın tam 40 katını kur korumalı mevduata verdi. 'Emekliye bir asgari ücret verelim' dedim. Yani 16 bin lira değil 30 bin lira asgari ücret olsun. Emekli de 30 alsın' dedik. Ona lazım paranın 50 katını kur korumalı mevduat'a verdi. Çiftçiye ödediği desteklerin toplamının 35 katını kur korumalı mevduata verdi. Onun için buradan şunu söylüyorum: Siyaset öncelik belirleme işidir. Tayyip Bey'in önceliği zengini zengin etmektir. Zengin ile iyi geçinmek, milleti süründürmektir.
"CUMHURİYET HALK PARTİLİ CUMHURBAŞKANI OLACAK; ONUN ADI EKREM İMAMOĞLU OLACAK"
Size söz veriyorum yapılacak ilk seçimlerden sonra Cumhuriyet Halk Partisi iktidar olacak. Bir Cumhuriyet Halk Partili Cumhurbaşkanı olacak; onun adı Ekrem İmamoğlu olacak. Asgari ücretliye sahip çıkacak. Emekliye sahip çıkacak. Balıkçıya sahip çıkacak. Çiftçiye sahip çıkacak. Size sahip çıkacak.
"YÜZDE 29 İLE SENİ ORADA OTURTMAM"
Bu AK Parti'nin bir kara düzeni var. Bu kara düzen zengini zengin eden, yoksulu gitgide yoksullaştıran, muhtaçlaştıran Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmak ile övünemeyecek hale getiren, oy zamanı hatırlanan, sonra sırt çevrilen bir düzen var. 5 yılda bir oy almak için her şeyi yapan, 5 yıl milleti unutan bir düzen var. Ama karşımızda artık sizin karşınızda duramayan, sokağa çıkamayan, vatandaşın içine karışamayan, serin salonlarda kendi atadıklarına kendini alkışlatan ve bu milletten kaçan bir iktidar var. Son anketlerde 28,5 ile 29, oy oranıyla orada oturmaya çalışıyorlar. Buradan açıkça ifade ediyorum. Ey Erdoğan, 28.5'dan 29 Erdoğan. Yüzde 29 ile seni orada oturtmam. Buradan Sinop'tan seslenelim. Silivri'deki de duysun, Ankara'daki de duysun. Ey Erdoğan, ben milletim, milli iradeyim. Adayımı yanımda, sandığı önümde istiyorum. Adayımı bırak, sandığı getir. Sandık gelecek, sen gideceksin. Hodri Meydan.

"BEŞ EMEKLİ İKRAMİYESİYLE BİR EV ALINABİLECEK"
AKP öncesi insanlar devlet memuru olunca hayatlarını kurtarmak, hele hele karı koca devlet memuru ise 5 yıl içerisinde bir ev almak, bir 5 yıl sonra bir araba almak, hiçbir şey olmasa tek devlet memuru emekli ikramiyesi ile araba almak... Emekli ikramiyesiyle bir ev alabiliyorlardı. Maalesef öyle bir noktaya geldik ki memuru geldikleri günden üçte bir noktasına sürükleyen, artık devlet memurunun geçinemediği, borcunu ödeyemediği, kredi kartlarını ödeyemediği bir noktaya geldik. Bu iktidar geldiğinde; devlet memuru emekli olduğunda 18 bin lira ikramiye alıyordu. İstanbul'da daire ortalama fiyatı 15 bin liraydı. Yani bir memur emekli olup İstanbul'da mütevazi bir daire alabiliyordu. Bugün aynı memura 975 bin lira ikramiye veriyorlar. O emsal ev 5 milyon lira İstanbul'da şimdi. Artık beş emekli birleşse, ancak beş emekli ikramiyesiyle bir ev alınabilecek. Yani bugün ev almanın, araba almanın eğer bir piyango isabet etmediyse, bir miras kalmadıysa çalışarak mümkün olmadığı bir döneme gelmiş durumdayız.
"HER TARAFTAN KAYIT PARASI İSYANLARI GELİYOR"
Okullar açıldı. Bu okullar açıldığında her taraftan kayıt parası isyanları geliyor. İnkar ediyorlardı. Gizleyemiyorlar. Okul müdürleri diyor ki, 'okulun temizliği lazım, para yok. Güvenlik lazım, para yok. Eleman lazım, para yok'. Mecburen velilerden para topluyorlar. Velinin zaten canına tak etmiş okula dönüş parası ya da okula başlama maliyeti; okul öncesi için 9 bin lira, ilkokul için 10 bin 500 lira, ortaokulda ve lisede 12 bin liraya kadar çıktı. Birde üstüne kayıt sırasında para isteniyor. İyi eğitim maalesef sadece zenginlerin ulaşabildiği bir noktaya geldi.
"TAYYİP BEY 'HAKLARI ÖDENMEZ' DİYORDU. HAKİKATEN HAKLARINI ÖDEMEDİ"
Değerli Sinoplular, pandemide hepimiz korktuk, evlere çekildik. Büyüklerimizi, ileri yaştakileri, sevdiklerimizin bir kısmını kaybettik. Türkiye'de 100 binin üzerinde kaybımız oldu pandemide. Hepsine Allah rahmet eylesin. O günlerde korkmayan bizi yaşatmak için kendi yaşamını hiçe sayan sağlık emekçileri vardı. Herkes onları övüyordu. Tayyip Bey 'Hakları ödenmez' diyordu. Hakikaten haklarını ödemedi. Biz bütün sağlık emekçilerine, hastanede çalışan işçisinden profesörüne, ATT'cisinden ambulans şoförüne kadar hepsine yürekten bir alkış alayım. Hemşireye, ebeye, hasta bakıcıya yürekten alkış alayım.
"BİR ELİMDE POLİS, BİR ELİMDE ÖĞRENCİ HALAY ÇEKMEYE GİDECEĞİM"
Maç olur, polis çalışır. Seçim olur, polis çalışır. Sokağa çıkmak yasak, polis çalışır. Sayım olur, polis çalışır. Olmadık emirler verirler, polis kötü olur. Ama hepsi bu memleketin evladı. Bir kuvvetli alkış da onlara alayım. Ve şunu söyleyeyim. Seçim akşamı hani geçen sefer şöyle bir şey oldu ya. Hayatımın en güzel anısı. Seçim günleri akşamüstü sandık görevlilerine, 'Gelen sonuçlara inanmayın. Moralinizi bozmayın. Sandıkları bırakmayın. Sakın ıslak imzaları almadan görev yerinizden ayrılmayın...' Bu sefer saat 16.30'da yazdırdım. 18.00'da attırdım. 'Birazdan Türkiye'nin dört bir yanından çok güzel haberler alacaksınız. Sakın sevinip de görev yerinizi bırakmayın. Son ıslak imzalı tutanağı almadan oradan ayrılmayın'. Hayatımda attığım en güzel mesaj. Gelecek seçim akşamı aynı mesajı alacaksınız. Gelecek seçim akşamı İstanbul'da Bozdoğan kemerinin önünde, Tayyip Bey'in haksızca üzerlerine saldırttığı İstanbul Üniversitesi öğrencileriyle, Türk polisiyle birlikte halay çekecek söz veriyorum. Seçimin ertesi günü akşam Bozdoğan'da bir elimde polis, bir elimde öğrenci halay çekmeye gideceğim. Söz veriyorum.
