Science dergisinde yayımlanan ve "İstanbul'da 7 büyüklüğünde deprem riskinin arttığını" öne süren araştırmaya Prof. Dr. Osman Bektaş'tan dikkat çeken bir itiraz geldi. Marmara faylarının yapısını "İstanbul'un Demir Kubbesi"ne benzeten Bektaş, "Sürünen faylar enerjiyi yavaş boşaltır, beklenen büyük yıkım gerçekleşmez" diyerek İstanbul için umutlu konuştu.
Dünyanın saygın bilim dergilerinden Science'ta yayımlanan ve Almanya merkezli GFZ Helmholtz Jeofizik Araştırma Merkezi tarafından yürütülen çalışma, Marmara'daki stres birikiminin İstanbul kapılarına dayandığını iddia ederek endişe yaratmıştı. Ancak Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) emekli öğretim üyesi Jeoloji Mühendisi Prof. Dr. Osman Bektaş, sosyal medya hesabı X üzerinden yaptığı paylaşımla bu karamsar tabloya karşı çıktı.

"ŞİDDETLİ SARSINTI OLUŞTURAMAZLAR"
Marmara Denizi'ndeki fay hatlarının "kilitli" olduğu tezinin aksine "zayıf ve sürünen" (creep) bir yapıda olduğunu savunan Prof. Dr. Bektaş, bu durumun İstanbul için büyük bir şans olduğunu belirtti. Bektaş, sismogram kayıtlarının fayın kırılma biçimini ve enerji boşalımını net bir şekilde gösterdiğini ifade etti.
Bektaş paylaşımında, "Zayıf, sürünen (creep) faylar enerjilerini daha yavaşça ve daha uzun zamanda boşalttığı için beklenen şiddetli yer sarsıntısını, yani büyük ivmeyi oluşturamazlar" değerlendirmesinde bulundu.
"BU NEDENLE YIKIM BEKLENEN DÜZEYDE OLMADI"
Prof. Dr. Bektaş, teknik olarak "low stress drop" (düşük stres boşalımı) olarak bilinen bu olayın, geçmişte yaşanan depremlerdeki hasar tablosuyla da doğrulandığını savundu.
Tezini somut örneklerle destekleyen Bektaş, şu ifadeleri kullandı: "Yani beklenen büyük yıkım da gerçekleşmez. Bu nedenle 1935, 1963 ve 2025 yıllarında meydana gelen 6 ve üzeri büyüklükteki Marmara depremleri beklenen yıkımı oluşturmamıştır. Bu da İstanbul için bir şanstır."
BİLİM DÜNYASINDA 'KİLİTLİ' VE 'SÜRÜNEN' FAY TARTIŞMASI
Prof. Dr. Bektaş'ın "İstanbul'un Demir Kubbesi" benzetmesiyle savunduğu bu görüş, Science dergisindeki makalede yer alan "enerjinin kilitli segmentlere aktarıldığı" iddiasına doğrudan bir yanıt niteliği taşıyor. Prof. Dr. Naci Görür gibi isimler fayın stres biriktirdiğini savunurken, Bektaş ve Prof. Dr. Şener Üşümezsoy gibi uzmanlar fayın creep (sürünme) özelliği sayesinde enerjiyi yavaşça tahliye ettiğini ve yıkıcı gücünün sanıldığı kadar yüksek olmayabileceğini öne sürüyor.
