KARAR Gazetesi’nin 3 Eylül’den bu yana haberleriyle manşetine taşıdığı ve sivil toplum ile restorasyon camiasını ayağa kaldıran Selimiye Camii kubbe tezyinatı restorasyonu skandalında, tarihi miras lehine kritik ve hukuki bir eşik aşıldı. Edirne İdare Mahkemesi’nin, mevcut süslemeleri silerek yerine yeni bir tasarım getirmeyi hedefleyen tartışmalı projeyi durduran kararına karşı Kültür ve Turizm Bakanlığı, üst mahkemeye itiraz etmişti. Ancak bu itiraz, İstanbul Bölge İdare Mahkemesi Dördüncü İdari Dava Dairesi tarafından 16/10/2025 tarihinde alınan kararla reddedildi.
BAKANLIK ‘ASLİ KİMLİĞE DÖNÜŞ’ SAVUNMASI YAPTI
Bakanlık, savunmasında projenin iptaline yol açacak idari mahkeme kararını ortadan kaldırmak için hem usule hem de esasa yönelik argümanlar sundu. Bakanlık, kubbedeki mevcut tezyinatın ‘asli kimliğe dönüş’ adına kazınması gerektiğini bilimsel verilerle savundu. Ancak İstanbul Bölge İdare Mahkemesi, karar metninde: “Dilekçede belirtilen hususlar... Edirne İdare Mahkemesi kararına uygun görülmediğinden, itirazın reddine karar verilmiştir” ifadelerine yer vererek, Bakanlığın itiraz gerekçelerini kabul etmediğini hukuken tescilledi. Bu kararla birlikte, Edirne Bölge İdare Mahkemesi’nin verdiği ‘yürütmeyi durdurma’ kararı kesinleşmiş oldu. “Selimiye’nin kubbesindeki tarih yok ediliyor: Çok geç olmadan bu cinayeti durdurun” çağrımızla kamuoyunun dikkatini çektiğimiz bu skandal, bir vatandaşın açtığı dava ile hukuki zemine taşınmıştı. Edirne İdare Bölge Mahkemesi de, açılan bu davanın ardından yürütmeyi durdurma kararı vermişti. Mahkemenin, Bakanlık itirazını reddederek yürütmeyi durdurma kararını devam ettirmesi, tarihi dokuyu koruma yönündeki umutları önemli ölçüde artırdı. Selimiye Camii’nin kubbe tezyinatını kazıma ve değiştirme işlemlerinin durdurulması kararı, Edirne Bölge İdari Mahkemesi’ndeki ana davanın sonucu belli olana kadar geçerliliğini koruyacak. Bundan sonraki süreçte, projenin esastan görüşüleceği ana davada, Selimiye’nin kubbe süslemelerinin akıbeti bilimsel ve hukuki olarak kesinleşecek.
SAVUNMADA ÖNE SÜRÜLEN ARGÜMANLAR
Edirne İdare Mahkemesi’nin verdiği yürütmeyi durdurma kararına itiraz eden Kültür ve Turizm Bakanlığı, İstanbul Bölge İdare Mahkemesi’ne sunduğu savunmada projeyi bilimsellikle meşrulaştırmaya çalıştı. Bakanlığın savunmasında yer alan argümanlardan bazıları şöyle:
‘ASLİ KİMLİĞE DÖNÜŞ’ İDDİASI: Bakanlık, Selimiye’nin UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer almasının, yapıyı “özgünlük koşulunu karşılamak zorunda olan bir dünya mirası” yaptığını savundu. Projenin amacının mevcut süslemeleri kaldırıp, yapıyı 16. yüzyıl asli kimliğine döndürmek olduğu öne sürüldü.
MEVCUT SÜSLEMELER ‘BOZUKTU’: Kubbedeki mevcut tezyinatın Mimar Sinan dönemi (16. yüzyıl) eseri olmadığı, bunların 19. yüzyılda Barok üslupta yapılan , hatta uzmanlar tarafından “bozuk klasik motiflerle tertip edilmiş kötü bir tasarım örneği” olarak nitelendirildiği iddia edildi. Ana kubbede 16. yüzyıldan intikal eden bir yazı katmanının bulunmadığı, mevcut yazının 1808 ve 1883 yıllarında eklendiği belirtildi.
USUL İTİRAZLARI: Bakanlık, korsan projeyi mahkemeye taşıyan ve iptalini isteyen davacının “meşru, kişisel ve güncel menfaat” şartını taşımadığı iddiasıyla, davanın ehliyet yönünden reddedilmesini de talep etti.
TARİHİ TAKİPTE KORUMA UMUTLARI ARTTI
KARAR Gazetesi olarak ‘Selimiye Kubbesi Skandalı’nı ilk kez 3 Eylül’de “Selimiye’nin kubbesindeki tarih yok ediliyor: Çok geç olmadan bu cinayeti durdurun” başlığıyla gündeme taşımıştık. 26 Eylül’de de “Korsan proje’ye mahkemeden durdurma kararı” haberimiz ile de yürütmenin durdurulduğunu kamuoyuna duyurmuştuk. Yaptığımız bir dizi habere görüş veren Prof. Dr. Zeynep Ahunbay, Prof. Dr. Can Binan, Prof. Dr. Süleyman Berk, Dr. Savaş Çevik ve Abdullah Oğuzhanoğlu gibi Türkiye’nin önde gelen restorasyon, sanat tarihi ve hat uzmanlarının itirazı tek bir temel prensibe dayanıyordu: Koruma Etiği. Uzmanlar, Vakıflar Genel Müdürlüğü Bilim Kurulu tarafından üç kez reddedildiği halde, Yüksek Kurul’dan onay alan korsan projede ‘16. yüzyıla dönüş’ iddiasıyla, Selimiye’nin kubbesindeki mevcut 18. ve 19. yüzyıl tezyinatlarının (süslemelerinin) kazınarak silinmesinin, mimari eserin tarihi belleğini silmek anlamına geldiğini savundular. Uzmanların savunduğu temel ilkeler özetle şunlar:
1. TARİHSEL KATMANLARIN KORUNMASI: Evrensel restorasyon ilkeleri, bir anıtın günümüze ulaşan tüm tarihsel katmanlarının (16. yüzyıl da dâhil, sonraki dönemlerde eklenen 18. ve 19. yüzyıl eklemeleri de dâhil) korunmasını emreder.
2.BELGELEME YERİNE YOK ETME: Uzmanlara göre, mevcut kalem işleri ve Karahisari ekolünü taşıyan hat yazısı korunmalı, en fazla sağlamlaştırma ve konservasyon çalışması yapılmalı. Bu katmanları söküp yerine ‘Mimar Sinan olsa böyle yapardı’ gibi afaki iddialarla spekülatif bir ‘yeni yorum’ getirmek, bir restorasyon değil, ‘tarihi yok etme’ teşebbüsü olur.
