Şanlıurfa, yaz aylarında en yüksek hava sıcaklıklarının yaşandığı şehirlerin başında geliyor. Bu sıcaklığın en yoğun hissedildiği yerlerden biri de tarihi zenginlikleriyle bilinen Harran ilçesi. Ancak, ilçenin simgesi haline gelmiş olan konik kubbeli evler, bu sıcaklığın etkisini ortadan kaldıran şaşırtıcı bir sırrı barındırıyor. Yöresel mimarinin bir eseri olan bu evler, doğal yapısı sayesinde içerideki sıcaklığı dışarıya göre 15 derece daha düşük tutarak ziyaretçilerini şaşırtıyor.

SERİN ORTAMIN SIRRI MİMARİ YAPISINDA GİZLİ
Yaklaşık 5 metreye ulaşan yüksekliklere sahip olan bu evler, yapımında harç yerine kireç taşı kullanılarak inşa ediliyor. Dış cepheleri balçıkla kaplanan yapıların iç kısımları ise, yumurta akı, toprak, saman ve gül yağı karışımıyla sıvanıyor. Bu geleneksel malzemeler, evin iç yapısının nefes almasını ve doğal bir yalıtım sağlamasını mümkün kılıyor. Harran Üniversitesi Arkeoloji Bölümü ve Harran Ören Yeri Kazı Başkanı Prof. Dr. Mehmet Önal, bu mimari harikayı şöyle açıklıyor: "Evlerin tavanı oldukça yüksek seviyede olduğu için içeride serin bir hava oluşuyor. Sıcak hava genişler ve yükselir. Dolayısıyla, içerideki sıcak hava genişleyip yükseldiği için bu evlerin alt kısımları serin kalıyor." Önal'ın belirttiğine göre, dışarıda 50 dereceye yaklaşan sıcaklıklar varken, evlerin içinde sıcaklık 25-30 derece civarında seyrediyor. Bu da yaklaşık 15 derecelik bir farka denk geliyor.

SICAKTAN BUNALANLARIN SIĞINAĞI OLDU
Kavurucu sıcakta serin bir sığınak arayan yerli ve yabancı turistler, bu evlerin sunduğu ferahlığa hayran kalıyor. Ailesiyle birlikte Kayseri'den Harran'ı ziyaret eden İbrahim Çelik, yaşadığı şaşkınlığı "Dışarısı inanılmaz derecede sıcak geldi ama buraya girdiğimizde inanılmaz bir serinlik var. Sanki Erciyes'e çıkmış gibiyim," sözleriyle ifade etti. Çelik'in yanı sıra, Kastamonu'dan gelen Mahya Sönmez de kentteki en serin yerin bu evler olduğunu dile getirdi.

Harran'ın Arapça'da "sıcak" anlamına gelen "har" kelimesinden türediği rivayet edilirken, bu evler adeta bu sıcaklığa karşı 250 yılı aşkın süredir direniyor. Günümüzde 127'si tescilli olan bu evler, sadece birer turistik cazibe merkezi olmakla kalmıyor, aynı zamanda eski medeniyetlerin doğayla uyum içinde nasıl mimari harikalar yaratabileceğinin de somut bir kanıtı olarak duruyor.
