CHP lideri Kılıçdaroğlu, Kağıthane'deki uyuşturucu operasyonunda şehit olan Hakan Telli'yi anarak, son dönemde artan organize suçlara ve KARAR'ın manşetlerine taşıdığı sokaktaki 'çete savaşları'na dikkat çekti. Kılıçdaroğlu, "Türkiye eskiden uyuşturucunun transit bölgesiydi. Şimdi ise Saray ve şürekâsının desteğiyle Türkiye uyuşturucunun pazarı haline geldi. Özellikle İstanbul, dünya suç örgütlerinin, uyuşturucu baronlarının çatışma alanına döndü." dedi.
İstanbul Kağıthane’de geçtiğimiz günlerde bir binadan uyuşturucu satıldığı ihbarı üzerine adrese giden polis ekiplerine uzun namlulu silahlarla ateş açılmış, çatışmada polis memuru Hakan Telli şehit olmuş, polis Ahmet Yasin Çevik ise ağır yaralanmıştı.
‘ANUCUR ÇETESİ’ ÜYESİ OLDUKLARI ORTAYA ÇIKMIŞTI
Çıkan çatışmada çete üyesi Diyar Anucur öldürülmüş; biri yaralı olmak üzere 4 çete üyesi de yakalanmıştı. Polisi şehit eden çetenin geçmişte uyuşturucu, cinayet ve silahlı saldırı olaylarına karışan ‘Anucur çetesi’ üyesi oldukları belirlenmişti.
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Kağıthane'deki uyuşturucu operasyonunda şehit olan Hakan Telli'yi anarak, KARAR'ın son günlerde manşetlerinde servis ettiği çete ve uyuşturucu gerçeğine dikkat çekti.
Kılıçdaroğlu, "İstanbul’da uyuşturucu baronları tarafından kahraman polisimiz Hakan Telli’nin şehit edilmesi ve iki silah arkadaşının yaralanması; emniyet güçlerimizin, zorlu şartlar ve siyasi baskılara karşın verdiği azimli mücadeleye rağmen, yüzleşmemiz gereken acı bir gerçeği önümüze koydu" dedi.
Kılıçdaroğlu'nun açıklamaları şöyle:
''İstanbul’da uyuşturucu baronları tarafından kahraman polisimiz Hakan Telli’nin şehit edilmesi ve iki silah arkadaşının yaralanması; emniyet güçlerimizin, zorlu şartlar ve siyasi baskılara karşın verdiği azimli mücadeleye rağmen, yüzleşmemiz gereken acı bir gerçeği önümüze koydu.
Gencecik çocuklarımız, evlatlarımız birer birer uyuşturucu çetelerinin ağına düşüyor. Uyuşturucu bağımlılığı bulaşıcı bir hastalık gibi hızla yayılıyor. Aileler çaresiz... Peki neden?
Çünkü uyuşturucu baronlarının kirli parasına muhtaç olacak kadar memleketi ekonomik bir soykırıma maruz bırakan siyasi iktidar, gün geldi sadece kirli paranın değil sahiplerinin de Türkiye’ye girmesine göz yumdu.
Uyuşturucu baronları paralarıyla birlikte Türkiye’ye gelsinler diye, birden fazla özel kanun dahi çıkardı. Böylece uyuşturucu baronları, başta İstanbul olmak üzere Türkiye’de yuvalanma imkânı buldular…
Sonuç, kafelerde, AVM’lerde birbirleriyle çatışmaya, hesaplaşmaya başladılar. Özellikle İstanbul, dünya suç örgütlerinin, uyuşturucu baronlarının çatışma alanına döndü.
Son bir yılda yaşanan bazı olayları hatırlayalım…
Daha garip olanı ise dönemin İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun “Cumhuriyet tarihinin en büyük uyuşturucu operasyonu” dediği operasyonda nasıl olduysa herkes serbest kaldı.
İsrail Dışişleri Bakanı ise, Türkiye’de uyuşturucu kaçakçılığından 10 yıl hüküm giyen Danny Awka’nın diplomatik temas sonucunda serbest bırakılacağını açıkladı ve dışarıdan talimat alan Saray Hükümeti uyuşturucudan hükümlü İsrailli’yi bıraktı. Malum papazı da böyle bırakmıştı…
Türkiye eskiden uyuşturucunun transit bölgesiydi. Şimdi ise Saray ve şürekâsının desteğiyle Türkiye uyuşturucunun pazarı haline geldi.
Saray iktidarı resmen, çocuklarımızı uyuşturucu baronlarına kurban verdi. Ne uğruna? Üç gün daha iktidarda kalmak uğruna. Uyuşturucu parası ile cari açığı finanse edebilmek uğruna.
Biraz rakam paylaşayım: Emniyet Genel Müdürlüğü bir rapor yayınladı. Türkiye Uyuşturucu Raporu’na göre; ülkemizi kuşatan metamfetamin kullanımı son 2 yılda 5,5 kat arttı. Met olaylarındaki şüpheli sayısı ise bir yılda yüzde 61,5 arttı. Uyuşturucu kullanımı 10 yaşına kadar düştü.
Avrupa Uyuşturucu ve Uyuşturucu Bağımlılığını İzleme Merkezi’nin raporuna göre; İstanbul metamfetamin kullanımında Avrupa’daki 106 merkez arasında 10’uncu sırada.
İktidarda kalabilmek uğruna, kirli para uğruna kendi ülkesinin evlatlarını bile gözden çıkaran Saray Hükümetinin önünde tek bir hedef var: Milletimizi manipüle ederek, kentlerimizi tümüyle baronlara teslim etmek. Buna, milletimizle birlikte dur diyeceğiz!
