CHP lideri Özgür Özel, Silivri’de yaptığı açıklamada son anket sonuçlarını paylaştı. Özel, “CHP tarihinde ilk kez yüzde 40’ın üzerinde oy alıyor” dedi.
Özel'in açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
"Milletimiz bizi anlıyor, an itibarıyla 12 Haziran'dan sahadan dönen Haziran ayının ilk anketi gelmiştir. Kararsızlar dağıtılmadan CHP, AK Parti'nin 5,5 puan önündedir. İlk kez kararsızlar dağıtıldıktan sonra yüzde 40'ın üzerinde bir oranla CHP tarihinde ilk kez yüzde 40'ı görüyoruz. Milletimiz haklıyı, haksızı ayırmış durumda bunu görmek lazım.
Buradan söyleyeyim yarın PES Avrupa Sosyalist Partisi, Avrupa Birliği Konseyi'ne hazırlık liderler toplantısı var, AB'ye üye olmayıp davet edilen tek parti CHP, ikinci kez çağırıyorlar. Dünyadaki, bölgedeki gelişmeleri konuşacağız sayın başbakanlarla, cumhurbaşkanlarıyla ve bakanlarla beraber. Elbette Türkiye ile ilgili özellikle AK Parti döneminde toplam 30 uçak girdi envantere ve son 13 yıldır bir uçak bile girmedi. F-16'mız var ama maalesef iyileştirmeleri yapılamadı. Aynı F-16 Yunanistan'da bizim F-16 onlarınkini görmüyor, onlarınki bizimkileri görüyor. Çok büyük sıkıntımız var. F-35 var Yunanistan'da İsrail'de. İsrail'in F-35'i ABD'de üretildiğinden ileride. Biz paramızı vermişiz dışarda kalmışız. F-35'ten atılma sebebimiz S-400, üzerimizde füzeler uçarken S-400'ler hangarda.
Birileri bir fotoğraf çektirip de efendim biz Trump ile iyiyiz. Trump ile iyi olmak marifet değil, Trump'a haddini bildirmemek büyük bir eksiklik bu günlerde. NATO'ya fotoğraf çektirmeye değil, NATO'nun ikinci büyük ordusunun ne hale geldiğini görmek lazım, bu konu da adımlar atmak lazım. Biz Eurofighter için yine temaslarla bulunmaya, CHP'nin Eurofighter talebiyle ilgili Türkiye'nin tezini desteklediğini anlatmaya gidiyoruz. F-35 projesine geri dönmeli, parasını ödediğimiz uçakları bir an önce almalıyız.
Türkiye'nin bir sonraki iktidarı olarak Avrupa'daki iktidardaki akrabalarımıza bugün için, muhalefetteki akrabalarımıza da Türkiye'nin ve CHP'nin tezlerine olumlu katkı için temas etmeye gidiyoruz. Ama karşımıza yine ne çıkacak; Ekrem Başkanı'nın durumu gazetecilerin durumu çıkacak. Ne diyeceğim; sadece siyaset yorumlayan çok izlenen birisi anketlerde AK Parti'nin durumu sorulunca "Bu ülkenin tarihinde var bu, ne padişahları indirdiler" lafı. Ankette indirmiş onu söylüyor, cumhurbaşkanına fiili saldırıdan içeride gazeteci tutuyorlar. Nasıl anlatacağız bunu. İngilizcesi, Fransızcası yok. Sen bir şehre üç kez üst üste en güvendiğin kişileri, başbakanını, Meclis başkanını, Çevre Şehircilik Bakanı aday gösteriyorsun. O şehir önce karşısında İmamoğlu'nu 13.600 oyla, sonra 806.000 oyla, sonra 1.100.000 oyla seçiyor."
'SEÇİMİ HAZMEDEMEYİP İÇERİ ATIYORSUN'
"Son seçimi hazmedemiyorsun, alıp içeri atıyorsun. Atacağın gün ne gün? Cumhurbaşkanı adayının belirleneceği ön seçim günü. Ondan 4 gün önce alıp bana seçimi iptal ettirmeye çalışıyorsun. Etmiyorum. Dayanışma sandığı koyuyorum. 15,5 milyon vatandaş arkasına geçiyor adayın. Sen alıp onu Silivri'ye koyuyorsun. Bunu nasıl anlatacağız Almanca? Vallahi anlatacağız. Ben utanmayacağım. Yapanlar utanacak. Sonra bana kimse çıkıp bir şey demeyecek. Türkiye'yi yurt dışına mı şikayet ediyor? Vallahi Eurofighter için Türkiye'nin arkasında duruyorum. F-35 için duruyorum. Avrupa Birliği'ne tam üyelik için, özellikle gençlerimizin vizesiz Avrupa'yı dolaşması, çalışması, okuması için mücadele ediyorum. Ama bu pisliği sahiplenecek halim yok ya. Buna mı susacağım? Kadını avukatsız çağır. Avukatım nerede? Onun yanında rahat konuşamıyorsun. Türkiye Cumhuriyeti'nin kaç yıllık kazanımıdır bu? Savunma hakkı, avukatsız ifade vermeme hakkı. Sohbeti çağırdım. Hadi diyor, bu ifadeyi imzala, buradan evladının yanına git, Silivri'ye dönme."
AKIN GÜRLEK'E SESLENDİ
"Çok meşhur bir manken, model, efendim siz belediye sizden kamulaştırma yapmış, dava açmamışsınız. Tehdit mi edildiniz, rüşvet mi verdiniz, bilmem ne mi yaptınız? Yok, hiçbiri yok, hiçbiri yok diyene "Ya ben sizi yakından izliyorum sosyal medyadan. Siz Silivri'de hiç rahat edemezsiniz." Böyle tehdit mi olur ya? Böyle tehdit mi olur? İstanbul Cumhuriyet Başsavcısına söylüyorum. Yapmadım de. Yapmadım de. Yapmadık de, yaptırmadım de."
'EKREM İMAMOĞLU ÖZGÜRLÜĞE DÜNDEN BİR GÜN DAHA YAKIN'
"Defalarca söylüyorum. Bu söylediğimiz evlatla tehditleri, eşle tehditleri isim isim biliyorum. İsim isim biliyorum. Oradan SEGBİS'i açtırıp da hadi gel filtre kahve içelim. İfadeyi ver evine git yoksa beni de göremezsin, evladını da göremezsin. Yapmıyoruz deyin. Milletimize şikayet ediyorum. Yurt dışında da bunları anlatmaya devam edeceğiz. Hiç kimsenin şüphesi olmasın. O eski konforlu siyaset kalmadı. Sen bana düşman hukuku uygula. Koskoca, dünyada Türkiye'nin adını bilmeyenin adını bildiği şehrin üç kere seni yenmiş belediye başkanını iftiralarla içeri at, sonra sus. Susmayacağız. Sonuna kadar mücadele. Her çarşamba İstanbul'da, her hafta sonu Türkiye'de, her fırsatta dünyada bu işi anlatmaya devam edeceğiz. Vallahi, bugün Ekrem İmamoğlu özgürlüğe dünden bir gün daha yakın.
Yarın bir gün daha yakın olacak. Aynı şekilde CHP'de iktidarına bir gün daha az kaldı günden. Yarın bir gün daha azalacak. Size dert olsun. Geri sayıyoruz. Büyük bir moralle geri sayıyoruz. Bizi yıldıramayacaksınız. Susturamayacaksınız. Sindiremeyeceksiniz. Yarın bugünden daha yakın iktidara. Yarın bugünden daha yakınız özgürlüğe. Ekrem İmamoğlu yarın bugünden daha yakın cumhurbaşkanlığına. Cumhurbaşkanlığını kaybetmesine bir gün daha azalanlara dert olsun."
'ÖNEMLİ OLAN MİLLETİN GÖNLÜNDE BUTLAN OLMAMAK'
Özel, konuşmasının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Soru: 30 Haziran'dan sonraki süreci nasıl yöneteceksiniz? B planınız nedir?
"30 Haziran tarihi Genel Başkan'ın yurda dönüşünün ertesi günü olarak anlamlı bir tarih olabilir. Yurt dışı temaslarımızdan döneceğiz. Onun dışında 30 Haziran tarihinin benim nazar-ı itibarımda bir anlamı yok. Sonuç değil, süreç odaklı bir davayla karşı karşıyayız. CHP'yi tartıştırmaya uğraşıyorlar. Ben, CHP'nin tartışılacak değil, şu anda CHP'lilerin dayanışmayla, kol kola mücadele edecekleri bir süreçteyiz. Ve buna da toplum olumlu reaksiyon veriyor, sahipleniyor, haksızlığa karşı sahipleniyor. Meseleye oradan bakıyorum. Butlan kelimesi bütün Türkiye'ye öğrettiler. Bir şeyin bütün olarak yok olması, yok sayılması, butlan olması.
Önemli olan milletin gönlünde butlan olmamak. Bir siyaset yaparsın, sana en en en güvendikleri butlan kararını çıkarsınlar, milletin gönlünde başında taç olursun. Öyle bir iş yaparsın, milletin gönlünde butlan olursun. Hiç kimseyi partililerin ve milletin gönlünde butlan olacak bir pozisyona Allah düşürmesin. Bütün siyasetçileri, bütün partililerimizi bundan sakınırım. Ben böyle bakarım meseleye.
Sonuçta milletin gönlünde olmak önemli, orada butlana düşmemek önemli. Cumhuriyet Halk Partisi tarihinin en yüksek oy oranını yaşadığı bir dönemde milletin gönlünde iyi bir yerdedir. Bunun mücadelesini vermeye devam edeceğiz.
Soru: Efendim biz bir de Ekrem İmamoğlu'nun geçen gün Muharrem İnce'ye taziye yaptığı mektupta dikkat çeken bir konu vardı. Bütünleşik muhalefetten bahsediyordu. Bütünleşik muhalefetten kasıt nedir acaba?
Ekrem Bey'le konuştuk bunu. Hatta kendisi şöyle dedi: "Genel Başkanım, ne büyük tevafuk olmuş." dedi. Çünkü o mektubu yazarken, tabii haberi yok, taziye olduğu için siz biliyorsunuz ama hani haftalar öncesinden belli değil, o gün söylemiştik. Müsavat Bey beni ziyaret ediyormuş o sırada. "Tam," diyor, "mektuba birleşik, bütünleşik muhalefet yazdım, bir baktım Müsavat Bey'le siz karşımdasınız."
Soru: Adalet Bakanı'nın bugün bir açıklaması olmuştu. Ceza infazı ile ilgili, denetimli serbestlikle...
"Çok duygusal. Benim kıymetli asker arkadaşım duygusal. Ama o duygusal mesajı okuyup da gerçekten duygulanabilmek için o duygunun gereğini yapmak lazım. Burada çoluklarıyla çocuklarıyla tehdit edilenler var. Adalet Bakanı aynı zamanda Hakimler Savcılar Kurulu'nun başkanı. Doğru değil, biz geldiğimizde öyle olmayacak ama başkanı. O Hakimler Savcılar Kurulu hiç duymuyor mu? Buradan bir daha söylüyorum. Bak o o duygusal şeyleri yazan, söyleyen Adalet Bakanı'na söylüyorum. Sayın Tunç, benim istediğim gibi ifade vermiyorsun diyen savcı, dediğim gibi ifade ver çocuğuna kavuş, yoksa Silivri'ye dönüyorsun diyen savcı, avukatım niye yok diyene, onun yanında rahat konuşamıyorsun diyen savcı, Kandıra'dan kişiyi getirip bir başsavcı, üç savcı, dört kişi bir odaya koyup, "Burası mahkeme değil, sohbet odası." diyen savcıya HSK bir şey yapmayacak mı? Şiir mi yazacağım böyle? Duygusal duygusal konuşmaktan oluyor mu? Onun vicdanı olsa, senin bu şiirinden etkilenecek olsa, bu kadar zulmü yapar mı? Bana laf yapma. Poz yapma. Bana icraat yap. HSK'da aç soruşturmayı.
De ki: "Yahu Özgür Özel bir şey söylüyor. Kim bu kadınlar? Kim bu çocuklar? Kim bu tehdit edilen, çocuğuyla tehdit edilenler?" Aha da söylüyorum. Yolla müfettişi, Düzce'de yatıyor Pınar Hanım, Afyon'da yatıyor Elif Hanım, Kandıra'da yatıyor Fatih Keleş.
Oğlunu burada 3 noluya koydun, Fatih Keleş'in 26 yaşındaki evladı. Daha onlarcası var. Gittiği yerde yerde yatırıyorlar, yer yatağına. Burada normal insani şartlarda kaldığı yerden 40 kişilik koğuşta 60 kişi sırayla yerde uyumaya yolluyorsun kadını, sonra da "Tercih senin, istediğim gibi ifade ver." diyorsun. Sen bundan HSK olarak bir görev çıkarmayacaksın, bu adamlar orada duracak. Ha, sen onla şeyde hesaplaşacaksın. Orada tebrik ederim. Bu Akın Gürlek'i yenmişler şeyde, HSK'ya adam sokma yarışında. Bu yetiyor size. Bize adalet lazım. Bize HSK'da Akın Gürlek... sevindim. Akın Gürlek kazanacağına asker arkadaşım kazansın da, ya böyle ülke mi olur? HSK'ya Akın mı çok adam sokacak, Adalet Bakanı mı adam sokacak? HSK'ya yüksek yargıç sokun, adaletli birileri olsun, bu rezillikler yapılmasın. Bana martaval okuyorlar, şiir okuyorlar. Şiir okuma Adalet Bakanı. Gereğini yap. Senin Ankara'daki Cumhuriyet Başsavcınla alay ediyor, oradan Ümit Özdağ alarak. Antalya'dakine küfrediyor, orada işlenmiş suçta işlem yaparak. Kayseri'deki Cumhuriyet Başsavcına "Sen adam mısın? Ben yaparım oradaki işi." de diyor. Buradaki Anadolu yakası Cumhuriyet Başsavcısını bile tanımayıp onun alanına giren bir şımarık var burada. Bana şiir okuma, gereğini yap, gereğini."
'EŞİNİ KURTARMAK İÇİN AT İMZAYI, TAŞIRIM BEN YÜKÜ'
Soru: Götürülürken eşi gözaltına alınan bir iş adamından bahsetmiştiniz. Peki o kişi etkin pişmanlıktan faydalanmış mı, ifade vermiş mi, bilginiz var mı?
"Sadece bana gelen bilgi, almışlar götürürken kulağına: "Eşin de gözaltında, ona göre." demişler. Bu bilgi var. İnkar etsinler. Bugün Tekirdağ Cezaevi'nden alınıp götürülen Sayın iş adamı ha. İtirafta bulunur, iftira atar, canına tak eder, eşini kurtarmak için... Ekrem Bey dedi: "Eşini kurtarmak için at imzayı, taşırım ben yükü" dedi.
Ekrem Bey'e yapılan bir şey yok da, bakın bu kadar iş içinde, bu kadar iş içinde, Ekrem Bey'in, Ekrem Başkan'ın bir kuruşluk bir şeyini daha bulamadılar, bir kuruşluk. 560 milyar dediler, 1 lira ispat edemediler ya. Bu haldeler, perişan durumdalar."
