Son yıllarda Türkiye'nin farklı bölgelerinde tarıma ve doğal yaşama büyük zararlar veren istilacı türler, kamuoyunun gündeminden düşmüyor. Son olarak, sosyal medyada yapılan bir paylaşım, bu konudaki endişeleri farklı bir boyuta taşıdı ve "biyolojik silah" iddiasını gündeme getirdi.
Biri kokarca diğeri İsrail Sazanı. Biri doğadaki tüm çiçek ve tohumları yiyor, diğeri akarsularımızdaki endemik balıklarımızın yumurtalarını yiyerek yok ediyor. Biri Karada diğeri suda. İkisi de istilacı. Ben ikisinin de biyolojik silah olduğunu düşünüyorum ve tekrar uyarıyorum. pic.twitter.com/vAdqZPdDp8
— Fatih Çolak (@fatihcolak19831) October 4, 2025
BİRİ KARADA, DİĞERİ SUDA: İKİSİ DE İSTİLACI
Fatih Çolak isimli bir sosyal medya kullanıcısı, yaptığı paylaşımda istilacı tür olan kahverengi kokarca böceği ve İsrail sazanına dikkat çekti. Her iki canlının da Türkiye ekosistemine verdiği zararları vurgulayan Çolak, paylaşımında şu ifadelere yer verdi:
"Biri kokarca diğeri İsrail Sazanı. Biri doğadaki tüm çiçek ve tohumları yiyor, diğeri akarsularımızdaki endemik balıklarımızın yumurtalarını yiyerek yok ediyor. Biri Karada diğeri suda. İkisi de istilacı. Ben ikisinin de biyolojik silah olduğunu düşünüyorum ve tekrar uyarıyorum."
Bu iddia, kısa sürede çok sayıda kullanıcı tarafından paylaşılarak tartışma yarattı.

TARIMIN KABUSU: KAHVERENGİ KOKARCA
Paylaşımda adı geçen kahverengi kokarca böceği, Türkiye'de ilk olarak 2017'de görülen ve özellikle Karadeniz Bölgesi'nde fındık başta olmak üzere yüzlerce tarım ürününe büyük zarar veren istilacı bir tür. Son olarak dün Sakarya'da binaları istila etmesiyle yeniden gündeme gelen bu zararlı, hem verim hem de kalite kayıplarına yol açarak ülke ekonomisini tehdit ediyor.
Kabus geri döndü! Kahverengi kokarca böcekleri balkonları istila etti

ENDEMİK BALIKLARI YOK EDEN İSRAİL SAZANI
"İsrail Sazanı" olarak bilinen ve asıl adı Carassius gibelio olan gümüşi havuz balığı ise Türkiye'nin iç sularını tehdit eden en tehlikeli istilacı türlerden biri olarak kabul ediliyor. Zorlu koşullara dayanıklılığı ve hızla üremesiyle bilinen bu balık türü, girdiği akarsu ve göllerde yerel ve endemik balıkların yumurtalarını ve yavrularını yiyerek besleniyor. Bu durum, yerel balık popülasyonlarının hızla azalmasına ve ekolojik dengenin bozulmasına neden oluyor. Her iki tür de Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından "istilacı tür" olarak tanımlanarak mücadele çalışmaları yürütülüyor.
