Yeneroğlu: Hukuksuzluk ve korku rejimi, Türkiye’yi çökertiyor

Yeneroğlu: Hukuksuzluk ve korku rejimi, Türkiye’yi çökertiyor

İstanbul Milletvekili Mustafa Yeneroğlu, KARAR TV'de katıldığı Bi'Karar Ver programında Türkiye’nin içinde bulunduğu durumu ele aldı. Yeneroğlu, hukuksuzluk ve korku rejiminin Türkiye’deki halk üzerinde yarattığı tahribatı gündeme getirerek, Ayşe Barım’ın yaşadığı hukuksuz özgürlük gaspına dikkat çekti. Ayrıca, CHP’nin iç meselelerine odaklanmasının, ülkenin gerçek gündeminden uzaklaşılmasına neden olduğunu belirtti.

İstanbul Milletvekili hukukçu Mustafa Yeneroğlu Bi'Karar Ver programında Yıldıray Oğur ve Elif Çakır'ın sorularını yanıtladı. Yeneroğlu, Türkiye’de hukuksuzluğun norm haline geldiğini vurgulayarak, "Birçok insanın eleştirisine maruz kalabilen bir yaklaşım biçimi olabiliyor. Bunu kabul edebilmek lazım. Ama her şey olabilir, her şey meşrudur, çünkü meşruyetin artık ölçüsü kalmadı. Norm yok ortada. Tabiri caizse hukuk yok ortada” dedi. Hukukun olmadığı bir ortamda her şeyin yapılabilir hale geldiğini ve iktidarın menfaatlerine göre her türlü hukuksuzluğun olabileceğini söyledi.

Yeneroğlu, özellikle CHP'nin kendi gündemini aşarak ülke gündemine odaklanmasının Türkiye'nin yararına olacağını vurguladı. Ancak, "Karakteristik bir durum var" diyerek, ülkedeki hukuksuzlukların giderek daha fazla kökleştiğini söyledi. "Muhalefetin eksikliklerini dile getirmek elbette tartışılabilir, ancak ülke neredeyse her gün birkaç skandalı üst üste yaşıyor. Bunların her birini sağlıklı bir şekilde değerlendirebilmek için ciddi bir pozisyon almanız gerekiyor" dedi.

Yeneroğlu, CHP'nin kendi meselelerini ülke gündemiymiş gibi sunmasını ise stratejik bir hata olarak değerlendirdi. "Siyaset artık ikili bir mücadeleye kısıtlanmış durumda. Bunu göz ardı edemeyiz. Son zamanlarda, her seferinde daha beterini yaşadığımız bir durumla karşı karşıya kalıyoruz. Artık her şey olabilir ve meşrudur, çünkü meşruiyetin ölçüsü kalmadı. Hukukun olmadığı bir ortamda her şey yapılabilir. İktidar neyi gerektiriyorsa, o olabiliyor" şeklinde konuştu.

Türkiye'deki hukuksuzlukları ve toplumdaki korku rejimini ele alan Yeneroğlu, “Ayşe Barım ile görüştüm, ben niye buradayım diyor. Bu olay onun başına geldiyse herkesin başına gelebilir. Seslerini duyuramıyorlar. Öyle bir korku rejimi ile karşı karşıya kalmışlar ki ne yapacaklarını bilmiyorlar” diyerek, hukuksuz bir şekilde özgürlüklerin gasp edilmesinin boyutlarına dikkat çekti. Yeneroğlu, bu tür hukuksuzlukların, bir kişinin veya grubun değil, tüm toplumun başına gelebileceği endişesini doğurduğunu ifade etti.

“CHP'NİN ÜLKE GÜNDEMİNDEN UZAKLAŞMASI BÜYÜK BİR STRATEJİK HATA”

Yeneroğlu, CHP’nin kendi iç meselelerine odaklanarak ülke gündeminden uzaklaşmasını eleştirdi. “CHP'nin kendi gündemini aşıp, ülke gündemine odaklanma konusu hem ülke hem kendi hayrına olacak” diyerek, bu şekilde bir stratejinin hem CHP’ye hem de ülkeye zarar verdiğini söyledi. “CHP'nin kendi meselelerini adeta ülkenin gündemiymiş gibi bir takdimde bulunması, ya da bunu bu noktaya getirmiş olmasını stratejik olarak büyük bir hata olarak değerlendiriyorum” diyerek, bu yaklaşımın halkın gerçek sorunlarından uzaklaşılmasına yol açtığını ifade etti.

Yeneroğlu, Türkiye’de hukuksuzluğun günlük yaşamın bir parçası haline geldiğini belirterek, “Birçok insanın eleştirisine maruz kalabilen bir yaklaşım biçimi olabiliyor. Bunu kabul edebilmek lazım. Ama her şey olabilir, her şey meşrudur, çünkü meşruyetin artık ölçüsü kalmadı. Norm yok ortada. Tabiri caizse hukuk yok ortada” dedi. Hukukun olmadığı bir ortamda her şeyin yapılabilir hale geldiğini ve iktidarın menfaatlerine göre her türlü hukuksuzluğun mümkün olduğunu vurguladı.

Yeneroğlu, CHP’nin kendi iç meselelerine odaklanmasının, iktidarın elini güçlendirdiğini belirtti. “İktidarın koza falan ihtiyacı yok, zaten kendisi ne yapmak istiyorsa onu yapıyor. Ama böylece toplum nezlinde de bunu tartışmalı kılabiliyor” diyerek, CHP’nin bu stratejisinin, iktidarın yaptıklarını meşrulaştırmak için fırsat sunduğunu söyledi.

“ÜLKE GERÇEKLİKTEN KOPMUŞ DURUMDA”

Yeneroğlu, Türkiye’deki siyasi ortamın ve toplumun gerçeklikten kopmuş olduğunu belirtti. “Gerçeklikten koptuğu için şimdi irasyonel zemin içinde yine alışkanlıklarımız doğrultusunda bir rasyonalite arıyoruz. Rasyonalite'nin zemini nedir? Normdur, ahlaktır, bu olmazdır, alışkanlıktır, gelenektir. Ama hiç biri şimdi günümüzde geçerli değil” diyerek, hukuksuzluğun ve norm eksikliğinin, toplumun rasyonel düşünme yetisini baltaladığını söyledi. Bu durumun, toplumu huzursuz ve güvensiz hale getirdiğini vurguladı.

Yeneroğlu, Türkiye’nin gidişatının endişe verici olduğunu belirterek, “Gidişat hiç iç açıcı değil, hesap edilir değil. Bu sebepten dolayı insanlara yarınlarla ilgili perspektif sunmuyor. Sunmadığı için de maalesef ülkede her geçen gün daha huzursuz bir tablo ile karşı karşıya kalabiliyoruz” dedi. Ülkenin geleceği hakkında umut taşımadıklarını ifade etti. Ekonominin ve halkın geleceği üzerindeki belirsizliklerin, daha da derinleşeceğini belirten Yeneroğlu, toplumun bu belirsizlik ortamında daha fazla zorlanacağını söyledi.

SONUÇ: HUKUKSUZLUK, YOKSULLUK VE HUZURSUZLUK

Yeneroğlu, Türkiye’nin geldiği noktada hukuksuzluk ve korku rejiminin halk üzerinde büyük bir tahribat yarattığını vurguladı. “Pazaryerlerine gidiyorsunuz, fiyatlar korkunç derecede yüksek. Hukuksuzluğun bedeli, ciddi yoksulluk. Hukuksuzluğun bedeli kiraların çok yüksek olması” diyerek, halkın yaşadığı yoksulluk ve zorluklara dikkat çekti. Bu sürecin halkı daha fazla huzursuz ve güvensiz bir hale getirdiğini belirtti. Yeneroğlu, Türkiye’deki mevcut iktidarın hukuksuzluğunu ve toplumu içine sürüklediği çıkmazı net bir şekilde eleştirerek, ülkenin geleceği için ciddi endişeler taşıdığını ifade etti.

İşte Mustafa Yeneroğlu'nun yaptığı tüm açıklama:

"CHP'nin kendi gündemini aşıp, ülke gündemine odaklanma konusu hem ülke hem kendi hayrına olacak. Burada karakteristik bir durum var maalesef. Diğer tarafta tabii bu kadar hukuktan kopmuş, hukuksuzluğu aslında artık tahkim etmiş, kurumsallaştırmış bir ortamda muhalefetin eksikliklerini dile getirmekte elbette tartışılabilir bir durum oluyor. Birçok insanın eleştirisine maruz kalabilen bir yaklaşım biçimi olabiliyor. Bunu kabul edebilmek lazım. Bu ölçüde de zaten ifade edilebilir. Ama diğer tarafta ülke adeta yangın yeri. Her gün birkaç skandalı neredeyse üst üste yaşıyoruz. Birisinin hukuki boyutu neydi, şunu bir değerlendirelim. Bu sabah bile Tuzla'ya mı bakalım, Kartal'a mı bakalım? Ondan sonra Zeydan davasını mı ilgilenelim? Şimdi bunların her birisiyle ilgilenmeniz gerekiyor. Her birisiyle ilgili bir pozisyon alacaksanız, bir görüş ortaya koyacaksanız, durumu dosyalar vs. sağlıklı bir değerlendirme yapmanız gerekiyor.

CHP'nin kendi meselelerini adeta ülkenin gündemiymiş gibi takdim etmesi, veya bu noktaya getirmiş olmasını da stratejik olarak ciddi bir hata olarak değerlendiriyorum. Çünkü gerçekçi olalım, siyaset artık ikili bir ortama kısıtlanmış, ikili bir mücadeleye kısıtlanmış bir tabloda yürüyor. Bunu göz ardı edemeyiz. Bu gerçeklik içerisinde Türkiye'de son zamanlarda bir dizi şaka gibi diyebileceğimiz, yani her seferinde "bu kadar da olmaz" deyip, daha beterini yaşadığımız... Ama her seferinde aynı durumla karşı karşıya kalıp "yok ya bunu da yapamazlar, şu olmaz, bu imkansız bir şey" diyorsunuz. Ama artık o kadar alışkanlık haline gelir ki, her şey olabilir, her şey meşrudur, çünkü meşruiyetin artık ölçüsü kalmadı. Norm yok ortada. Tabiri caizse hukuk yok ortada. Hukukun olduğu bir ortamda her şey yapılabilir. Her şey keyfidir. İktidarın menfaati neyi gerektiriyorsa bu ülkede bunun olabilme ihtimali çok yüksektir. Sebep de bir taraftan da muhalefetin bu içler acısı halidir. Bunu da göz ardı etmek imkansız bir şeydir. Ama bu kesinlikle bir bahane olarak bu iktidarın bu kötülüklerini meşrulaştırma, hafife alma, ılımlı görme gibi yaklaşımı beraberinde getiriyorsa, bunu da kategorik olarak reddederim. Reddetmek gerekir diye düşünüyorum. İktidarın hukuksuz tutumlarının hiçbirisi, muhalefetin bu hazin haliyle izah edilebilecek bir boyutu yok bence. Onu da başta net olarak ifade edeyim. Ama onun ötesinde Sayın Özgür Özel'in bu CHP'nin iç eleme oylama mekanizması olsun, buna benzer birçok meselesini, böyle grup toplantısında ülkenin önemli bir gündem maddesiymiş gibi sunması, vatandaşın gündemi karşısında, ülkenin çok ciddi sorunları karşısında sunması, takdim etmesi, tabii iktidarın da eline tırnak içinde koz veriyor. İktidarın koza falan ihtiyacı yok, zaten kendisi ne yapmak istiyorsa onu yapıyor neticede. Ama böylece toplum nezdinde de bunu tartışmalı kılabiliyor.

Tabii her şeyden önce, ülke olarak, iktidar olarak tamamen gerçeklikten kopmuş vaziyetteyiz. Gerçeklikten koptuğu için şimdi irasyonel zemin içinde yine alışkanlıklarımız doğrultusunda bir rasyonalite arıyoruz. Rasyonalite'nin zemini nedir? Normdur, ahlaktır, bu olmazdır, alışkanlıktır, gelenektir. Ama hiçbirisi şimdi günümüzde geçerli değil. Dolayısıyla böyle bir durumda, kraldan fazla kralcı kesilenler oluyor. Gidişat hiç iç açıcı değil, hesap edilebilir değil. Bu sebepten dolayı insanlara yarınlarla ilgili perspektif sunmuyor. Sunmadığı için de maalesef ülkede her geçen gün daha huzursuz bir tablo ile karşı karşıya kalabiliyoruz. Bu tabii her şeyi etkiliyor. Ekonomiyi etkiliyor. Ülkenin itibarını çok ciddi manada zedeliyor. Vatandaşın da ülkenin yarınlarıyla ilgili bir ümit besleyememe meselesini beraberinde getiriyor. Çok acı bir tablo.

Pazaryerlerine gidiyorsunuz, fiyatlar korkunç derecede yüksek. Hukuksuzluğun bedeli, ciddi yoksulluk. Hukuksuzluğun bedeli kiraların çok yüksek olması. Vatandaşı bu konuda sorumlu tutamayız. İktidarın yaptıklarına ancak "vardır bir bildikleri" deyip geçiliyor.

Ayşe Barım ile görüştüm, "Ben niye buradayım?" diyor. Bu olay onun başına geldiyse, herkesin başına gelebilir. Seslerini duyuramıyorlar. Öyle bir korku rejimi ile karşı karşıya kalmışlar ki ne yapacaklarını bilmiyorlar. Bir insanın hukuksuz bir şekilde özgürlüğü gasp ediliyor. Masum bir insanın özgürlüğü, yetki bende, güç bende, güç bendeyse meşrutiyet bendedir edasıyla bir insanı tutup cezaevine atma durumu var. Nedir işin gerçekliği? İktidar "Gezi olayları" üzerinden bir hikaye oluşturuyor. Yapılan bu girişimin hükümete karşı olarak ele alınıp, birçok kişi alakası olmadığı bir konu hakkında suçlanıyor."

Öne Çıkanlar
YORUMLAR
YORUM YAZ
İÇERİK VE ONAY KURALLARI: KARAR Gazetesi yorum sütunları ifade hürriyetinin kullanımı için vardır. Sayfalarımız, temel insan haklarına, hukuka, inanca ve farklı fikirlere saygı temelinde ve demokratik değerler çerçevesinde yazılan yorumlara açıktır. Yorumların içerik ve imla kalitesi gazete kadar okurların da sorumluluğundadır. Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır. Özensizce belirlenmiş kullanıcı adlarıyla gönderilen veya haber ve yazının bağlamının dışında yazılan yorumlar da içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır.
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN