Kadın koğuşundan mapushane dövmeleri

Kadın koğuşundan mapushane dövmeleri

Gençliğinden kalma siyasi bir dava yüzünden hiç ummadığı anda tutuklanıp cezaevine konan dövme sanatçısı Nimet Arıkan, içeride hapishane dövmeleri üzerine araştırmalar yaptı. İki buçuk yıl yatıp çıkan Arıkan, araştırmasını kitaplaştırmaya hazırlanıyor.

Ürün Dirier/ [email protected]

1993 yılında sol örgütlere düzenlenen bir operasyonda birçok kişi gözaltına alınır. Faili meçhul cinayetlerin, kaybolmaların ve işkencelerin tavan yaptığı bu yılda, polis operasyonuyla gözaltına alınan isimlerden biri, o zamanlar henüz 20’lerinin başında olan Nimet Arıkan’dır. Arıkan, tutuklanır ve çok zor şartlar altında 2 buçuk yıl hapis yatar. Tahliye olduktan üç-dört yıl sonra ise Yargıtay verilen cezaları yetersiz bulduğundan dolayı kararı bozar ve Arıkan dahil birçok gence en az 10-15 yıl daha ceza verilir. Çoğu kişi bu dönem yurtdışına kaçar, yurtdışına çıkamayan cezaevine girer. Arıkan’ın da bir seçim yapması gerekir. 7 buçuk yıl daha hapis yatmak mı yoksa ailesinin 30 yıllık birikimleriyle aldıkları evi satıp eline tutuşturduğu parayla yurtdışına çıkmak mı? İlk seçenek kabul edilir gibi değildir. Ancak Nimet Arıkan ikinci seçeneğe de tenezzül etmez. Kendisine üçüncü bir yol çizer. Ailesinin evinden ayrılıp kimliksiz olarak kendi ayakları üstünde hayata tutunmaya çalışır.

TC kimlik numarası çıktı, kaçak günler bitti

Pazarcılık, kitap satıcılığı ve dövmecilik gibi birçok iş yapar. Gittiği her yerde gerçek kimliğini gizleyerek, resmi kurumlara hatta doktora bile gitmeyerek yıllarını geçirir. Yıl 2007 olur. Arıkan artık aranan biri olduğunu bile neredeyse unutmuş, kimliksiz yaşamaya alışmıştır. 2000 yılında Avşa’da başladığı ve profesyonelleştiği dövmecilik mesleğini Fethiye’de açtığı bir dükkanda sürdürmeye devam eder. Fethiye’den motosikletle İstanbul’a döndüğü bir sefer çok yorulur ve Çanakkale’de bir otelde konaklamaya karar verir. Bu arada o yıl Nüfus İdaresi TC kimlik numarası sistemine geçmiştir. Haliyle Arıkan konakladığı otele TC kimlik numarasını vermek zorunda kalır. Ancak bu sistemin polis ile entegre olduğundan henüz haberi yoktur. Haberdar olduğunda ise saatler sabaha karşı 3’ü gösterir. Otel odasının kapısının polis tarafından çalınmasıyla, Arıkan aranan bir “suçlu” olduğunu yıllar sonra yeniden hatırlar.

Adalet yok kader var! 

2 buçuk yıl sürecek Ankaca Sincan Cezaevi günleri işte böyle başlar. Adli suçlularla aynı koğuşa konan Arıkan ilk kez siyasi “suçlu”lar haricinde başka bir mahkum profiliyle tanışır. Devrimci olduğu yıllarda kadın derneklerinde çalışmasına rağmen, hiç bilmediği “kadınlık” durumlarıyla karşılaşır. Buradaki kadınlar, kadınlık özelliklerini baskılayan siyasi “suçlu”lara hiç benzemiyordur. Kimi banka hortumundan, kimi kocasını bıçaklamaktan, kimi sevgilisi için uyuşturucu kuryeliği yapmaktan ya da hırsızlıktan tutuklanıp cezaevine konan bu kadınlar siyasi mahkumlardan çok farklı bir profil çizmektedir. Onların lügatında devrim, halk, adalet gibi kavramların yerini acı, öfke, ihanet, terk edilme, kader ve hasret gibi kavramlar almıştır. Üstelik çoğunun da cezaevi koşullarında toplu iğneyle yapılmış amatör dövmeleri vardır. Bu, bir dövme sanatçısı olan Nimet Arıkan’a dahi garip gelir.

Koğuştan koğuşa mektup arkadaşlığı

İlk önce dövmesi olan kadınların çok kötü suçlardan dolayı cezaevine konduğunu ve tehlikeli olduklarını düşünür. Sonra bir dövmeci olarak kendisinin bile böyle düşünmesinden dolayı kendi kendine içerler. Ama zaman içerisinde onların da bir aileleri olduğunu, demir parmaklıklar ardındayken kaybetmekten korktukları bir eşleri hatta çocukları olduğunu öğrenir. Aylar geçtikçe bu kadınlara olan merakı daha da artar ve kendi koğuşu dışındaki dövmeli kadınlarla mektup arkadaşlığı kurar. Onlardan hikayelerini ve dövmelerinin anlamını öğrenir. 2010 yılında tahliye olan Arıkan şimdi cezaevinde yaptığı hapishane dövmeleri araştırmasını kitaplaştırmaya hazırlanıyor. Nişantaşı’ndaki dövme stüdyosunda görüştüğümüz Arıkan ile, hapishane dövmeleri ve cezaevinde kadın olmak üzerine konuştuk.        

Kinim var!

En çok ne tür dövmeler yaptırıyor kadınlar hapishanede?

- “Görmedim, duymadım, bilmiyorum” anlamına gelen üç nokta işareti en fazla yapılanlardan biri. Bir diğer figür, elin ya da gülün zincirlenmesi. Mahkumiyeti temsil ediyor. Güle saplanan hançer, duygusal yaralarını ve isyanlarını ifade ediyor. Çocuklarının isimlerini ya da isimlerinin baş harfini de bir kalp içine yazdırmak çok yaygındır. Istırabı, acıyı simgeleyen gözyaşı dövmesi de sık rastlananlardan. “Kinim var” gibi cümleler de yazdırıyorlar.

Görmedim, duymadım, bilmiyorum.

Bu kadınlar dışarıdayken de dövme yaptırıyorlar mıymış?

-Hayır ilk dövmelerini cezaevinde yaptırıyorlar. Mesela sahtecilik hükmünden ceza almış bir kadına üç nokta dövmesini neden yaptırdığını sormuştum. Görgü şahidi olarak ifade vermiş ama sonunda kendisini sanık olarak hapishanede bulmuş. Dövmenin nedeni onun için isyan. Dövmesini çıkınca sildirip sildirmeyeceğini de sormuştum. “Dövmemin anlamı görmedim, duymadım, bilmiyorum… Bu kuralı dışarıda da hatırlamak için sildirmeyi düşünmüyorum” diye cevap vermişti. 

Acıyı düşünen kim…

Dövme hijyenik koşullarda yapılması gereken bir şey. Cezaevinde nasıl yapılıyor?

-Birkaç dikiş iğnesi, sigara külü, süt ve naylonla yapılıyor. O ortamda kadının tek özgürlük alanı olarak bedeni kalmış zaten. Ona da istediğini yapıyor. Daha çok acıtıyor tabii o şartlarda yapılan bir dövme. 5-10 dakikalık bir iş birkaç saat sürüyor. Ama acıyı, hijyeni düşünen kim… Benim de cezaevinde dövme yaptığım arkadaşlarım oldu.

İçerideki dövmeleri fotoğraflayabildiniz mi?

-Adalet Bakanlığı’na defalarca dilekçe yazdım, fotoğraf izni istedim ama geri dönüş alamadım. O nedenle çok fotoğraflayamadım.

Kadın bekler ama içerideki bir kadını kocası beklemez

Cezaevindeki bir kadının cezaevindeki bir erkekle kıyaslandığında en çok ne gibi sorunları oluyor?

-Cezaevine girmiş bir erkeğe ailesi mutlaka sahip çıkar. Onu dışarıda ne olursa olsun bekleyen bir eşi vardır genelde. Ama cezaevindeki bir kadını kocası beklemez. Birkaç ay sonra terk eder. İçerideki kadının en büyük korkusu eşini kaybetmektir. Çoğu da hayatındaki bir erkeğin iştirak ettiği suça karışmıştır oysa… Ben de sevdiğim erkek tarafından terk edildim. O kadınlardan bir farkım yoktu. Kadına ailesi de sahip çıkmaz. Parasız ve kimsesiz kalakalır. Kadın cezaevine girer mi hiç! Erkek ceza aldığında konuya komşuya, etrafa karşı bir bahanesi bulunur. Ama bir kadın için bahane de bulunmaz. Ya kötü kadındır ya hırsız gözüyle bakılır. Erkekler için cezaevlerinde bir çok etkinlik yapılır. Ama kadını düşünen yoktur. Otursun oturduğu yerde diye bakılır. Kadının canı sıkılır mı hiç! Bir resim atölyesi açılması için bile aylarca uğraştım. Ama erkeklere bu tür imkanlar hiç talep etmedikleri halde sunuluyor.

Aylarca sesimi duymadığım oldu…

F tipiyle ilgili sorunlar yaşanıyor mu?

-En önemli sorunlardan biri bu. Ben F tipinde de kaldım. Koğuşta üç kişisiniz ve eninde sonunda iki kişi yakınlaşıp üçüncüyü dışlıyor. Benim bu sebeple aylarca kendi sesimi duymadığım zamanlar oldu. Bu sebeple şizofren olan bir kadın oldu benim yan koğuşumda. Kimse ilgilenmedi. Sakinleştirici iğne vurup bıraktılar. Her ay koğuşlarımızın değiştirilmesini talep ettim defalarca. Ama umursamadılar. Böyle talepleri erkekler dile getirince hemen yerine getiriyorlar.

İlgili Haberler
Öne Çıkanlar
YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN