Uzmanlar, günümüz ilişkilerinde ayrılıkların artık büyük kavgalarla değil, fark edilmeden büyüyen uzaklaşmalarla ortaya çıktığını vurguluyor. Bu sessiz ve çatışmasız çözülme süreci, son yıllarda “sessiz boşanma” olarak adlandırılıyor.
Bu kavram, bir çiftin dışarıdan hâlâ birliktelik görüntüsü verse de duygusal olarak birbirinden uzaklaşmasını ifade ediyor. Gün içinde pas geçilen bir tebessüm, cevapsız bırakılan bir mesaj ya da önemsenmeyen bir paylaşım… Önemsiz gibi görünen bu kopukluklar birikince ilişkiyi içten içe aşındırıyor.
Psikolog John Gottman’ın uzun yıllara dayanan araştırmaları da aynı noktaya işaret ediyor: Bir ilişkiyi bitiren şey çoğu zaman büyük çatışmalar değil; partnerlerden birinin yakınlaşma girişimlerinin karşılıksız kalması. Küçük temasların yokluğu, zamanla büyük bir duvar örüyor.
RUTİNİN VE BEKLENTİLERİN YOL AÇTIĞI UZAKLAŞMA
İlişkiler uzadıkça olumlu etkileşimlerin azaldığı, tartışmaların ise sıklaştığı bilinen bir durum. Uzmanlar, bunun temel nedenlerinden birinin monotonluk olduğunu söylüyor. Ayrıca sosyal medyada sürekli “mükemmel ilişkilerle” karşılaşmak, bireylerin kendi ilişkilerini daha olumsuz değerlendirmesine yol açarak sessiz kopuşu hızlandırabiliyor.
NEDEN ÇOĞU ZAMAN KADINLAR FARK EDİYOR?
Araştırmalar, duygusal mesafenin ilk sinyallerini çoğu kez kadınların sezdiğini gösteriyor. Bunun yanında ilişkide görünmez emek yükünün büyük bölümünü kadınların taşıyor olması, sürecin daha fazla onların omuzlarına binmesine yol açabiliyor. Bu nedenle resmî boşanmaların çoğunun kadınlar tarafından başlatıldığı belirtiliyor.
HUKUKİ BİR AYRILIK DEĞİL, DUYGUSAL BİR ERİME
“Sessiz boşanma” bir mahkeme kararı anlamına gelmiyor; çiftlerin aynı evde yaşarken bile birbirinden adım adım uzaklaşmasını anlatıyor. Aslında bu olgu uzun zamandır var; yalnızca modern dönemde tanımlanıp görünür hâle geldi.
Uzmanlara göre bu kavramın kullanılmasının asıl amacı, ilişkilerdeki görünmez yarılmaların daha erken fark edilmesini sağlamak.
