‘25 bin müzisyenin hiçbir güvencesi yok’

‘25 bin müzisyenin hiçbir güvencesi yok’

Müzik endüstrisinde telif hakkı sorunlarının masaya yatırıldığı ‘3. Kültür Endüstrisi ve Telif Hakları Sempozyumu’ başladı. Sempozyumu takip eden sanatçı Orhan Gencebay KARAR’a yaptığı değerlendirmede, “Telif hakları camiamıza yatırım yapacağımız en büyük başlık alanıdır. Kimse devletimiz bize yardım yapacak diye düşünmesin. Kayıtlı üç beş sanatçı var, geri kalan 25 bin sanatçının ne sağlık ne emekli güvenceleri yok. İş bu kadar vahim.”

SALİHA SULTAN

Üçüncüsü düzenlenen ‘Kültür Endüstrisi ve Telif Hakları Sempozyumu’ başladı. Türkiye’nin telif sorunlarını masaya yatıran ve bu yıl ‘Müzik Endüstrisinde Telif Hakları’ temasıyla Doğuş Üniversitesi Çengelköy Yerleşkesi’nde gerçekleşen sempozyumun açılışına hukuk ve müzik dünyasından birçok isim katıldı. ‘Telif hakkı kul hakkı’ şiarıyla yola çıkan Telif Hakları Derneği organizasyonuyla gerçekleşen sempozyum Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın önemli katkıları, Doğuş Üniversitesi ve Türkiye Musiki Eseri Sahipleri Meslek Birliği’nin (MESAM) iş birliğiyle düzenleniyor.

Bugün sona erecek sempozyum, özellikle pandemi sürecindeki kapanmalar sırasında müzik sektörü çalışanlarının yaşadığı ekonomik sorunlarla birlikte önemi bir kez daha ortaya çıkan müzik endüstrisinde telif hakkı düzenlemelerine dair ufuk açıcı bir nitelik taşıyor. Sempozyumun 31 akademisyenin yer aldığı altı oturumunda sunulan 21 tebliğde, sektörün yalnız geçmişten bugüne gelen sorunları değil, yapay zeka ile birlikte ortaya çıkan güncel telif hakkı problemleri de tespit edilerek, çözüm önerileri sunuluyor. Sonuçları kanun yapıcılar ile paylaşılacak sempozyumun tebliğleri önceki yıllarda olduğu gibi bu yıl da kitap olarak yayımlanacak, istekliler ise kitaba dijital ortamda ulaşabilecek.

‘GÜZEL SANATLAR ÖĞRENCİLERİNE BURS SAĞLANMALI’

Sempozyumun açılış konuşmaları ise müzik endüstrisinin acil çözüm bekleyen sorunlarına işaret etti. Telif Hakları Derneği Başkanı Cafer Vayni, konuşmasında öncelikle sempozyuma destek veren kurumlara teşekkür etti, ardından müzik endüstrisinin dünyada telif meselesinin yüzde 90’ını oluşturduğunu vurguladı.

Vayni ardından, şu görüşlerini aktardı:

“Bizde de hem sektörel, hem eğitim anlamında bazı sorunlarla karşılaşmıyor değiliz. Bir ikisini vurgulamak istiyorum. Birincisi Türkiye’de 90 güzel sanatlar lisemiz, buralarda okuyan 30 bin müzisyen adayımız var. Bunlar çok zorlu bir yetenek sınavı sonucu bu liselere girebiliyor ancak bitirdikten sonra mevcut şartlardan dolayı ‘müzikte risk almayalım’ düşüncesiyle yarıdan fazlası konservatuar yerine başka fakültelere gidiyorlar. Kültür Bakanlığımızın bunlara burs sağlaması ve ÖSYM’nin de ek puanlarla bu müzisyen adayları güzel sanatlar fakültelerine yerleştirmesi gerekiyor. Çünkü dünyada telif meselesinin döndüğü önemli bir alandan söz ediyoruz.”

Vayni, ikinci önemli meselenin ise, devletin 5846 numaralı telif hakları yasasından taviz vermeyerek, meslek birliklerini ve eser sahiplerini yönlendirmesi gerektiğini kaydetti.

‘BU SORUNU MAHKEME YA DA POLİS KARAKOLUNDA ÇÖZEMEYİZ’

MESAM Başkanı Recep Ergül’de MESAM’ın 192 ülke ile sözleşmesi bulunan tek Türk kurumu olduğunu kaydederek, bu ülkelerin yarısından fazlasından telif alındığını aktardı. UNESCO’nun 2023’a Aşık Veysel Yılı ilan ettiğini hatırlatan Ergül, “Türkiye gibi müzik geleneği güçlü bir ülkenin daha fazla telif toplaması gerekiyor” diye konuştu.

Ergül, Türkiye’de telif alanında uzmanlaşmış hukukçu sayısının da yetersiz olduğunu vurgulayarak, “Kanun telif takip yetkisini müzik meslek birliklerine vermiştir, fakat bir hukuki, iki güvenlik, üç işin felsefesi ve toplumsal bilinç alanında ciddi zorluklarla karşılaşıyoruz. Bunun ne mahkeme ne de polis karakolunda çözüleceği inancında değiliz, çözüleceği yerler üniversitelerdir, sevgili gençlerdir, üniversitelerde telif bölümleri var, bu bölümleri seçebilir ve bu alanda ilerleyebilirler” düşüncesini paylaştı.

Doğuş Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Alper Gümüş de sosyal medyanın etkisiyle müziğin artık daha hızlı yayıldığına dikkati çekerek, “Müziğin toplumsal ilişkilerle organizasyonu yayıldıkça ve müzik sunan platformlar çeşitlendikçe, daha kolay ulaşılabilir hale geldikçe müzik eserlerinin üzerindeki hakların korunmasının önemi daha çok artmaktadır” ifadelerini kullandı.

Doğuş Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Turgut Özkan ise, ilkesel olarak telif hakları gibi konulara odaklanan bilimsel faaliyetlere destek verdiklerini belirterek, “Müzik endüstrisinin eserlerinin korunması hayati önem taşır hale gelmiştir. Her devlet, fikri haklar, buluşlar ve sanat eserlerinin korunmasını ilke edinerek bu hakları koruma altına almaya özen göstermektedir. Sempozyumun bu konuya dair önemli mesajlar sunacağına ve akademik literatüre katkılar sağlayacağına inanıyorum” şeklinde konuştu.

Sempozyum bugün gerçekleşecek iki oturumun ardından sona erecek.

09kr02-man.jpg

‘DAHA KÖTÜ BİR DÖNEM GÖRMEDİM’

Sanatçı Orhan Gencebay da sempozyumu takip eden isimler arasındaydı. Sempozyumun temasına ilişkin düşüncelerini sorduğum sanatçı, öncelikle telif haklarının korunması konusunda müzik dünyasında ilk inisiyatif alan sanatçılardan biri olduğunu hatırlattı.

Gencebay, şunları kaydetti:

“Ben camianın en eskisi emektarıyım diyebilirim. Dolayısıyla bu camiada ne olduğunu son derece yaşayan, öğrenen, öğrenmeye çalışan ve bilen biriyim. Ve şu andaki kadar kötü bir dönem görmedim bu kadar yıl içerisinde. Tabii çabalarımız oldu. Meslek birliklerini kuranlardan, kurduranlardanım, Turgut Özal ile beraber kurduk hep beraber. MESAM, MÜYOBİR, özet olarak şu çıkıyor, eğer telif hakları düzelmezse Türk müziği ölmeyecek ama sürünmeye mahkumdur. Bizi, Türk müziğini ileriye götürecek olan en büyük hakların telif hakları olduğunu söylemek istiyorum.”

Kariyeri boyunca ‘eser sahibinindir’ ilkesini benimsediğini söyleyen Gencebay, şunları kaydetti:

“Sahibinin izni olmadan hiçbir şey olamaz. Bununla ilgili yetki belgeleriyle kurulan meslek birlikleri var. Bu birlikler görevlerini layığıyla yapmalıdır, yapmaya gayret ediyorlar. Eser üreten kardeşlerimizin, besteciler, aranjörler de dahil hepsi maddi manevi haklarını gereği gibi alamamaktadırlar. Dolayısıyla büyük bir yaşam zorluğu olmaktadır. Sanatçıyı yaşat ki sanat yaşasın diyorum.”

Gencebay diğer önemli bir konuya ise şu ifadelerle dikkat çekti:

“En önemli konuların başında şu da geliyor, müziğin metoduyla, felsefesi ile ilgili konular. Bunlar da akademileri, konservatuarları ilgilendiriyor ve altı yaşından beri müziğin içinde bunları yaşayan biri olarak söylüyorum, müziğin daha iyi olarak ileri taşımak için metodlar, öğretiler yok. Tüm bu sorunları telif haklarında birleştiriyorum, telif hakları camiamıza yatıracağımız en büyük başlık alanıdır. Kimse devletimiz bize yardım yapacak, yaşayacağız diye düşünmesin. Kayıtlı üç beş sanatçı var, geri kalan 25 bin sanatçının ne sağlık ne emekli güvenceleri yok. Ailesini geçindirmeye çalışan müzisyenlerimizin hiçbir güvencesi yoktur, iş bu kadar vahimdir.”

Son olarak, müzik hayatı boyunca Cumhurbaşkanlarının bile telif konularında talimatlar verdiğine şahit olduğunu söyleyen Gencebay, “Ama ne yazık ki hala birçok eksiklik tamamlanmadı. Basının desteği de bu konuda çok önemli” görüşünü dile getirdi.

Öne Çıkanlar
YORUMLAR (2)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
2 Yorum
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN