Ayşecik güçlü Türkiye’nin Ceylan ezilen halkın çocuğu

Ayşecik güçlü Türkiye’nin Ceylan ezilen halkın çocuğu

Türk sinemasında çocuk temsili Artizan Sanat’ın düzenlediği ‘Çocuk ve Sinema Günleri’nde masaya yatırıldı. Etkinlik kapsamında ‘Sinemada Çocuk Temsili’ başlığı altında konuşan araştırmacı ve yazar Gülçin Pamak: “Acı ile yılmayan, gerektiğinde bütün mahalleyi örgütleyebilen Ayşecik, cumhuriyetin ideal çocuk karakterine en yakın olan çocuk. Arabesk filmlerindeki ne yapacağını bilmeyen, sadece ağlayan, ilenen Ceylan gibi çocuklar ise talihin dönmesini bekleyen bir karakter.”

SALİHA SULTAN

Beyoğlu bugünlerde Türk sinemasının bakir alanlarından biri olan, beyazperdede çocuk temsilini masaya yatıran bir etkinliğe ev sahipliği yapıyor. Artizan Sanat tarafından düzenlenen ve 18 Mayıs’ta başlayan ‘Çocuk ve Sinema Günleri’nin ilk söyleşisi ‘Sinemada Çocuk Temsili’ oldu. Moderatörlüğünü Meryem Selma İnce’nin yürüttüğü söyleşinin konuşmacısı ise araştırmacı ve yazar Gülçin Pamak’tı. Şehir Üniversitesi’nde yaptığı ‘Yeşilçam’dan arabeske Türk sinemasında çocuk tahayyülünün dönüşümü’ başlıklı tezi sırasında edindiği bilgileri dinleyicilere aktaran Pamak’ın hepimizin aşina olduğu çocuk yıldız karakterleri üzerinden Türk sinemasında çocuk temsiline dair tespitleri ise dikkat çekiciydi. Sinemamızda çocuklu filmlerin 1960’larda başladığını kaydeden Pamak, ilk olarak çocukluk tarihi araştırmalarının dünyada olduğu gibi Türkiye’de henüz çok yeni bir alan olduğunu vurguladı. Çocukluk tarihi üzerine çalışan isimlerin konuyu matbaa, telefon ve telgraf gibi icatları üzerinden ele aldığı, ancak sinema konusunun eksik kaldığı düşüncesini paylaşan Pamak, “Sinemada önemli aslında ama baktığım kaynaklarda geçmiyor” diyor.

Pamak, İnce’in “cumhuriyetin sinemadaki çocuk algısı nasıl” sorusuna ise şu yanıtı veriyor: “Cumhuriyetin birçok dergi, gazete gibi alanlarda ideal çocuk olarak çizdiği çocuk sinemada yok. Aksine daha çok arzu edilmeyen çocuk yaşamları gözümüzün önüne koyuluyor. Çocuk dergileri üzerine yapılan bir araştırmada bu konuda ‘topluma, ailesine saygılı ideal çocuk var ama olumsuz örnek olan hırsızlık yapan gibi çocuklar daha çok görünüyor’ deniliyordu. Sinemada da durum benzer, olumsuz örnekler, böyle olmayın denilen türler, daha çok sokak çocukları, hırsızlık yapan ‘kötü çocuk temsili’ daha çok görünüyor.”

kar02-man.jpg

ALTMIŞLARDA SOKAKTA OLAN KAMERA YETMİŞLERDE DÖRT DUVAR ARASINDA

Pamak, Yeşilçam sinemasındaki çocuk temsili üzerinden de önemli tespitlerde bulunuyor. Melodramın Türk sinemasının ana akımının stilini oluşturduğunu hatırlatan Pamak, öncelikle çocuklu filmlerin aynı zamanda ailece izlenecek filmler olduğunun altını çiziyor, bunun nedeninin ise açık hava sinemalarının yaygın olduğu Yeşilçam döneminde kadınların sinemaya komşularıyla, ailesiyle gitmesi olduğu görüşünü aktarıyor. Tezi sırasında Yeşilçam’daki ‘ideal cumhuriyet çocuğu’ tiplemesi için Ayşecik ve Yumurcak incelediğini, arabeskte ise Ceylan ve Küçük Emrah serilerini incelediğini kaydeden Pamak, Ayşecik tiplemesi hakkında şu tespitlerini paylaşıyor: “Ayşecik karakteri cumhuriyetin ideal çocuk karakterine en yakın olan ideal çocuk. Acı ile yılmayan, gerektiğinde bütün mahalleyi örgütleyerek sorunları aşan, anne ve babasını birleştiren, aksiyon alabilen güçlü bir çocuk.” Pamak, Ayşecik filmlerinin arka planında ise mahalle kültürünün görüldüğünü, kameranın daha çok sokakta olduğuna dikkati çekiyor. Arabesk dönemi filmlerinde ise arka planın ülkedeki sosyal ve siyasi durumlar nedeniyle değiştiğini söyleyen Pamak, “Arabeske geldiğimizde ortam değişiyor. Göçün de etkisi, gecekondulaşma sosyal yapının değişmesi ile kamera sokaktan eve giriyor. Artık sokak görmüyoruz çünkü tehkileli bir yer.”

Pamak, arabesk filmlerdeki çocuk temsiline dair ise şu gözlemlerini aktarıyor: Çocuk karakterlerde taşradan göçmüş, minyatür yetişkinken çocukluk dünyasına alınan, sorunlar yumağı içinde kalarak yetişkinleştirilmiş çocuklar. Arabesk filmindeki Ceylan, Ayşecik gibi güçlü değil. Ne yapacağını bilmeyen, aksiyon alamayan, sadece ağlayan, ilenen bir karakter. Ondan kaynaklı değişim olmaz. Cumhuriyet karakteri güzellikleri kendinde taşıyan çevresine de taşıyan bir çocuk ama arabesk filmlerindeki Ceylan, Emrah gibi çocuklar ise talihin dönmesini bekleyen bir karakter.” 30 Mayıs’ta sona erecek ‘Çocuk ve Sinema Günleri’nde bugün saat 16:00’da Burak Göral’ın konuşmacı olacağı ‘Çocukla Sinema Üzerine’ söyleşisi gerçekleşecek.

kar02-man2.jpg

GÖLGEDE KALAN ÇOCUK OYUNCULARA ARKEOLOJİK KAZI LAZIM

Pamak, söyleşide Türk sinemasında çocuklu filmleri Ayşecik filmleri ile başladığı söyleminin ise ezber bir görüş olduğunu kaydetti. Tez çalışması sırasında birçok çocuk oyuncunun olduğunu gördüğünü ama rol aldıkları filmlerin arşivleme sorunu nedeniyle günümüze eksik ulaştığını, mevcut filmlerin birçoğunda ise jenerik kısmının bulunmaması nedeniyle bu çocuk oyuncuların kaydedilemediğini belirtti. Pamak, görüşünü şu ifadelerle temellendirdi: “Hangi kitabı açarsanız açın ‘Türk sinemasında çocuk filmleri furyası 1960’lı yıllarda Zeynep Değirmencioğlu’nun Ayşecik filmi ile başlar’ denilir. Ama Afacan’ı oynayan Menderes Utku da o yıllarda çocuk oyuncu kategorisindedir, Milano Çocuk Filmleri Festivali’nde ‘En Başarılı Çocuk Oyuncu’, Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde ise ‘En İyi Çocuk Oyuncu’ ödüllerini alır, bu çok önemli ama bu bilgi kitaplarda yer almaz. Verilere ulaşmak çok zor, birçok çocuk oyuncu gölgede kalmış, bulabilmek için arkeolojik bir kazı yapmak gerekiyor.”

Öne Çıkanlar
YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN