Edebiyatın 12 Eylül açığına iki roman

Edebiyatın 12 Eylül açığına iki roman

Adnan İslamoğulları’nın ‘Kuyu’ ve ‘Külhan’ isimli romanları Ötüken Neşriyât’tan yayımlandı. ‘Kuyu’ 12 Eylül öncesini, ‘Külhan’ da darbe sonrasını anlatıyor. Ülkücü gelenekten gelen yazar iki romanıyla edebiyat açısından kapalı bir kutuyu aralıyor. 12 Mart darbesi romanlar açısından verimli bir dönem oldu. 12 Eylül ise çok zayıf kaldı. Bu bakımdan yazarın bu açığı kapatmasını çok önemli buluyorum. Yazar, romanlarında bir çözüm önermiyor, sebep sonuç ilişkisi aramıyor. Her şeyi zuhurata bırakıyor.

BESİM DALGIÇ

Adnan İslamoğulları ‘78’li. ‘Kuyu’ ve ‘Külhan’ isimli romanları Ötüken Neşriyât’tan yayımlandı. İlk roman 461, devamı ikinci roman 431 sayfa. Ülkücü gelenekten gelen Adnan İslamoğulları söz konusu romanlarıyla edebiyat açısından kapalı bir kutu olan bu yapıyı aralıyor. Hatta daha fazlasını yapıyor. Çünkü, Adnan İslamoğulları, Yaşar Kemal gibi, Marsel Proust gibi, Vedat Türkali gibi çok uzun yazan romancılarımızdan olduğundan, epeyce unutulmuş ayrıntıları döktürmeye mutlaka bir imkân yaratıyor.

Adnan İslamoğulları’nın sözkonusu romanlarındaki ana karakter Yusuf. Olayların bir kısmı onun çevresinde gelişiyor. Liseyi yeni bitirip İzmir’de mühendislik okumaya giden 17- 18’lerin de bir genç. Geçmişi İttihatçılara, Teşkîlât-ı Mahsûsa’ya dayanan, İtilafçılara karşı, Devletin kutsandığı köklü bir aileden. Ülkücü Yusuf İzmir’de kendilerinin oyun kurucu olduğunu zanneden gizli bir yapı aracılığıyla üniversitede fraksiyonu belirtilmeyen solcu bir örgüte muhbirlik göreviyle dahil edilir.

Örgütte güven sağlamak adına gözü kara işlere bulaşmaktan çekinmez. Tıfıl Yunus’un Cenap Şehabettin’den Elhân-ı Şitâ’yı ezberden okuyacak kadar eski şiire hakimken, öte yandan Oğuz Atay’dan ‘Tutunamayanlar’ıyla da çağdaş edebiyata yakın biri. Fransızcası ise mükemmel, İngilizcesi iyi. Bu nedenle batı edebiyatına da uzak değil. İstihbarat elemanı olarak girdiği örgütte, bilgece tavırlarıyla dikkat çekici bir kişilik. Ancak mertçe adam öldürmenin ulviyetinden söz eden politikacıların olduğu bu dünyada, Yusuf’un soğuk kanlılıkla cinayet işlemesinin, tıfıllığına rağmen entelektüel birikimiyle herkesi aşan biri olması bana biraz inandırıcılığı zedeliyor gibi geldi. Ama yine de bunlar kurgusal bir metinde kabul edilebilir.

‘Kuyu’ 12 Eylül öncesini, ‘Külhan’ da darbe sonrasını anlatıyor. Sıkıyönetime rağmen darbe öncesi her gün sağdan soldan öldürülen onlarca kişi, bu duruma sessiz kalan, belki de yarar sağlamak isteyen siyasetçiler, darbe ortamının daha da olgunlaşmasını bekleyen ‘kurtarıcı’lar... Darbeden önce de, sonra da devletin yanında oldukların düşünen Ülkücülerin, solcularla ayni işkencelerden geçirilip, ayni idam cezalarına çaptırılmalarıyla, yanılgılarla dolu şaşkınlık yaşamaları... Kendi görüşlerindeki üst seviyedeki siyasilerin onları ortada bırakmaları... Kısaca‘Külhan’ın konusu bu. ‘Kuyu’da ise ülkücüleri anlatmaktan çok solu anlatıyor. Sol örgütlenmede tepedekilerin bir kısmı istihbarata, bir kısmı Teşkîlât-ı Mahsûsa benzeri bir yapılanmaya çalışıyor. Biri Yusuf’un sevgilisi, biri de sol örgütten arkadaşı darbeci albay çocukları da babaları adına muhbirlik yapıyor. Anlaşılan sol örgütlerde solcudan başka herkes var. Sağ örgütlerde de bu durum tam tersi miydi?.. Adnan İslamoğulları romanlarında bir çözüm önermiyor, sebep sonuç ilişkisi aramıyor. Her şeyi zuhurata bırakıyor...

12 Mart darbesi romanlar açısından verimli bir dönem oldu. 12 Eylül ise çok zayıf kaldı. Bu bakımdan Adnan İslamoğulları’nın açığı kapatmasını çok önemli buluyorum. Onun genel yaklaşımı, ülkücü kadrolar içinde bilgece düşünen ve kendilerini oyun kurucu olduğunu zannedenlerin iplerinin kimin elinde olduğudur. İki roman da çok teferruatlı. Zaman zaman yazdığı konuları tıpkı ‘40’lı ve ‘50’li yılların tefrika romancıları gibi başka bölümlerde de tekrarlıyor. Ama yine de keyifle okutuyor. Sadece ‘Külhan’daki 209. sayfadan 211. sayfaya kadarki kısa ama derinlikli metni okumak bile Adnan İslamoğulları’nı farklı düşünmeye yetecektir.

Taner Ay yazmasaydı Adnan İslamoğulları’dan haberim olamayacaktı. Yazarın, romanlarındaki Yusuf kimliğiyle Kosova Peja’dan göçmüş bir aileden olduğu anlaşılıyor. Peja’dan geçen Bistrica nehri, baba yurdum Prizren’deki Bistrica Nehri ile karıştırılmamalı. Her iki nehir de Arnavutluk’ta farklı bölgelerde Beyaz Drin Nehri’ne katılıyorlar. Bu da bize Ivo Andri’in başka tür Devlet-i Aliyye kutsaması sayılabilecek ‘Drina Köprüsü’ romanını hatırlatıyor ama Beyaz Drin’in romandaki Drina nehriyle alakası yoktur...

‘ÜLKÜCÜLERİN SİYASAL İSLAM ÇELİŞKİSİNE DİKKAT ÇEKİYOR’

Adnan İslamoğulları, gerçekte birbirini kıran ülkücülerle solcular arasındaki kavgaya İslamcıların hiç bulaşmamaları nedeniyle tuzağa düşürüldüklerini açıklıkla yazıyor. Yapıları itibarıyla iki romanda, komünist Vedat Türkali’nin ‘Bir Gün Tek Başına’ ve ‘Güven’ romanlarını hatırlatıyor. Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet, Türkleştiricilikten arındırılmış fikirde Türkçü sivil, batıcı modernist bir yapıydı. Bu yapının ortaya çıkmasında Yusuf Akçura, Ziya Gökalp gibi düşünürlerden de yararlanılmıştı. Ancak bu yapıya asker ve sivil bürokrasi, yani devlet, hem sivil anlayışı, hem de siyasi İslami dışlayarak hakim oldular. Çeşitli darbelerle karşı güçleri siyaseten sildiler. Buna devleti kuran parti de, ülkücü kadrolar da, ulusalcı sol da destek verdiler. Sonrası malum.

Bu yapıda en zayıf halka, kâale alınmayan, siyasal çıkarlar adına kullanılan her zaman sol olmuştur. Siyasal İslam bu süreçlerde zarar görmedi. Adnan İslamoğulları’nın görüşü bu yönde. Ancak günümüzde milletlerarası güçlerin desteğiyle iktidarı ele geçiren, Türkçülüğe karşı, İtilafçı sayılan Siyasal İslamı destekleyen ‘ülkücü’ yapıya ne demeli... Adnan İslamoğulları ‘Külhan’da bu çelişkinin nasıl ortaya çıktığını da yazıyor.

Öne Çıkanlar
YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN