Güzel günler görebilecek miyiz amca?

Güzel günler görebilecek miyiz amca?

Sokaklarda kan-ter içinde, bitmeyen enerjileriyle bağıra çağıra koşuşturan çocular. Hep gülüyorlar ve her şeyi unutmaya hazırlar... Sokakta oynayan kırmızı yanaklı, mor montlu küçük kız, arkadaşlarıyla birlikte bana bütün saflığıyla kalbini açıp gülerek poz vermişti. Saçlarını özenle annesi tarayıp örmüş olsa gerek. Kızlar nasıl da masum ve güzel gülüyorlardı. Arkadaki kızın kardeşi olduğu anlaşılan oğlan ise erkek olduğun ispat edercesine ağır abi pozuna bürünmüştü. Aradan on yıl geçti.

ÖMER SARUHANLIOĞLU

2012 yılı. Balat civarı. Bir sonbahar günü. Yazdan kalma bir hafta sonu, herkes sokaklarda. Kadınlar apartmanların önüne çıkardıkları sandalyelerde oturmuş çay içip sohbet ediyorlar. Genç erkekler enselerini horoz gibi ileriye doğru uzatmış, elleri ceplerinde, hafif kambur ikili-üçlü gruplar halinde sokaklarda volta atıyorlar. Göbekli bir adam, ağızının kenarında sigarası okul çocuklarını taşıdığı servis minibüsünü yıkıyor. Daha genç bir başkası eski model arabasının kaputunu açmış, küçük bir arızayı kendi imkanlarıyla gidermeye çalışıyor.

Arabasının müzikçalarından oynak nağmeler çalıyor. Her haliyle mutad bir Pazar günü. Geleceğe dair büyük beklentiler olmasa da insanlarda gelecek günlerin öncekilerden daha kötü olacağına dair bir endişe yok. Sabah her zamanki gibi sabah olacak ve hayat her zamanki gibi devam edecek. Çocuklar için durum çok daha iç açıcı ve hatta ümitvar...

Sokaklarda kan-ter içinde, bitmeyen enerjileriyle bağıra çağıra koşuşturan çocular. Hep gülüyorlar ve her şeyi unutmaya hazırlar... Sokakta oynayan kırmızı yanaklı, mor montlu küçük kız, arkadaşlarıyla birlikte bana bütün saflığıyla kalbini açıp gülerek poz vermişti. Saçlarını özenle annesi tarayıp örmüş olsa gerek. Kızlar nasıl da masum ve güzel gülüyorlardı. Arkadaki kızın kardeşi olduğu anlaşılan oğlan ise erkek olduğun ispat edercesine ağır abi pozuna bürünmüştü. Aradan on yıl geçti. Her şey değişti, alt-üst oldu.

Artık kadınlar evlerinin önünde oturup sohbet etmiyor, çocuklar da sokaklarda oynamıyor. Bu kadar şiddetli bir alt-üst oluşu hiçbirimiz beklemiyorduk. 22 numaralı hayli eski evin önünde bana poz veren çocuklar büyüdüler, şimdi yirmili yaşlarında olsalar gerek. Fotoğrafını çektiğim yaşlı insanların yıllar sonra çektiğim fotoğraflarına baktığımda ölmüş olduklarını düşünündüğümden olsa gerek akibetlerini pek merak etmiyorum. Bir fatiha ve rahmet temennisi, hepsi bu. Ama çocukların yıllar sonraki hallerini müthiş merak ediyorum.

Her birisi için pek çok hikâye geçiyor aklımdan. Fakat hikâyelerimin hemen hepsi nedense hüzünlü bitiyor. Çocuklar hikayenin başında ve sonunda bana hep şu soruyu soruyorlar: “Güzel günler görebilecek miyiz amca?” Bu hüzün ve kasvet sadece benim ruh halimin tezahürü mü? Belki de bu soruya “evet yavrucuğum güzel günler göreceksiniz” diye cevap verememenin utancı ve çaresizliği.

Öne Çıkanlar
YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN