Küresel psikiyatri ve antropoloji camiasının önde gelen isimlerinden, University College London (UCL) Kültürel Psikiyatri Profesörü Sushrut Jadhav, 25 Ekim’de İstanbul’daydı. Beyler Kafe’de toplanan entelektüel platform Rindan üyelerine ve bir grup psikiyatri öğrencisine özel bir seminer veren Jadhav, akademik çalışmalarını alışılmışın dışındaki bir mekânda, samimi bir atmosferde aktardı. Prof. Dr. Jadhav, yalnızca klinik değil, aynı zamanda sosyal ve politik sahanın da psikiyatrik tanı ve tedavi süreçleri için ne denli hayati olduğunu vurgulayan tezleriyle dinleyicileri etkiledi.
FİLLER, KAPİTALİZM VE İNSANLARI ETİKETLEME HATASI
Prof. Jadhav, özellikle Hindistan’daki insan-fil çatışması üzerine yaptığı saha araştırmalarından elde ettiği verilerle, psikiyatrinin bakış açısını “dekolonize” etme çağrısı yaptı. Konuşmasından aldığımız şu çarpıcı notlar, sorunun sadece biyolojik değil, tamamen sistemik olduğunu gösteriyor: “Bu insanları mülksüzleştiren, büyük çay bahçelerinin sahipleri, filler ve insanlar arasında bir çatışma olmasına yol açıyor. Kınanması gereken, normalde fillere ait alanları da çay tarlası haline getiren kapitalist sistemdir. Bu, doğaya müdahale ederek insanları evsiz, filleri de aç bırakıyor.”
Jadhav, psikiyatristleri, sosyal talepleri olan ve hak arayan insanlara “Anlamsız konuşmalar yapıyor” düşüncesiyle yanlış tanılar koyma hatasına karşı uyardı. Çünkü ona göre, bir işçinin işsizlik nedeniyle yaşadığı sıkıntıyı sadece bireysel bir semptom olarak görmek, “İnsanların gerçek üzüntülerinin, sefaletlerinin asıl sebebini görmezden gelmek” anlamına geliyor.

BATI KALIPLARINDAN ARINMA ÇAĞRISI
Kültürel Psikiyatri Profesörü, kendisini dinleyen meslektaşlarına ve öğrencilere, Asya’daki insanlara sömürgecilerin bakışıyla bakmama uyarısında bulundu. Dekolonize bir bakış açısının önemine şu sözlerle değindi: “Kafamızı Batı’nın bize sunduğu kalıplardan arındıralım. Hindistanlı bir işçi işini kaybetmiş ve iş arıyorum diyorsa, onun arkasındaki hikâyeyi mutlaka görelim. Hikâyeyi görmeden, ilacı dayamayalım. İşsiz kalma nedenine dair sosyal sebepleri de araştıralım.”
KEMAL SAYAR: SEMPTOMLAR BİR YARDIM ÇIĞLIĞIDIR
Prof. Jadhav’ın Türkiye’deki yakın dostu ve onu Beyler Kafe ekibiyle buluşturan Psikiyatrist Prof. Dr. Kemal Sayar da seminerin ardından yaptığımız sohbette bu eleştirel yaklaşıma tamamen katıldığını belirtti. Sayar “İnsanlar semptomları, belirtileri bazen bir yardım çığlığı olarak gösterirler. Vücutlarından yükselen bir feryat gibi” ifadelerini kullandı ve ekledi: “Önemli olan o semptomun anlamını çözmektir. Bunun için de kültürel bir bilinç lazım. Hayat hikayesinde nerede kırılmalar oldu, bunları görebilmek lazım. Bunu görmezsek sadece ilaç veririz.” Prof. Sayar, özellikle deprem sonrası yaşanan uzun süreli travmatik reaksiyonlara dikkat çekerek, Tıp Fakültesini bırakan bir genci örnek verdi; bu tür derin kayıpların ve hissizleşmenin, tanı koymadan önce hayat hikayesinin dinlenmesini zorunlu kıldığını vurguladı. Prof. Jadhav’ın Türkiye’yi çok sevdiğini ve iki ay arayla ikinci kez geldiğini belirten Prof. Sayar “Bu sefer üniversitede değil, kahvede konuşmak istiyorum dedi. Burayı çok sevdi” diyerek bu özel entelektüel buluşmanın nasıl gerçekleştiğini aktardı.
