Türkiye sinemasının uluslararası alanda tanınan yönetmeni Nuri Bilge Ceylan’ın İran’daki Fajr Uluslararası Film Festivali’ne onur konuğu olarak katılması, tartışmaları yeniden alevlendirdi. İran’daki baskıcı siyasi ortam, ifade özgürlüğü ihlalleri ve özellikle kadınlara yönelik uygulamalar nedeniyle uzun süredir eleştirilen festival, Ceylan’ın katılımıyla gündeme taşındı.
"SİNEMA ÇEVRELERİNDE YENİ BİR TARTIŞMAYI TETİKLEDİ"
Yönetmen, festivale katılımına ilişkin tepkilere Variety dergisine yaptığı açıklamayla yanıt verdi. Ceylan, bunun rejime destek olarak yorumlanmaması gerektiğini belirterek, İran sinemasının kendisi için taşıdığı önemi vurguladı ve festival boykotlarının “orada yaşayan sinemacıları cezalandırmak” anlamına gelebileceğini söyledi. Ceylan, sanatın siyasete kurban edilmemesi gerektiğini, kültürel teması politik gerilimlerden bağımsız değerlendirdiğini ifade etti.
Ancak bu açıklamalar, Türkiye’deki sinema çevrelerinde yeni bir tartışmayı tetikledi. “Ağır Roman” ve “Faize Hücum” gibi filmleriyle tanınan yapımcı Sabahattin Çetin, Ceylan’a yönelik eleştirilerini kişisel gözlemleri üzerinden dile getirdi. Çetin, yönetmenin başarıyla birlikte kibir kazandığını savunarak, yıllar önce Cannes’daki Altın Palmiye ödül töreni için verdiği önerilerin görmezden gelindiğini aktardı.
“BANA DANIŞMIŞ OLSAYDI ‘SAKIN GİTME’ DERDİM”
Çetin, İran’daki rejimin festivali sanatçıları “meşruiyet üretmek için kullandığını” öne sürerek, Ceylan’ın daveti kabul etmesini sert sözlerle eleştirdi:
“Bana danışmış olsaydı ‘sakın gitme’ derdim. O rejim festivali, kanlı katillerin cinayetlerinin üzerini örtmek için düzenlenmiş ucuz bir gösteridir. Hiçbir gerekçe Nuri Bilge Ceylan’ı kadın ve çocuk katilleriyle yan yana getirmemeliydi.”
Çetin eleştirilerini, “Artık yazık, Nuri eski Nuri değil” sözleriyle tamamladı ve bu adımın Ceylan’ın kendi sanatçı duruşuyla çeliştiğini belirtti.
Bu tartışmaların ardından İran Bağımsız Film Yapımcıları Derneği (IFFMA) da Ceylan’a açık mektup yayımladı. Dernek, sosyal medya hesabından paylaştığı metinde, İranlı yönetmen ve sanatçılara uygulanan baskılar, muhaliflere yönelik idamlar hatırlatılarak, Ceylan’a rejimin kültürel propagandasına katkı sunmaması çağrısında bulundu. Mektup, pek çok kültür-sanat gazetecisi, sinemacı ve yurttaş tarafından desteklendi.
